Türkiye'nin kıyametine 40 yıl kaldı
Abone olÖyle bir kabus senaryosu ki içiniz ürperecek! Üstelik zaman da çok dar. 2055 yılında Türkiye çöle dönecek, bir sap maydanoz bile yetişmeyecek!
TEMA Bilim Vakfı Üyesi Prof. Kenan Demirkol, kabusa
sadece 40 yıl kaldığını söylüyor. Türkiye 2055'te Sahra Çölü'ne
dönecek! Bir demet maydanoz bile topraklarımızda yetişmez
olacak!
Ama kabus senaryosu bununla da sınırlı değil, bir de yaşanamayacak
hale gelen Afrika’dan göç edecek milyonlarca aç var ki, onlar da
sınırlarımıza dayanacak.
VATAN'dan Mine Şenocaklı'nın röportajı dünyanın kıyamete doğru yol
aldığının belgesi oldu. TEMA Vakfı üyesi Profesör öyle bir gelecek
çiziyor ki, izlediğimiz en ürkütücü bilim kurgu filmden beter.
Kuraklık, açlık, göç, ölüm üzerine... Sebebi, hepimizin suçu olacak
bir senaryo! Başrolü küresel ısınma oynuyor. Ona başrolü veren ise
kar peşinde koşan büyük küresel şirketler. Bilinçsizce tüketen ise
hepimiz.
İşte Profesör Kenan Demirkol'un çizdiği kabul senaryosu;
“Buzulların eridiği de görüldükten sonra Birleşmiş Milletler
de pes etti ve küresel ısınmanın bir gerçek olduğunu kabul etmek
zorunda kaldı. Son 40 yılda Anadolu’da Van Gölü’nün üç katı
büyüklüğünde, 1 milyon 250 bin hektarlık bir alan
çölleşti. Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan
Beyşehir’in 25 katı büyüklüğünde sulak alan yok oldu. Eğer böyle
giderse 2055 yılında Anadolu’da tarım
yapılamayacak.”
MAYDANOZ BİLE YETİŞMEYECEK
“Hayrettin Karaca’nın ömrünü vakfettiği tarım toprağının 1
santimetresinin oluşması tam 500 yıl sürüyor. Tarım
yapabilmek için en az 40 santim kalınlığında toprağa ihtiyaç var.
Bu toprak 20 bin yılda oluşuyor. Ve maalesef bugün
erozyon sonucu Anadolu’nun tarım toprak katmanı artık sadece
20 santim. Bu 1950’den bu yana uygulanan hatalı
tarım ve vahşi sulama politikalarının bir sonucu. 12 bin yıldır
tarım yapılan bu topraklarda 11 bin 940 yıl toprak kaybedilmemiş,
ama son 60 yıl içinde endüstriyel tarım sebebiyle
tarım toprağımızın yarısını kaybettik. Böyle devam edersek
2055’te Anadolu’da bir sap maydanoz bile
yetiştiremeyeceğiz.”
NASA DİYOR Kİ : ÇÖL OLACAKSINIZ
“Bırakın TEMA’yı, NASA’nın yaptığı bir araştırmaya
göre erozyon bu hızla devam ederse Türkiye 2040 yılında
Sahra Çölü’ne dönmüş olacak.”
Peki Türkiye çöl olursa Afrika’ya ne olur? Cevabı net; “Yaşanmaz
olur!” Bu sebeple kitlesel bir göç dalgası yaşanacak güneyden
kuzeye... Ve geçiş noktası da yine Türkiye olacak. Yani sadece
kuraklık ve kıtlıkla değil, bir de göçle mücadele etmek zorunda
kalacağız.
AB SINIRLARINA DUVAR YAPIYOR
Avrupa Birliği sınırlara duvar çekmeye başlamış bile. Frontex
adında bir örgüt kurulmuş. Bu örgüt göçe karşı dış sınırlarını
korumak için Avrupa Birliği’nin ordularını kullanma yetkisine
sahip. “Bu örgütün emriyle her gece İspanya donanmasına ait bir
gemi Atlantik Okyanusu’na, bir gemi de Akdeniz’e açılıyor ve
Afrika’dan gelen göçmen kayıklarını kovalıyor. Buldu mu ne yapıyor?
Buldu mu ne yapıyor tartışmasına 2005 yılında İngiltere ‘Batırsın’
yanıtını veriyor...
YUNANİSTAN SINIRIMIZA ÇELİKTEN DUVAR ÖRÜYOR
Bizim için daha da önemlisi şimdiden Yunanistan-Türkiye sınırına
çelikten duvar örüyorlar. Her gün 245 kaçak göçmen sınırı aşmaya
çalışırken yakalanıyor Türkiye’den Yunanistan’a geçmeye çalışırken.
