Türkiye'nin uyuyan fayı Helen Yayı! Leonardo Da Vinci'nin notlarında da var Kekova şehrini batırdı!
Abone olTürkiye'de Ege ve Akdeniz'de meydana gelen depremler gözleri bir bölgeye çevirdi: Helen Yayı. Bu bölge geçmişte öyle büyük depremler tsunamiler üretmiş ki Kekova Batık Şehri bu yüzden oluşmuş. Uzmanlar olabileceklere karşı uyarıyor.
Topraklarının büyük bölümü fay hatları üzerinde yer alan Türkiye’de deprem dendi mi akla hemen jeofizik mühendislerinin her fırsatta dile getirdiği olası İstanbul depremi geliyor. Halbuki ülkenin batı ve güney bölümünde sıklıkla deprem üreten bir alan daha var; Helen Yayı… Uzmanlar yayın 7 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Peki Helen Yayı’nın bu kadar aktif olması Ege ve Akdeniz kıyılarımız için nasıl bir tehdit oluşturuyor?
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren sürekli depremle sarsılıyor. Bu zamana kadar belli aralıklarda 7 ve üstü büyüklükte tam 23 Deprem meydana geldi. Bu depremler içinde ilk akla gelenler ise; 26-27 Aralık 1939 tarihinde gerçekleşen ve 30 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi, 24 Kasım 1976’da 7.4'lük Van depremi ve herkesi derinden sarsan, sanayi başkentlerini etkileyen ve büyük kayıplara neden olan 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 depremi…
Özetle, sismik açıdan oldukça aktif bir ülkeyiz. Avrasya, Arap ve Afrika levhası arasında yer alıyoruz. Sınırlarımız içerisinde de Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu Fay Hatları geçiyor. Bu fay hatları içinde en tehlikeli olanı ise Kuzey Anadolu Fay Hattı… Pek çok deprem bilimci bu hatta ‘büyük İstanbul depremi’ olarak adlandırılan bir deprem beklediklerini her fırsatta söylüyor.
Fakat bu fay hatları dışında Afrika Levhası'nın Ege Denizi altına daldığı alanda oluşan, aktif deprem ve volkan üreten bir tektonik alan daha var: Helen Yayı! Yunanistan'ın güneybatısındaki İyon Denizi'nden başlayıp, Girit ve Rodos'un güneyinden geçerek Fethiye Körfezi’ne doğru uzanıyor.
Yay üzerinde sürekli depremler yaşanıyor
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Ege Bölgesi bir bütün olarak ele alındığında Helen Yayı, kuzey-güney doğrultusunda gerilen ve genişleyen bir bölge olarak değerlendiriliyor” diyor ve “Bu jeolojik ortam devam ettiği sürece bölgedeki deprem aktivitesi de sürecek” diye ekliyor.
Zaten Yay üzerinde, yakın zamanda merkez üssü Girit olmak üzere 2009’da 6.2, 2011’de 6.3, 2020’de ise 6.4 büyüklüğünde depremler yaşandı. En son ise yine Girit’te birkaç gün önce, Yunanistan Jeodinamik Enstitüsü'nün verilerine göre 5.8 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Bir kişi hayatını kaybetti ve 10’dan fazla kişi de yaralandı.
Bu deprem sonrası Datça'nın 20 kilometre açığında da 4.3 ve 4.1 büyüklüğünde iki deprem daha oldu. En şaşırtıcı olansa 3 Ekim’de Burdur'un Bucak ilçesinde 11,74 kilometre derinlikte gerçekleşen 4.2 büyüklüğünde depremin olmasıydı.
Leonardo Da Vinci'nin notlarında da görülüyor
Hürriyet gazetesi Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve Jeofizik Mühendisi Atakan Yüklü ile konuyu konuştu
Peki Helen Yayı’nın bu kadar aktif olması Ege ve Akdeniz kıyılarımız için nasıl bir tehdit oluşturuyor?
