Türkiye'nin yarısına pornocu dedi!
Abone olBursa Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Avukat Şaban Cankat Taşkın, porno yayınla ilgili öyle bir açıklamaya imza attı ki..
Bursa Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Avukat
Şaban Cankat Taşkın, internet kullanıcılarının neredeyse yarısının
pornografi tüketicisi olduğunu öne sürdü.
Taşkın, TCK'nın 226. maddesinde yer alan 'bilgisayarda müstehcen
görüntü bulundurma suçu'nun, mağduriyetlerin önlenmesi bakımından
daha dar kapsamda ele alınması gerektiğini savundu.
Taşkın ayrıca, bilgisayarda müstehcen görüntü bulundurmayı suç
saymanın, laik devlette kabul edilebilir bir uygulama olmadığını
iddia etti.
Bursa Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Avukat Cankat Taşkın, bilişim
hukuku konusunda Bursa Baro Evi'nde bir seminer verdi. Taşkın,
'İnternet Üzerinden İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki
Kanun'da ve ilgili yönetmelikte düzenlenen erişim yasağı, cevap ve
düzeltme hakkı, internet servis sağlayıcılarının yükümlülükleri;
CMUK'a göre bilgisayarların aranması, internet bankacılığından
doğan hukuki sorumluluklar, istenmeyen e-posta ve SMS'ler ve
bunlarla ilgili Yargıtay kararlarını anlattı.
Bursa Barosu Başkanı Zeki Kahraman'ın da izlediği seminerde Taşkın,
bilişim hukukunda yer alan müstehcenlik suçuyla ilgili olarak
şunları söyledi: "Türk Ceza Kanunu (TCK)'na göre müstehcen
görüntülerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arz edilmesi,
satılması, nakledilmesi, depolanması, ihraç edilmesi,
bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması suç olarak
kabul edilmiştir. Bir başka deyişle, müstehcenlik suçunun maddi
unsuru, bu sayılan eylemlerden herhangi biridir. Bulundurma eylemi
de maddeye göre suç sayılmaktadır. Ancak, salt lafzi yorumla yola
çıkılarak, kanundaki bulundurma eyleminin başlı başına suç
sayılması birtakım ciddi hukuki sorunlara yol açabilecektir.
Öncelikle belirtmemiz gerekmektedir ki TCK 226 yorumlanırken, tüm
internet kullanıcılarının neredeyse yarısının internetteki
pornografinin tüketicisi olduğu da düşünülmeli ve müstehcenlik
kavramının olabildiğince dar yorumlanması, doğabilecek olası
mağduriyetleri baştan önleyebilecektir."
TCK'nın 226. maddesinin açık ve net biçimde kaleme alınmadığını
söyleyen Taşkın, "Bulundurma, sanığın bilgisayarında veya veri
taşıma aygıtında yer almasıdır. Depolamaktan kasıt ise müstehcen
içerikli görüntülerin, bilgisayarda, veri taşıma aygıtında yer
alması ancak, bu verilerin sayısının bulundurmaya göre daha fazla
olmasıdır. Sözgelimi, tek bir görüntünün yer alması bulundurmak
olarak tanımlanırken, birden çok görüntünün bir veri taşıma
aygıtında ya da bilgisayarda yer alması depolama olarak
tanımlanmaktadır. Ayrıca, bulundurmada amaç tüketmek olarak
yorumlanabilir. Zira sanığın veri taşıma aygıtında bir veya birkaç
görüntü yer almakta ve sanık bu görüntülerden kendisi
yararlanmaktadır. Ancak depolamada ise görüntü sayısı çok
olduğundan, sanığın bu görüntüleri satma, dağıtma gibi bir amacı
olabilir." diye konuştu.
Avukat Cankat Taşkın, müstehcen içerikli herhangi bir görüntüyü
bulundurmanın ya da depolamanın suç sayılmasının laik devlette
kabul edilebilir bir uygulama olmadığını savunarak, "Zira bir laik
hukuk devleti, vatandaşının kişisel bilgisayarında hangi
görüntüleri bulundurduğu ile veya depoladığı ile ilgilenmemelidir.
Aksi halde, tabiri yerindeyse, devlet 'namus bekçiliği'ne soyunmuş
olacaktır ki bu tür bir yaklaşımın kişilerin özel yaşamına aykırı
olduğu da açıktır." dedi.