Türkiye'nin sonu Yunanistan gibi mi olacak?
Abone olIndependent gazetesinde yayınlanan yorum yazısında, bölgesel güç olarak kendine güveni aşırı artan Türkiye'de 'korkunç bir ekonomik balonun' büyümekte olduğu ve sonucun Yunanistan ve İrlanda'dakine benzer hayal kırıklığı olabileceği anlatılmış.
Independent on Sunday gazetesinin dünya
sayfalarında yer alan, Patrick Cocburn imzalı
yorum yazısının başlığı "Türkiye'nin ekonomik mucizesi sona ermek
üzere mi?"
Bu soruya cevap aranan yazının alt başlığı ise, makalenin özeti gibi:
İslami demokrasiye model olarak gösterilen Türkiye, komşularının bocalamakta olduğu bu dönemde, aşırı kendine güvenin kurbanı olabilir.
Cocburn makalesinde Türkiye'de son on yıl yaşanan bazı önemli gelişmeleri sıralamış:
Ordunun siyaset üzerindeki etkisinin sınırlanması, seçimlerle
işe gelmişlerin ülkeyi yönetmesi ve Türkiye'nin dünyanın en büyük
15. ekonomisi haline gelmesi.
Cocburn bu parlak tablo sebebiyle birçok yorumcunun, Türkiye'nin Arap Baharı'yla yeniden biçimlenen Müslüman dünyasına örnek olabileceğini düşündüğünü ve bu durumun Türkiye'de büyük bir iyimserlik yaratmakta olduğunu vurgulamış.
"İrlanda ve Yunanistan gibi"
Yazar, Türkiye'de artmakta olan kendine güveninin yakın geçmişte İrlanda ve Yunanistan'da hâkim olan ancak şimdilerde dağılan hissiyata benzediğine dikkat çekmiş.
"Bu ülkeler ve Türkiye, yoksulluk dış göç verme gibi tarihi gerçekler yaşamış ve toplumsal psikoloji bu karanlık günlerin geride kaldığına artık 'bolluk ve refah' dolu yeni bir yaşama ulaşıldığına kolaylıkla ikna olmuştu" demiş Cocburn.
Bu aşırı kendine güvenin, korkunç ekonomik balonlar yarattığını anlatan Cocburn, Yunanistan ve İrlanda'da balonların patladığını hatırlatmış.
Ve Türkiye'de benzer bir sonucun yaşanıp yaşanmayacağına dair fikir yürütümüş.
Büyümekte olan Türkiye ekonomisinin esasen yabancı sermaye girişine dayandığını ve kısa süre içinde bu akışın sona erebileceğini belirten yazar, dış siyaset alanında da sorunlu bir dönemin başlayabileceğini savunmuş.
Cocburn'e göre, çatışmalı konularda kazananların yanında durmayı tercih eden Türkiye dış politikasının özellikle Libya örneğinde bu tercihini açık ettiğini ve Suriye politikasının da benzer bir tavır değişikliğine sahne olduğunu vurgulamış.
Cocburn ayrıca Türkiye'nin Irak'ta Sünniler yanında tavır almasının, Bağdat'la olan ilişkileri tehdit ettiğine dikkat çekmiş.
"AB süreci halen önemli"
Dış politikadaki yalpalamanın bir sebebinin de ekonomik büyümeden kaynaklanan aşırı kendine güven olduğunu belirten yazar, tüm bu tablo içinde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin halen hayati olduğunu söylemiş.
Ankara'nın AB üyeliği motivasyonuyla ülkedeki reformları gerçekleştirdiğini ve uluslararası sermaye akışını bu sebeple hızlandığına dikkat çekmiş.
AB sürecinin durmasıyla reformların sona erdiğinin, Kürt meselesi ve Kıbrıs konularının çıkmaza girdiğinin altını çizen Cocburn, AB'nin Türkiye için halen en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatmış.
Yazar şöyle demiş "Türkiye'nin Orta Doğu'daki fırsatları çok çekici görünsede geri dönüşü fazla olmayabilir."
Cocburn yazısını şöyle noktalamış:
"Türkiye'nin kendine güven hissi yüksek ancak istikrarlı olmayan bir bölgede.
Ekonomi için de, genel olarak da şunu söyleyebiliriz 'Türkiye mucizesi', hayal kırıklığına dönüşebilir."