Türkiye'nin önündeki seçenekler
Abone olAİHM'in kararı sonrası izlenecek yol belli değil. Hukuki terimler sokaktaki vatandaşın kafasını karıştırıyor. Yargının ve hükümetin önünde farklı seçenekler bulunuyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan kararı,
kararlarının uygulanmasından sorumlu Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi’ne gidecek.
Komite "yargılamanın yeniden yapılması" konusunda ya Türkiye’den
talepte bulunacak ya da yargılamanın gerekli olmadığına karar
verecek.
Bakanlar Komitesi’nin yarından sonraki ilk insan hakları gündemli
toplantıları 6-7 Haziran ve 5-6 Temmuz tarihlerinde yapılacak.
Komite kararını verirken Öcalan’ın suçsuz olup olmadığını iddia
edip etmediğine ve adil yargılama ihlalinin mahkeme sonucunu
değiştirecek kadar vahip olup olmadığını bakacak.
Avrupa Konseyi kaynakları, Öcalan kararının az bir ihtimalle
Haziran’da, kuvvetli bir ihtimalle de Temmuz’da Strasbourg’da
Bakanlar Komitesi gündemine geleceği görüşündeler.
Bu sürecin en az bir yıl alması bekleniyor.
TÜRKİYE'DE, AİHM KARARININ UYGULANMASINDA FARKLI SEÇENEKLER
AİHM’nin kararı sonrası seçenekler Türk hukukçularına göre
değişiyor. Bunlar şöyle sıralanıyor:
1- Öcalan’ın avukatları AİHM kararını “yeni yargı yolunun açılması”
için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne götürecek . Çünkü öncelikli
konu ilk etapta yeniden yargılama değil, yeniden yargı yolunun
Öcalan’a açılması.
2- Öcalan’ın durumu eski DEP'li Leyla Zana ve arkadaşlarının
durumundan farklı. Öcalan’ın yeniden yargı için mahkemelere başvuru
yolu şu an için yasal olarak tıkalı (Ocak 2003’teki 4. uyum
paketiyle Öcalan ve onun durumunda olan yaklaşık 90 kişiyi kapsayan
bir sınırlama).
AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN İKİ SEÇENEĞİ BULUNUYOR
Mahkeme, ya Öcalan ve ona benzer yaklaşık 90 kişi için CMUK’daki
istisnayı gerekçe gösterip başvuruyu usulen reddecek.
Ya da; “CMUK böyle diyor ama Anayasa’nın 90. maddesi gereği,
uluslararası sözleşmeler ulusal mevzuata göre üstündür” diyerek,
CMUK’daki düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa
Mahkemesi'nin görüşünü isteyecek.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Öcalan'ın başvurusunu incelemeye
alırsa da iki seçenek bulunuyor:
Mahkeme ya “AİHM kararı gereği yeniden yargılama gerek” diyecek ya
da “esastan yeniden yargılanmasına gerek görmüyorum” diyecek.
Her durumda ağır cezanın kararlarına karşı teorik olarak bir diğer
ağır ceza önünde temyiz başvurusunda bulunulma seçeneği de mevcut.
Konu tamamen yoruma açık olduğundan ağır cezadaki yargıç veya
yargıçların takdirine kalıyor.
İkinci seçenek ise Adalet Bakanlığı’na bırakılıyor. Buna gere
Adalet Bakanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan konuyu
incelemesini isteyebilir.
Yargıtay da isterse konuyu Anayasa Mahkemesine iletebilir. Yüksek
yargının vereceği karara göre de Meclis yasal değişikiliğe
gidebilir.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN GÖRÜŞÜ
Dışişleri Bakanlığı'nın tavrı ise konunun politik zeminden,
hukuksal zemine çekilmesinden yana.
Dışişleri, böylece, hem AB karşıtlarının hem de konuyu politik
malzeme yapmak isteyenlerin eneglleneceğini düşünüyor.
AB KOMİSYONU KARARIN UYGULANMASINI BEKLİYOR
AB Komisyonu, AİHM Büyük Dairesi'nin, Abdullah Öcalan'ın yeniden
yargılanmasına ilişkin kararının Türkiye tarafından dikkate
alınmasını ve uygulanmasını beklediğini bildirdi.
Komisyon sözcüleri, günlük olağan basın toplantısında konuya
ilişkin soruları yanıtlarken, AİHM kararını “not aldıklarını”, bu
kararın 2003 yılında söylenenleri teyit ettiğini belirttiler ve
Ankara hükümetinin süratli tepki gösterdiğini, gerekenin
yapılacağını duyurduğunu ifade ettiler.
Ankara'nın süratli tepkisinden ve açıklamasından duyulan
memnuniyeti yansıtan sözcüler, Öcalan'a ilişkin karar üzerinde
özellikle odaklanmayı reddederek, “AB Komisyonu, AİHM'nin tüm
kararlarını dikkate alıyor. Bu karar da, Kopenhag kirterleri
kapsamında, diğerleriyle birlikte, Komisyon'un yıllık Türkiye
raporunda yer bulacak” dediler.
AİHM'DE ÖCALAN DAVASININ GEÇMİŞİ
AİHM'nin temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi, 9 Haziran 2004
tarihinde yapılan ikinci duruşmada, tarafların görüşlerini yeniden
dinlemişti.
AİHM, 2003 yılı Mart ayında aldığı kararda, Öcalan'ın avukatlarının
başvurusuyla ilgili olarak, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma hakkıyla ilgili 6., gözaltı
süresinin uzunluğuyla ilgili 5. ve kötü muameleyle ilgili 3.
maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti.
Türkiye'nin AİHS'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin
1. ve 3. fıkralarını ihlal ettiğini savunan AİHM, duruşmalar
başladıktan sonra askeri yargıcın sivil yargıçla değiştirilmesini
yeterli görmemiş ve savunma için gerekli olanak ve zamanın
verilmediğine karar vermişti.
Mahkeme, AİHS'nin gözaltı süresiyle ilgili 5. maddesinin 3. ve 4.
fıkralarının da ihlal edildiğini, Öcalan'ın mahkemeye çıkarılmadan
önceki gözaltı süresinin de uzun olduğunu savunmuştu.
AİHS'NİN İHLALİ
AİHS'nin yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesiyle ilgili şikayet
konusunda, Türkiye'nin ihlalde bulunmadığı görüşüne varan AİHM,
Abdullah Öcalan'ın adil olmayan bir yargılama sonucunda ölüm
cezasına mahkum edilmesini, AİHS'nin kötü muamelenin önlenmesiyle
ilgili 3. maddesinin ihlali olarak görmüştü.
Strasbourg mahkemesi, avukatlarının, Öcalan'ın Kenya'dan yasadışı
bir biçimde getirildiği ve ayrımcılığa tabi tutulduğu yolundaki
şikayetlerini ise reddetmişti.
AİHM, Öcalan'ın avukatlarının AİHS'nin 7, 8, 9, 10 ve 18.
maddelerine dayanarak yaptıkları başvuruların incelenmesini de
oybirliğiyle gerek görmezken, Öcalan'ın Kenya'dan getirilişi ve
cezaevindeki koşullarıyla ilgili olarak herhangi bir kötü
muamelenin oluşmadığı, dolayısıyla 3. maddenin ihlal edilmediği
sonucuna varmıştı.
Saptadığı ihlallerin şikayetçinin olası mağduriyetini gidermeye
yeterli olduğunu belirterek herhangi bir tazminatı gerek görmeyen
mahkeme, Türkiye'nin karşı tarafa yargılama masrafları için 100 bin
avro ödemesine karar vermişti.
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr