Hayalperest, görev güdümlü, zevk düşkünü, güç veya kontrol; ancak, yine de herhangi bir seri katilin bu kategoriler dışında çok daha başka bir itici güçten tetiklenebileceğide başka bir gerçektir. Türkiye'nin seri katilleri de bir hayli merak konusu. İşte geçmişten günümüze Türkiye'nin seri katilleri... 1914- Hiristo Anastadiyadis Ahilya/ Hiristo İstanbul'un işgal yıllarında Emniyetin sabıka kayıtlarına geçtiğinde 16 yaşındaydı. Hırsızlık, kapkaççılık ve söğüşçülükle ilk vukuatlarına başladı. Yaşı ilerledikçe karmanyolacılığa (şehir içinde ıssız yolda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk) da başlayıp, etrafına dönemin ünlü haydutlarından organize bir suç çetesi oluşturdu. İlk seri katil olarak anılan Hiristo, polis müdüriyeti´ne 'Hepinizin kanını içeceğim...' diye mektuplar yollayıp, 13 polis başta olmak üzere 21 kişiyi öldürdü. İstanbul emniyetinin başına bela olan Hiristo, ünlü sinema ve dizi oyuncusu Selda Alkor´un babası Emniyet Amiri Muharrem Alkor tarafından öldürüldü. Hiristo sabıka kayıtlarına geçtiğinde 16, öldüğünde ise 23 yaşındaydı. 1985- Ayhan Kartal / Asıl adı Ayhan Korniş olan 'İzmir Canavarı' ilk cinayetini işledikten sonra soyadını Kartal olarak değiştirdi. 1985´te 13 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edip boğarak öldürdü. 1 yıl hastanede tedavi görüp çıkan Kartal, 1989´da aynı şeyi bu defa 9 yaşında bir çocuğa yaptı. Evinde bir sandık içinde saklanırken bulunup Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları hastanesine yatırılıp müşahede altına alındı. 1993 yılında hastaneden kaçıp bir süre arandıktan sonra şans eseri İzmir´de bulunup hastaneye geri götürüldü. Yakalanıp hastaneye götürüldüğü sırada polislere, ´´İçimden bir ses çocuklara yaklaşmamı söylüyordu. Ancak çocuklarla ilişki kurabiliyorum.´´ demişti. Ayhan Kartal tekrar hastaneye götürülmesinin üzerine koğuşunda diğer mahkûmlar tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 1986- Süleyman Aktaş/ Elektrik teknisyenliği yaptığı dönemde 30.000 voltluk elektriğe kapılarak akli dengesini yitirdiği iddia edilen ´çivici katil´, Antalya´da Nuri Keskin adındaki Başkomiseri öldürdü ve tutuklandı. Mahkeme akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdi ve Süleyman Aktaş´ı, Manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gönderdi. Burada yaklaşık 5 yıl tedavi gördükten sonra köyüne gönderilen Süleyman Aktaş 3 yıl sonra 4 komşusunu boğarak öldürdü. Öldürdüğü kişilerin gözlerine ve kafalarına çivi çakan Aktaş bu olaydan sonra ´çivici katil´ diye adıyla bilinir oldu. Yakalandıktan sonra sorgusu sırasında ise, ´´Çivi görünce dayanamıyordum, insanların kafalarına çakmak istiyordum hep.´´ diye konuştu. Devamında gelen, ´´Bana bu cinayetler için Turgut Özal talimat verdi.´´ iddialarından sonra Savaş Ay ve Sadettin Teksoy kendisiyle röportaj yapmak için akıl hastanesine gitmişti. 