Tüm dünyada etkili olan Kovid-19 pandemisinin ikinci dalga etkilerini değerlendirmek amacıyla Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından ülke genelinde bir çalışma gerçekleştirildi. Ocak ayı boyunca Türkiye’nin 56 şehrinde yaşayan 18 yaş ve üzeri 3 bin 500 katılımcı ile yapılan araştırmada kaygı hali, Kovid-19 kapsamında alınan önlemler hakkındaki düşünceler, gelecekle ilgili olumlu ve olumsuz beklentiler, aşı çalışmaları, uzaktan eğitim incelendi. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk, Method Research Company Proje Direktörü Hale Aslı Kılıç ve Pazarlama Uzmanı Şeyda Aydın tarafından yürütülen ‘2. Dalga Sonrası Türkiye Araştırması’ sonuçları Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın da katıldığı bir basın toplantısıyla açıklandı.Komplo teorileri yazılıyor: Araştırmada öne çıkan bazı önemli noktalara da dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Örneğin insanların yüzde 39’unun aşı olmayı düşünmediğini görüyoruz. Aşı konusunda çok ciddi bir şekilde komplo teorileri yazılıyor. Sonuçlarla birlikte bu teorilerin halen toplum tarafında yüzde 39 oranında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Aşı konusunda toplumu bilgilendirme faaliyetlerinin hızla değerlendirilmesi gerekir. Toplumdaki kanaat önderlerinin bu konuda açıklamalar yapmaları ve adımlar atmaları gerekiyor” dedi.Psikososyal riskler artacak: Araştırmada toplumun yüzde 20-25 oranında hiç evden çıkmamak gibi bir seçimde bulunduğunu belirten Tarhan, “Yine aynı oranlarda insanlar da eve hiç girmeme davranışı sergilemiş. Toplumda her zaman yüzde 3 oranında marjinaller vardır. Yüzde 3 oranında ortalama zekası düşük ve yüzde 3 oranında ortalama zekası yüksek kişiler vardır. İkisi de özel gruplar sayılır. Zeka testlerinde çan eğrisinin iki ucu da yüzde 3’tür. Burada baktığımızda çan eğrisinin iki ucunun da yükseldiğini görüyoruz. Bu demektir ki önümüze psikososyal riskler daha çok gelecek." diye konuştu.Kötü dünya sendromu: Tarhan sözlerinin devamında "İnsanların yüzde 71’inde kötüye gidecek algısının olması kötü dünya sendromu dediğimiz duruma işaret ediyor. Son yıllarda gündeme gelen kötü dünya sendromu, Kovid-19 döneminde hızlanacak gibi görünüyor. Kötü dünya sendromunda üç türlü tepki oluyor. Bazıları içine kapanıyor ve kaçıyor. İmkânı olanlar farklı yerlere kaçmayı planlıyor. Diğer kitle depresyona giriyor. Bu kişilerde gelecek ve hayat güvende değil duygusu oluyor. Bir grup kişi de saldırganlaşıyor ve suç, şiddet olayları artıyor” ifadelerini kullandı.Antidepresan kullanımı: Prof. Dr. Tarhan, gençlerdeki artan yalnızlık duygusuna dikkat çekerek “Çok sık yalnız hissediyorum’ diyen gençlerin oranında artış var. Oran yüzde 44. Bu duruma en çok gençlerde rastlandı. Diğer insanlarda ise bu oran yüzde 30 seviyesinde ortaya çıktı. İleri yaşta insanların hayatlarında ilk defa antidepresan kullandıklarını gördük. İleri yaştaki insanların kendilerini faydasız gibi hissetmeleri, eskisi gibi çocuklarının ziyaret etmemeleri, toplum tarafından dışlandıklarını hissetmeleri ileri yaştaki insanları çok olumsuz etkiledi. 