Türkiye'nin sınırları delik deşik
Abone olPKK'nın kanlı eylem planlarının deşifre olmasının ardından gözler büyük zafiyet yaşanan sınırlara çevrildi.
Kanlı eylem planı için düğmeye basan PKK'ya karşı
yürütülecek mücadele tartışılırken gözler terör örgütünün hiçbir
zorlukla karşılaşmadan geçiş yaptığı sınırlara
çevrildi.
Uzmanlar, sınır güvenliği sağlanmadan terör örgütüne karşı başarıya ulaşmanın mümkün olmadığına dikkat çekti. Dağ kadrosu ile şehir kadrosu arasındaki bağın ancak etkin bir sınır güvenliği uygulamasıyla koparılabileceği vurgulandı. Aksi takdirde oluşacak boşluğun terör örgütünün işine yaradığını belirten uzmanlar, eğitim için Irak'ın kuzeyine geçen teröristlerin buralardaki kampları güvenli üs olarak kullandıkları ardından da kontrolün iyi sağlanamadığı sınırdan geçerek Türkiye'de eylem yaptıklarına dikkat çekti.
Yine güvenliğin yeterince sağlanamadığı bu sınırların terör örgütünün mühimmat sevkiyatına da olanak sağladığına vurgu yapıldı. Bu gerçeklere rağmen atılması gereken adımların terörle mücadelede çok yetersiz kaldığı belirtildi. Entegre Sınır Yönetim Sistemi'ne geçilememiş olması ve uygulamaya konulan teknik önlemlerin ise sorunlarla karşı karşıya olduğu bildirildi.Özellikle Heronların çalıştırılmasında ciddi sıkıntılar yaşandığı öğrenilirken, sınır güvenliğine ilişkin ABD'nin uyguladığı teknik önlemlerin yerli sanayi yoluyla Türkiye'de de hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekildi.
ENTEGRE SINIR YÖNETİMİ GECİKTİ
Sınır güvenliği için en önemli adım olarak görülen ve Avrupa
Birliği'ne uyumkapsamında 2012 yılında hayata geçirilmesi beklenen
Entegre Sınır Yönetim Sistemi'yle ilgili çalışmaların istenilen
hızda yürütülmediği öğrenildi. Sınır GüvenliğiGenel Müdürlüğü'nün
kurularak Türkiye'nin kara, deniz ve hava sınırlarının tek elden
sivil irade tarafından kontrol edilmesini sağlayacak uygulamanın
kanun tasarısı hazırlanmış olmasına rağmen geçen dönem
yasalaşmadı.
ASKERİ KANATTAN DİRENİŞ
Halihazırda sınırların yönetimini elinde bulunduran askeri kanadın, yönetimin sivil iradeye verilmesine karşı direnç gösterdiği öğrenildi. Genelkurmay eski başkanları İlker Başbuğ ve Işık Koşaner dönemlerinde bir ilerlemenin sağlanamadığı kaydedildi.Düzenlemenin gündeme gelmesinin ardından sınırların bir kısmının kontrolünü elinde tutan Jandarma'dan bu yetkinin alınarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na devredildiği belirtildi. Şuan fiilen sınırların kontrolünün Kara Kuvvetleri'nin yetkisinde olduğu kaydedildi.
Ayrıca geçtiğimiz aylarda alımına başlanan profesyonel er ve erbaşların sınır güvenliği uygulamasında kullanılmasının gündeme getirildiği ancak söz konusu personelle sorunun çözülmeyeceği ifade edildi.Uzmanlar, Kara Kuvvetleri'ne bağlı profesyonel er ve erbaşların sistemin tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini belirtti.
AB'DE İÇİŞLERİNE BAĞLI ÇALIŞIYOR
AB ülkelerinde bulunun SınırGüvenliği Genel Müdürlüğü ülkedeki tüm sınırların güvenliğini sağlıyor. Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenliğin yanında Sınır Güvenliği Genel Müdürlüğü'nün İçişleri Bakanlığı'na bağlanması ve koordine ile çalışması büyük önem arz ediyor. Bu yapı tek elden diğer kolluk kuvvetleriyle da koordineli çalışıyor. Yine gelişmiş ülkelerde sınır güvenlik birimleri İçişleri Bakanlıklarına bağlı çalışıyor. Buna ek olarak profesyonel askeri birlikler de oluyor. İhtiyaç durumunda protokoller kapsamında Sınır GüvenliğiGenel Müdürlüğü'ne destek veriyor. Sınır boyunca ihtiyaca göre tahkim edilmiş karakollar, zeplin sistemleri ve İHA'larla sınır boyları sürekli takip ediliyor. Buradan elde edilen veriler sınır güvenliği komutanlığına intikal ediyor. İhtiyaç durumunda Jandarma, Emniyet ve Özel Harekat unsurları seri intikaller yapıyor. Hava unsurları da ihtiyaç durumunda operasyonel destek veriyor. Terörün söz konusu olduğu sınır çizgisi bu sistemle kontrol altına alınıyor.
YERLİ SANAYİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Türkiye'deki birçok savunma sanayi kuruluşunun ürettiği cihazların da sınır güvenliğinde kullanılabileceği belirtiliyor. ASELSAN'ın geliştirdiği Keşif Gözetleme Sistemi, Aviyonik Termal Görüntüleme Sistemi ile arazi sensörleri Kızılötesi Işın Algılayıcılar ve Manyetik Sensörler bunlardan bazıları. Bu arada 2012-2013 yıllarında bitirilmesi planlanan ve yerli üretim olan Hava Kuvvetleri'nin İnsansız Hava Aracı Projesi ANKA ile Kara Kuvvetleri'nin Vestel firması ile sürdürdüğü Özgün Taktik İHA projesinin terörle mücadelede etkin bir şekilde kullanılabilmesi için hızlandırılması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca sınır bölgelerinde ihtiyaç durumunda mayınlamanın yapılabileceği belirtiliyor.
HAVA KUVVETLERİ'NİN İHA TALİMATI
İHA' ların çalışma sistemine de dikkat çeken uzmanlar, aynı anda sadece 3 aracın uçurulabildiğine işaret etti. Çünkü onu destekleyen yer sistemleri yeterli değil. Bu da bütün bölgeyi kapsamıyor. Oysa ABD'de bu sistemler uydu üzerinden takip edildiği için aynı anda çok sayıda aracın uçurulmasına imkan sağlıyor. Bir İHA'nın 600 saat uçtuktan sonra motor bakımına alınması gerektiğini belirten uzmanlar, bu şekilde bir uçağın 24 saat esasına göre sürekli uçması halinde 25 gün sonra motorunun İsrail'e bakıma gitmesi gerektiğini aktar dı.
GÖZCÜ UÇUŞLARI DURDURULDU
10 İnsansız Hava Aracı'ndan 4'ünün motor bakımında olduğu bilgisini veren kaynaklar, bakım süresinin ortalama 4 ay sürdüğünü söylerken, İsrail'le yaşanan krizin bu sürenin daha da uzamasına neden olduğuna dikkat çekti. Ayrıca Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın geçtiğimiz günlerde bir mesaj yayınlayarak, İsrail firmasının tavsiyesi üzerine 'gözcü' uçuşlarının bir süre durdurulması kararının alındığı bildirildi. İHA'ların sayısının artırılması ve görev planlamasının daha etkin yapılması gerektiğini aktaran uzmanlar, İHA'ların görev planlamalarının Entegre Sınır Yönetim Sistemi içerisinde daha anlamlı hale geleceğine işaret etti.
İHA'LARIN EN BÜYÜK SORUNU İKİ BAŞLILIK
Halen terörle mücadelede kullanılan İnsansız Hava Araçları'nın (İHA) çalıştırılmasında da çok başlılık nedeniyle koordinasyon sorunu yaşandığı aktarıldı. Sınır güvenliği için de kullanılmakta olan toplam 13 İHA'dan 10'unun Hava Kuvvetleri'nde 3'ünün ise Kara Kuvvetleri'nde olduğu bildirilirken, İHA'ların yönetim ve planlamasının 2'nci Ordu'nun yani Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kontrolünde olduğu kaydedildi. Türkiye'yi ayağa kaldıran karakol baskınlarında ortaya çıkan vahim İHA görüntülerine rağmen bunlar için hava unsurlarının neden devreye sokulmadığı çok tartışılmıştı.
GÖRÜNTÜLER EŞ ZAMANLI VERİLMİYOR
Uzmanlar, İHA'ların görüntü elde etmesi halinde bile iki başlı yapının eş zamanlı seri kararlar alıp uygulamayı mümkün kılmadığına dikkat çekti. İki başlı yapı her karakol baskınından sonra sürekli gündeme getirilmesine rağmen bu konuda hiçbir ilerlemenin söz konusu olmadığı bildirildi. Ayrıca elde edilen İHA görüntülerinin TSK'daki birimlerle eş zamanlı olarak MİT, Emniyet ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'na da iletilmesi konusu gündeme gelmesine karşılık bu konuda da bir gelişmenin yaşanmadığı belirtildi.