1992 - 1995- Adnan Çolak/ Artvin´de 1992-1995 yılları arasında işlediği 11 cinayet sonrası 'Artvin Canavarı' olarak anılmaya başlanan Adnan Çolak ilk cinayetini 16 Ekim 1992 akşamı işledi. Artvin merkeze birkaç kilometre yakınlarında bir köyde 58 yaşında bir kadın tülbentle boğazı sıkılarak bayıltıldıktan sonra tecavüz edildi. Katil, kadını öldü zannedip kaçarken, kadın kendine gelip yardım istedi. Hastaneye götürüldüğü anda ise katili tanıdığını söyleyip eşkalini bildirdi. Katil, kadının komşusu Adnan Çolak´tı. Yargılaması 5 yıl süren Adnan Çolak tanıklar, teşhisler ve deliller birleştirilip altı kez idam, ikişer kere yirmi yıllık ağır hapis cezasına çarptırıldı. Tarihler 28 Mayıs 2005´i gösterdiğinde ise 'Rahşan affı' olarak anılan Şartlı Salıverme Yasası kapsamında serbest bırakıldı. 1994 - 2002- Yavuz Yapıcıoğlu/ Polis kayıtlarına göre 18, ailesine ve görgü tanıklarına göre 40 kişinin katil zanlısı Yavuz Yapıcıoğlu sudan sebeplerle, hiçbir bahane olmaksızın insan öldürebiliyordu. Sırf kendisine ´günaydın´ dediği için bir kız ve arkadaşlarıyla kavga etmeye başlayıp 3 kişiyi öldürmesi ya da bir lise önünde hademeyle kavga eden öğrenciyi görünce aralarına girip ikisini de öldürmesi gibi... Yavuz Yapıcıoğlu´nun suçları bunlarla sınırlı kalmadı. Para vermediği için ağabeyinin dükkânını yakmaya kalktığında çoktan iki akrabasının evini kül etmişti bile. Babasını öldürmek için gittiği evde babası tarafından silahla püskürtüldü. Oradan kaçıp anneannesinin yanına kaçtığında ise anneannesi, annesi hakkında kötü konuşunca kül tablasıyla yaşlı kadını öldürdü. Annesi bu haberi aldığında kalp krizi geçirip hayatını kaybetti. 1997- Ali Kaya/ Masum görüntüsüne rağmen çok küçük yaşta amcasını öldürerek 5 yıl hapis yatan Ali Kaya, 'Bebek Yüzlü Katil' adını buradan aldı. 5 yılın ardından annesinin yanına Adana´ya döndüğünde annesine tecavüz eden birini öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırılsa da ´kapalı yerde duramaz' raporu alıp hastaneden çıkarıldı. Alanya´ya dönüp 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdükten sonra ‘kişilik bozukluğu' teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Burada ´İzmir Canavarı´ olarak anılan Ayhan Kartal´ı öldürünce Şanlıurfa yarı açık cezaevi'ne gönderildi. 1 yıl sonra cezaevindeki açık görüş sırasında kalabalıktan faydalanıp kaçmayı başardı. Ancak çok geçmeden yakalandı. Kaçmak isterken üzerinde tabanca ve öldüreceği kişiler olduğu iddia edilen 10 kişilik isim listesi ile yakalanan Kaya, cezaevine girerken tekbir getirip, 'Bugün olmazsa yarın olacak, bugünün yarını da var!' diye bağırdı. 1998- Seyit Ahmet Demirci/ Taksi şöforlüğü yaparak geçindiği, gayet sakin bir hayatı olan Seyit Ahmet Demirci, bir gün en yakın çocukluk arkadaşının intihar haberini aldı ve intiharı arkadaşının yıllar önce tecavüze uğramasına bağladı. Yıllar sonra arkadaşından gelen kötü haberi alınca kendini bir mobilyacının önünde bulan Demirci, içeri girip bodrum katına indirdiği mağaza sahibini orada tek kurşunla vurarak öldürdü. Polisler, bu şekilde arkada hiçbir iz bırakmadan 3 kişiyi öldüren katille ilgili soruşturmayı devam ettirirken ilk kurbandan alınan cep telefonundan bir sinyal geldi. Ordu´nun Fatsa ilçesinden gelen bu sinyali takip eden polisler, eve baskın yaptığında Seyit Ahmet Demirci gayet sakin bir şekilde kapıyı açıp teslim oldu. Her şeyi itiraf eden Demirci, yakalanmasaydı cinayetleri tacize uğradıkları yaşa yani 11´e tamamlayacağını söyledi. Seyit Ahmet Demirci, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi tarafından üç kez idama mahkûm edildi ve cezalar müebbet hapse çevrildi. 1998 - 2001- Hamdi Kayapınar/ Kayseri´de 3 yıl içinde 6 cinayet işleyen 22 yaşındaki Hamdi Kayapınar, evinde yapılan aramada üzerinde kan lekesi olan bir pantolon bulunup gözaltına alınınca bütün suçlarını itiraf etti. 3 yıl önce, Yaşar Sezer'i, 2 yıl önce Memiş Dinçaslan'ı ve İbrahim Genç'i, son olarak da Cafer Şahin ve Abdullah Aslan'ı pompalı av tüfeğiyle vurarak öldürdüğünü, öldürdüğü kişilerin üzerinde bulduğu paraları ve kıymetli eşyalarını aldığını söyledi. Cesetleri çöplüğe atarken olayı gören inşaat bekçisi Ali Aras'ı da tanık olmaması için öldürdüğünü ekledi. 11 yaşındaki öz kardeşini iple boğarak öldürdüğünü ve 4.5 yıl cezaevinde yattığını, bu nedenle okula gidemediğini, psikolojik yapısının bozuk olduğunu anlatan Hamdi Kayapınar ifadesinin son bölümünde, “Bu işi av olarak değerlendiriyorum. Zaten avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimetidir” diye ekleme yaptı. 2001- Orhan Aksoy/ 17 Ağustos depreminden sonra işleri bozulup eşiyle arası açılana kadar gayet sıradan bir hayatı olan Orhan Aksoy, bir caniye dönüştü. 2001 yılında Gaziosmanpaşa Çamlık Parkı´nda bekçiler ağzı bantlı 2 koli bulup içinden çıplak bir ceset çıktığında kimse cinayetlerin bu kadar hızlı devam edeceğini düşünmemişti. İlk cinayetin bulunmasının üzerinden 8 gün geçip, koli ve bidonlarda bulunan cesetler 5´e yükseldiğinde katil yakalandı. Orhan Aksoy ilk cinayetini işledikten sonra öldürmenin kendisine zevk verdiğini fark etmişti. Yakalanmasaydı son kurbanı vejetaryen olduğu halde kendisine etli nohut yemeği getiren garson olacaktı. Yeni cinayetlere hazırlanırken yakalanan Orhan Aksoy, kendisini kan tuttuğu için bütün cinayetleri iple işlediğini itiraf etti. Mahkeme salonundan çıkarken gazetecilere, ´´Hepinizin kolileri hazır, çıkar çıkmaz devam edeceğim...´´ diye bağırıyordu. 2007- Özgür Dengiz/ İlk cinayetini 17 yaşında arkadaşını öldürerek gerçekleştiren 'Ankara Yamyamı', 14 yıl hapse mahkûm edildi ancak 2000 yılında Rahşan Ecevit affı sayesinde serbest kaldı. Bir gece babasının ruhsatlı silahını çalarak bilgisayarcı Sedat Erzurumlu´yu kafasına tek kurşun sıkarak öldürüp yanına iki tane laptop aldı. Bir gece Mamak Köprüsü altında dolaşırken arabasının içinde oturan birine iki el ateş ederek öldürdü. Satır ve bıçakla etleri kemiklerden ayırıp bir kısmını etraftaki köpeklere verdi bir kısmını da yanına aldı. Hiçbir şey yokmuş gibi eve dönen Dengiz cep telefonunu olay yerinde düşürdüğünün farkında değildi. Telefonla yapılan görüşmelerden kimliği tespit edilen Özgür Dengiz evine yapılan baskınla tutuklandı.