60 yaş üzeri insanlar için politikaları gözden geçirmek gerekiyor” sözleriyle anlattı.Korkular: Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 60’ı pandemi ile ilgili en büyük korkularının sevdiklerini kaybetmek olduğunu belirtti. Ekonomik sorunlar yaşamaktan korkanların oranı yüzde 37 olurken yüzde 48’i sağlık sorunları yaşamaktan endişe duyduğunu söyledi. Nisan 2020’de yüzde 60 seviyesinde olan genel kaygı durumu, yaz aylarındaki normalleşmenin etkisiyle yüzde 48’e geriledi ve ancak ikinci dalga sonrasında tekrar yüzde 59 seviyesine çıktı.Sosyal ilişkilerin zayıflaması: Araştırma sonuçlarını açıklayan Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, Türkiye’de şu anda insanların, ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren en yüksek kaygı, korku ve olumsuz düşüncelere sahip oldukları dönemi yaşadıklarını belirterek “Bu olumsuz tabloya ikinci dalga sonrası dönemde sosyal ilişkilerin zayıflaması ve eğitim sisteminin kötüleşeceği düşünceleri de eklenmiştir. Nisan 2020’de pandemiden sonra aile bireylerinin iletişimi güçlenir diyenlerin oranı yüzde 70’ken; bugün bu oran yalnızca yüzde 40 oranındadır. Katılımcıların yüzde 71’i kişiler arası sosyal ilişkilerin zayıflayacağını düşünmektedir” diye konuştu.Sadece yüzde 38 hayatından memnun: Araştırma sonuçlarına göre, pandemi öncesinde hayatından memnun olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 57’yken, bu oran Ocak 2021’de yüzde 38’e geriledi. Salgına yönelik uygulamaların yeterli bulunma oranları da Nisan 2020’ye göre yükseldi. Uygulamaların yeterli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 23’ten yüzde 30’a yükseldi.Uzaktan eğitimi verimsiz bulanların oranı yüzde 41: Öğrenci katılımcılar uzaktan eğitimi verimsiz bulduklarını belirtti. Nisan 2020’de bu oran yüzde 35’ken Ocak 2021’de bu oran yüzde 41’e yükseldi. Evden çalışma ise yüzde 36 oranında verimli, yüzde 36 oranında verimsiz bulundu. Kararsızların oranı yüzde 28 oldu. Yapılan araştırmada katılımcıların pandemi dönemini açıklarken kullandıkları sözcükler, ‘korku başta olmak üzere kaygı, endişe, yalnızlık, bıkkınlık, sıkıntı, mutsuzluk ve ekonomi’ olup katılımcıların neredeyse tamamına yakını hiçbir olumlu ifade kullanmadı.Aşı yaptırma eğilimi: Araştırmada katılımcılara pandemiyle mücadelenin umudu olan aşı çalışmalarına ilişkin görüşleri de soruldu. Katılımcıların yüzde 39’u aşı yaptırmayı düşündüklerini, yüzde 22’si kararsız kaldığını ve yine yüzde 39’u ise aşı yaptırmayı düşünmediğini belirtti. Aşı yaptırma taraftarları yüzde 59 oran ile eğitim oranı yüksek profesyoneller ile yüzde 55 oran ile 56 yaş ve üzerindeki katılımcılar oldu. Erkeklerde aşı yaptırma eğilimi yüzde 43 iken bu oran kadınlarda yüzde 35 oldu.Yüzde 63 siyasilere güvenmiyor: Araştırma sonuçlarına göre pandemi döneminde en fazla güvenilen kişi ve kurumların başında yüzde 60’lık oran ile akademisyen ve uzman hekimler yer aldı. Katılımcıların yüzde 36’sı Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun da içinde yer aldığı kamu kuruluşlarını güvenli bulduğunu belirtti. Katılımcıların yüzde 63’ü ise siyasilere güvenmediklerini belirtti. Arabesk ön planda: Katılımcılara 'Pandemi sürecinde kendinizi düşündüğünüzde hangi şarkı sizi en iyi yansıtmaktadır’ şeklinde açık uçlu bir soru da yöneltildi. Şarkıların çok büyük bir çoğunluğunun arabesk müzik türünde olup olumsuz duyguları temsil ettiği görüldü.Ben Yoruldum Hayat: Umut, sabır, teselli gibi duyguları yansıtan şarkılar da listede yerini aldı. Buna göre Türkiye’nin ruh halini en iyi yansıtan şarkı Mümin Sarıkaya’nın ‘Ben Yoruldum Hayat’ isimli şarkısı oldu. Kadınlar en çok Göksel’in ‘Depresyondayım’ isimli şarkısını kendilerini en iyi şekilde yansıttığını söyledi.Müslüm Gürses’in ‘İtirazım Var’ isimli şarkısının kendilerini en iyi belirtti.