Türkiye'nin sicili baştan savma
Abone olDergi, Arab Baharı yaşanan ülkelere Avrupa'nın model olarak gösterdiği Türkiye'nin insan hakları siciline eleştiriler getiriyor.
Economist dergisi Türkiye'nin komşularına insan hakları dersi verdiğini, ama kendi insan hakları sicilinin baştan savma olduğunu yazıyor.
"Derin bakışları, rengi atmış kot pantolonu ve özgürlükten bahsetmesiyle Dilşat Aktaş, tipik bir solcu aktivist.
Mayıs ayında 29 yaşındaki Dilşat, Hopa'da başka bir aktivistin biber gazı sıkılması sonrası inme geçirerek ölümünü protesto etmek için Ankara'da zırhlı polis aracına tırmandı. Aktaş, şimdi koltuk değnekleriyle aksayarak yürüyor, polis, kaçmaya çalışırken öyle sert vurmuş ki sol kaburgası kırılmış. "Doktor, bunu düzeltmek için üç yıl alacak diyor" sigarayı içine çekerken.
"Yerel bir savcı şikayetlerini göz ardı etmiş. Öğrenci arkadaşı Ömür Çağdaş Ersoy, onu korumaya çalışırken dayak yemiş. Ersoy'un da aralarında bulunduğu 15 öğrenci, artık var olmayan karanlık bir sol-kanat bir silahlı gruba bağlı oldukları suçlamalarıyla karşı karşıya. Gruba karşı ele geçirilen kanıtlar arasında sol-kanat posterler, ama tek silah yok. "Kırık bir şemsiye bulup onu da aldılar" diyor Ersoy'un babası acı bir kahkaha atarak.
"Ana muhalefet CHP milletvekili Hüseyin Aygün, terör örgütlerine üye oldukları iddia edilen 500'den fazla öğrencinin şu anda cezaevinde olduğunu savunuyor. Birçok öğrenci, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerini savunarak AKP'ye karşı eylem yaparken kimileri de vicdani ret ve Kürt dilinde eğitim hakkını savundu. Öğrencilere yönelik iddianameler daha mahkemede okunmadan savcılarca düzenli olarak iletiliyor. Öğrenciler daha mahkum edilmeden okuldan uzaklaştırılıyor, Aygün "Mahkemeler AKP yanlısı yargıçlarla dolu ve sistem, her tür muhalefete karşı teyakkuzda" diyor.
HAPİSHANEDEKİ GAZETECİLERİN DURUMU
Economist, öğrencilerin durumunu gölgeleme eğilimi sergileyen şeyin ise Türkiye'deki gazetecilerin durumu olduğunu vurguluyor. Derginin aktardığına göre Çin'den bile fazla gazeteci demir parmaklıklar ardında, çoğu sözde terör suçları nedeniyle hapsedilen 76 gazeteci hakkındaki dava ise bu hafta başladı. Bazıları PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan için çalışan yaklaşık 47 avukat da tutuklandı. Bir zamanlar köklü reformlar nedeniyle övülen başbakan Recep Tayyip Erdoğan, giderek daha da sertleşiyor. BDP'li Hülya Çapar, 2009'dan bu yana 15'li BDP'li belediye başkanı olmak üzere en az 3500 Kürt aktivistin, PKK'nın şehir örgütlenmesi diye iddia edilen KCK üyesi olmak suçundan tutuklandığını söylüyor.
"Türkiye'nin muğlak ifadeler içeren anti-terör yasaları etrafında yükselen bu davalar baştan savma ve kimi zaman absürt olabiliyor. 2009'dan bu yana KCK üyesi olmak suçundan hapiste bulunan Cengiz Doğan, Nisan ayında bir PKK etkinliğine katılmakla suçlandı. Bu tutarsızlığa dikkat çeken gazeteci Ezgi Başaran, eğer bu doğru olsaydı, "aynı kişi aynı anda iki farklı yerdeydi" dedi.
Anayasa hukuku profesörü Büşra Ersanlı, Bask özerkliği gibi yıkıcı konularda BDP üyelerine konuşma yaptıktan sonra geçen ay terör suçundan tutuklandı. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, "şaibeli akrabaları" olduğunu söyleyerek Ersanlı'nın suçlu olduğu izlenimi verdi.
"Batı, Türkiye'deki insan haklarının giderek kötüleştiğini farketmemiş görünüyor, bunun yerine Türkiye'yi Arab baharına model olarak övüyor. Ankara'da bir Avrupalı büyükelçi omuz silkerek "Avrupa kendi sorunlarına saplanmış halde Amerika'nın da bölgesel güvenlik için Türkiye'ye ihtiyacı var" diyor. Hapis dışında kalmayı becerebildikleri sürece bu haklarını savunmak da Türklere düşecek.