Türkiye'nin ölümcül Kobani hatası!
Abone olAB-Türkiye Karma Parlamentosu eski Eşbaşkanı ve Zaman gazetesi yazarı Joost Lagendijk'ten hükümete Kobani eleştirisi.
Kobani'deki son durumu bugünkü
köşesinden değerlendiren Zaman yazarı Joost Lagendijik Türkiye'nin
Kobani konusunda ölümcül hata yaptığını yazdı.
"Türkiye'nin Kobani'deki ölümcül muhakeme hatası"
başlıklı yazısında Lagendijik, IŞİD'e karşı Kürtler'i korumayan
Türkiye'nin yurtdışında 'ayak sürüyen, hesapçı aktör' olarak
algılandığını ileri sürdü.
"Sınırın Türkiye tarafındaki Türk tankları saldırıyı
durdurmak için neden tek bir atış bile yapmıyor? Türk ordusunun bir
seyirci ve tanık olarak, Kürtler gözlerinin önünde öldürülürken
hiçbir şey yapmadığını gösteren fotoğrafları, dünya çapında şöyle
bir Türkiye algısı yarattı: bu bekle ve gör yaklaşımının sonucunda
binlerce Kürt yaşamını yitirecek olsa bile IŞİD’le doğrudan
uğraşmamak için ayak sürüyen, müstehzi ve hesapçı bir
aktör."
....
TERS GİDEN NE İDİ?
Korkarım ki, Türk hükümeti, ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı
koalisyona dair anlaşılabilir kaygıları, her ne pahasına olursa
olsun savaşın dışında kalmanın meşru bir gerekçesi olarak görmekle
ölümcül bir hata yaptı. Öncelikle, Ankara’nın eleştirel olmakta
haklı nedenlerine bakalım. Türkiye, sadece IŞİD’i yok etmeyip,
fakat aynı zamanda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in nihai
olarak devrilmesi planlarını da içermesi gereken etraflı bir
strateji için çağrı yaptığında kesinlikle haklıydı. Aynı şekilde
Türkiye-Suriye sınırı boyunca bir tampon bölge oluşturulması
ısrarında ve Washington’a bu alanlar üzerinde bir uçuşa kapalı
bölge sürdürmesi yönünde baskı yapmakta da haklıydı. Bunlar
Amerikalılarla tartışılması ve müzakere edilmesi gereken iyi
noktalardı.
ÖLÜMCÜL MUHAKEME
HATASI
Fakat aynı zamanda, bu yerinde koşulları Kobani’de halihazırda yaşanan dramla doğrudan bağlantılandırmak ölümcül bir muhakeme hatasıydı. Türkiye’nin stratejisindeki ikinci ve benzer bir kusur da, kuşatılmış olan Kürtlere yönelik desteğini, Suriye’nin en büyük Kürt partisi PYD’nin net bir şekilde Esed’in karşısında durmasına ve Türkiye tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusu’nun anaakım isyancılarına katılması koşuluna bağlamasıydı. Yine aynı şekilde, Türk hükümetinin bu meseleleri Suriyeli Kürtlerle tartışması için iyi gerekçeler söz konusu. Ancak, Türkiye’nin, böyle bir anlaşmanın içine çekmek üzere PYD lideri Salih Müslim’e şantaj yapmayı becerinceye dek, Kobani’de bir katliamı engellemek üzere herhangi bir yardımda bulunma kararını ertelemesi, basitçe söylemek gerekirse, insani ve siyasi anlamda savunulamaz bir tutum.
Liderleriyle henüz bir anlaşma yapamadığınız için masum insanlar
öldürülürken durup izlemeyi nasıl savunabilirsiniz?
Hepsinin üzerinde, Türkiye, gerçekten de, parmağını kımıldatmazken
binlerce Suriyeli Kürt’ün öldürülmesinden sonra, PYD’nin Türk
taleplerinde uzlaşma sağlamaya daha istekli olacağını mı
düşünüyor?
Peki ya Türkiye’nin kendi Kürt sorunu için bulmaya çalıştığı vadesi
çoktan geçmiş çözümü ne olacak?
Ankara, sanki Kobani’de hiçbir şey olmamış gibi, PKK ile müzakereyi
sürdürebileceğine hakikaten inanıyor mu?
Aksinin doğru olduğuna kaniyim: Türkiye ancak Kobani ve başka yerdeki Suriyeli Kürtlerin kurtarılması için devreye girdiğinde ve girerse, onları Esed’e karşı savaşa katılmaya, mevcut sınırlara saygı göstermeye ve Türkiye’ye yönelik saldırılardan sakınmaya ikna edebilecektir. Hakeza, PKK ile bir anlaşma, ancak Türkiye’nin Davutoğlu’nun öne sürdüğü biçimde, Kürt yaşamlarının Türklerinki kadar değerli olduğunu göstermesi durumunda, somut bir hal alacaktır.