Türkiyenin teklifi tartışılıyor
Abone olCOREPER toplantıları, Türkiye ve Kıbrıs dosyası ana gündem maddesi olmak üzere devam ediyor.
AB üyesi ülkelerin Brüksel'deki daimi temsilcilerinden oluşan AB
Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) toplantıları, Türkiye ve
Kıbrıs dosyası ana gündem maddesi olmak üzere devam ediyor.
AB Genel İşler Konseyi'nin gelecek hafta başında yapılacak aylık
olağan toplantısının son hazırlıklarını tamamlayan COREPER,
Türkiye'ye karşı AB tavrını belirlemeye çalışıyor. COREPER'in dünkü
toplantısında Türkiye konusunun ele alınması, AB Dönem Başkanı
Finlandiya ile Ankara arasında temasların sürdüğü gerekçesiyle
bugüne ertelenmişti. Brüksel'de çeşitli kaynaklar, başta Ankara,
Helsinki ve Brüksel olmak üzere başkentler arasında yoğun bir
diplomasi trafiği yaşandığını, bu durumun 14-15 Aralık tarihinde
yapılacak AB zirvesine kadar devam edebileceğini bildiriyor. Dönem
Başkanı Finlandiya, Türkiye dosyasını 11 Aralıktaki Genel İşler
Konseyi'nde sonuçlandırmak, böylece AB zirvesinin gündeminden bu
konuyu düşürmek hedefinde olduğunu tekrarlıyor.
TÜRKİYE'NİN SON ÖNERİSİ
Dönem Başkanlığı kaynakları, Ankara'dan gelen son öneride, KKTC'de
Ercan havaalanının uluslararası trafiğe ve Mağusa limanının
doğrudan ticarete açılması halinde, Türkiye'nin bir alan ve
limanını Rumlara açabileceği mesajının yer aldığını doğruluyor.
COREPER bünyesindeki tartışmaların bu sabahki bölümünün,
Ankara'nın bu önerisi çerçevesinde değerlendirmelerle geçeceği, Rum
tarafının "daha fazla istek ve beklentileri" olduğu, AB üyesi
ülkelerin "çoğunluğunun" Türk önerisini "tatmin edici" olarak
algıladığı ve desteklediği anlatılıyor.
KARIŞIK ORTAM
Brüksel kulislerinde Türkiye'nin önerisi ve Ankara ile "devam eden
pazarlıklar" konusunda farklı ve çelişkili "bilgiler" de çeşitli
spekülasyonlara neden oluyor. Ankara'nın, "tek taraflı ve koşulsuz
olarak" "Akdeniz'deki bir limanını Rumlara açacağı" iddiası da
bunlar arasında yer alıyor. Yabancı diplomatik kaynaklar, "yeni
gelişmeler olduğunu ve olacağını" belirtirken, Türk kaynaklar,
şimdiki aşamada basın ile paylaşacak somut bilgi ve gelişme
olmadığını ifade etmekle yetiniyor. Türkiye ve Kıbrıs dosyalarının,
AB devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek zirve
öncesinde Brüksel'de oldukça gergin ve karmaşık bir ortam
yarattığı, bu ortamın basın çevrelerini de etkilediği
gözlemleniyor. Bilgi ve haber aktarımında, yapılan bazı
açıklamalarda, KKTC ve Türkiye'deki bazı özel isimler ile liman ve
alan isimleri karıştırılıyor, telaffuz sorunları da yaşanıyor.
Rumca ve Türkçe isimler arasındaki farklılıklar da "kafaların
karışmasına" ve bazı yanlış bilgilerin basına aktarılmasına neden
oluyor. Gelişmeleri izlemeye çalışan bazı gazetecilerin "Türkçe
harita" aradıkları gözlemleniyor. Brüksel'de, Türkiye ve Kıbrıs
konusunda, "her kafadan farklı bir ses, her delegasyondan farklı
bir haber" çıktığı bir ortamda gerçek "pazarlıkların", "sessiz ve
derinden" sürdürüldüğü, bazı haber ve bilgilerin "sabır ve nabız
yoklamak" amacıyla basına sızdırıldığı da iddialar arasında yer
buluyor.