İşte bunu engellemek için 4 milyar dolarlık bir proje
hayata geçiyor. Yunanistan, Dünya Bankası’ndan her ayın
12’sinde 120 milyon dolar alıp bu parayı duvara yatırıyor. Bu
duvarın bizim için iki anlamı var; Türkiye’yi AB’ye kesinlikle
almayacaklar ve ülkemizi Afrika’dan gelecek göç dalgasına karşı
tampon bölge olarak kullanacaklar. O zaman bu göçmenleri de bizim
barındırmamız ve beslememiz gerekecek, zira Cenevre Anlaşması’na
göre en az altı ay bu göçmenlere bakmak zorundayız!”
Düşünün maydanoz yetiştiremeyecek bir ülke göçmenlere nasıl kucak
açsın? Tek çare kalıyor benzer bir duvar çekmek, insanlığa sığmasa
da! Peki becerebilir miyiz? Sunumunu bir soruyla bitiriyor
Demirkol; “Güney sınırını PKK’ya karşı koruyamayan bir
ülke, milyonlarca aç insanın göçüne karşı nasıl
koruyabilir?”
YENİ TARIM SAHASI SİBİRYA OLACAK!
Türkiye’nin tümünde ortalama 1.5-2 derecelik bir ısı
artışı bekleniyor 2055’e kadar, Marmara ve
Karadeniz kıyıları dışında tarım yapmak mümkün olmayacak.
Türkiye zaten tarım arazilerinin yüzde 50’sini
kaybetti. Erozyon bu hızla sürerse, küresel ısınmanın da etkisiyle
40 yıl sonra Türkiye’de tarım toprağı kalmayacak.
Çünkü ortalama 2 derecelik bir ısı artışıyla tahıl üretimi ortadan
kalkar. Ama bakın bu arada Sibirya’da da iklimde 2 ile 4
derece artış olacak. Yani bugünkü Sibirya stepleri
geleceğin tarım alanları olacak.
AFRİKA TAMAMEN TERK EDİLECEK
2065’te Afrika hiç yaşanamayacak bir kıta gibi görünüyor. 2095’te
ise Afrika tümüyle terk edilmiş bir kıta olmak zorunda kalacak.
Dünya genelinde insan müdahalesi sonucu 48 milyon kilometrekare
tarım arazisi çölleşti. 110 ülke çölleşme tehlikesiyle karşı
karşıya.
Birleşmiş Milletler İklim Paneli’nin hazırladığı 2025 ve 2035 yılı
ısınma haritalarına Afrika açısından bakarsak aşağı yukarı 1.5-2
derecelik bir ısı artışı olacak. Bugün hâlâ Sudan’da Güney
Darfur’da ve Batı Afrika’da bazı bölgelerde tarım
yapılabilmektedir. Ama çok kısa bir zaman sonra 2035’te artık ona
imkan kalmayacak.
2 DERECELİK ISI ARTIŞI FELAKET YARATACAK
Şu anda dünyanın yaz-kış, gece-gündüz ısı ortalaması 16
derece... 1.5 derecelik bir ısı artışı dendiğinde, bu ortalama
ısının 1.5 derece artacağı anlamına gelir. Orta yaz ısısı olarak
ele alındığında gündüz 8-10 derecelik bir artış anlamına gelir ki,
bu da kavurucu, çöl sıcakları demektir. Yani Suudi
Arabistan sıcaklarını biz burada yaşayacağız. Bu da
Türkiye’nin güneyinde artık tarım yapılamayacağı anlamına gelir.
Türkiye’de Akdeniz kıyılarında yaşanan sıcaklıklar ise Karadeniz
kıyılarına kayacak. Ve dediğim gibi dünyanın yeni tarım alanları
Sibirya stepleri olacak.
AÇ İNSANLAR GÖÇÜ BAŞLAYACAK
Dünyada 1 milyar aç insan var. Hepimizin bildiği
gibi bunların 950 milyonu Afrika ve Asya’da yaşıyor. Küresel ısınma
sonucu açlık daha da artarsa buradaki insanlar göç
edecektir. Nereye? Zengin Batı’ya! Zengin Batı’ya göç
etmenin ise iki yolu var; ya Türkiye üzerinden karayolu ya da
Akdeniz üzerinden kayıklarla.
DÜNYANIN CANINA PİRİNÇ OKUYOR
Bir pirinç tanesini ektiğiniz zaman 3 bin pirinç tanesi elde
edersiniz. Bu kadar ucuzdur pirinç üretimi. Ama çamurda yetişir
pirinç. Ve oradaki bakterilerin yarattığı metan gazının küresel
ısınmaya katkısı yüzde 7 civarındadır. Ama beş para etmez pirinç
tahılı, protein değeri en düşük, glisemik endeksi en yüksek, yani
en kolay şişmanlatan en az protein veren pirinç, bire 3 bin verdiği
için, birilerini kolay zengin ettiği için hiç kimse ondan
vazgeçemiyor. Üstelik küresel ısınmaya yol açtığı halde kimse
ağzını açmıyor. “Aman mısırdan biyoyakıt yakalım!” diyor. Tabii bu
arada mısır fiyatları yükseldiği için, ana gıda olarak mısırı
kullanan Afrika’da daha çok çocuk açlıktan ölsün! İşte küresel
ısınmaya karşı oluşturulan Kyoto Protokolü bu!