‘Kekova Batık Şehri, bu yay üzerindeki depremde sular altında kaldı’
Helen Yayı’nı Afrika plakası olarak adlandırılan levhanın, Ege Denizi’nden Anadolu’nun altına daldığı kısımda oluşan aktif volkanik ve tektonik bir bölge olarak adlandıran jeofizik mühendisi Atakan Yüklü, bölgedeki deprem kronolojisinin çok eski tarihlere dayandığını söylüyor. Ayrıca Yüklü, Leonardo da Vinci’nin notlarında 1489 yılında Rodos yakınlarında meydana gelen depremden bahsettiğinin de altını çiziyor.
“Leonardo da Vinci notlarında Antalya yakınlarından, ‘Adalya’ olarak bahsediyor. Bir deprem olduğunu ve denizde ortaya çıkan yarığa üç saat boyunca deniz suyunun dolduğunu, ardından denizin eski halini aldığını yazıyor. Bu deprem sonucunda şu an Kekova Batık Şehri'ni sular altında görüyoruz. Diğer yandan Myra, Patara, Aperlae, Kekova, Simena, Rhodiapolis antik kentlerinin MS 141 ve 246 depremlerinde çok ciddi etkilendiklerini, hatta Roma imparatorlarının bu kentlere yardımlarda bulunduğu da kaynaklarda görülüyor.”
7'nin üstünde deprem olabilir
Prof. Dr. Hasan Sözbilir de Helen Yayı’nın aktif bir tektonik bölge olduğunun altını çiziyor ve geçmişte yaşanan 7 ve üzeri büyüklükteki depremleri hatırlatarak şu bilgileri paylaşıyor:
“Bu yay ‘Kıbrıs Yayı’ adı verilen ikinci bir yay daha çizerek Kıbrıs’tan geçip, Antakya’ya doğru devam ederek Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’na bağlanıyor. Tarihsel kayıtlara göre bu bölgede büyüklüğü 7’den fazla mega depremler meydana geldi. Geçmişte bu denli depremlerin olmuş olması ve yayın aktifliğini sürdürmesinden dolayı bu büyüklükte deprem yaşanabilir.”
Ayrıca “Afrika Levhası’nın Anadolu ve Anadolu'nun altına doğru dalmasından dolayı levhalar sıkışıyor” diyen Atakan Yüklü, “Burada üretilen depremler ileride daha büyük depremlerin habercisi. Ayrıca bölgede küçük ve orta depremlerin olması büyük depremin enerjisini yok ediyor diye bir şey söylememiz de çok yanlış olur. Çünkü tarihsel sürece baktığımızda bugün bu bölgede 7'nin üzerinde büyük depremler olmuş, yine olabilir" diyor.
Tsunami riski var
Helen Yayı üzerinde geçmişte meydana gelen depremlerle birlikte tsunamiler de yaşandığını belirten Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Şimdiye kadar yapılan tsunami modelleme çalışmaları Helen Yayı üzerindeki fay segmentlerinin büyüklüğü 7 ve üzeri deprem üretmesi durumunda oluşacak 5 metreye varan tsunami dalgalarının Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarına ulaşacağını göstermekte” diyor.
Olası bir deprem durumunda denize kıyısı olan Hatay, Mersin, Antalya, Muğla, İzmir gibi şehirlerin kıyılarında tsunami kaynaklı hasar beklendiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Böyle bir deprem öncelikle İtalya’nın güneyi ile Yunanistan’ın güney kıyıları ve Girit adası çevresinde önemli yıkımlara neden olur. Tarihsel tsunami kataloglarında 12 dereceli şiddet ölçeğine göre, Santorini ve Girit taraflarında 10, Marmara Denizinde 8, İzmir kıyılarında 5 şiddetinde tsunami yaşandığı belirtilmekte” diyor.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir ayrıca şuna dikkat çekti:
“Çalışmalar tsunaminin, sismik kaynaktan uzaklığa bağlı olarak 50 dakika içinde Fethiye, Datça, Marmaris ve Bodrum kıyılarına, 180 dakika içinde ise İskenderun, Yumurtalık, Karaburun, Ayvalık, Edremit’in içine ulaşacağını göstermekte”