Türkiye'nin kaderi bu yasaya bağlı

Abone ol

Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı kalmasında lobiler etkin rol sahibi. Ancak, meclisteki tasarı yasalaşırsa artık Türkiye dışa bağımlı kalmayacak. Tabiiki lobiler engellemez

Lobiler engellemezse yerli enerjinin önü açılacak

Rüzgâr, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimini teşvik eden tasarı, yarın Meclis’e geliyor. 9 ay önce doğalgaz lobisinin baskısıyla geri çekilen tasarı yasalaşırsa Türkiye, dışa bağımlılıktan da kurtulacak.

"Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı', yarın TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanıyor. Kamu ve özel sektör temsilcilerinin işbirliğiyle hazırlanan tasarı, elektrik üretiminde söz sahibi doğalgaz lobileri tarafından engellenmeye çalışılıyor. Düzenleme, geçen yıl Meclis gündemine gelmiş; ancak söz konusu çevrelerin girişimi sonucu geri çekilmişti.

Türkiye, 1987'den itibaren ısınmada kullandığı doğalgazdan, daha sonra elektrik elde etmeye başladı. Bugün elektrik üretiminin yüzde 40'ı doğalgazdan sağlanıyor. Uzmanlar, gazın ithal edilmesi ve Türkiye'de yeraltı depolama imkanı olmaması sebebiyle uzun süreli bir kesintinin elektrik darboğazına yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Bu nedenle alternatif enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi isteniyor. Türkiye'nin halen 150 milyar kilowatsaat (kWh) olan elektrik tüketimi, 2020 yılında 400 milyar kilowatsaate çıkacak. Tasarı değiştirilmeden yasalaşırsa bu, ihtiyacın yüzde 44'ünün yerli kaynaklardan elde edilmesine imkan sağlayacak. Kaynak alanlarının belirlenmesi ve kullanılmasıyla ilgili maddelerin yer aldığı tasarıda, üretilen enerjiye sabit fiyat uygulaması ve devlete alım yükümlülüğü getirilmesi hükme bağlanıyor.

Tasarı aleyhine yürütülen faaliyetlerin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi politikaları ile çeliştiğine dikkat çekiliyor.

Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Eriş, tasarının sektörün beklentileri doğrultusunda çıkması durumunda başta yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde önemli artışlar yaşanacağını belirtti. Yasa tasarısının lobilerce müdahale edilmemiş halini bile yetersiz bulan Eurosolar Türkiye Başkanı ve Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Tanay Sıtkı Uyar, gelişmiş ülkelerin Avrupa Birliği direktiflerinin tersine, Türkiye'ye kömür ve nükleer santralları pazarlamaya çalıştığına dikkat çekti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre geçen yıl tüketime sunulan 150,4 milyar kilowatsaat elektriğin 60,4 milyarı doğalgazdan, 46 milyarı hidroelektrikten, geri kalanı ise kömür, petrol ve benzeri kaynaklardan elde edildi. Aynı dönem için rüzgar enerjisi toplan üretimi ise 55,5 milyon kilowatsaat gibi çok düşük oranda kaldı. Bakanlığın geleceğe yönelik talep tahminlerine göre ise Türkiye'nin halen 150 milyar kilowatsaat (kwh) olan elektrik tüketimi, 2020 yılında 400-500 milyar kilowatsaate çıkacak. Aynı tahminlere göre hidroelektrik ve rüzgar gibi yerli kaynaklara yapılacak yeni yatırımlar ile bu ihtiyacın yüzde 44'ü yerli, yüzde 56'sı ise yabancı kaynaklardan elde edilebilecek.

Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Kemal Ulusaler, elektrikte dışa bağımlılığı azaltmak için hidroelektrik, rüzgar, kömür gibi yerli kaynaklara ağırlık verilmesini istiyor. Ulusaler, hidroelektrik, rüzgar, güneş gibi yeni ve yenilenebilir kaynaklar açısından Türkiye'nin önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekiyor: “Bu potansiyelin devreye sokulabilmesi için sektörün desteklenmesi gerekiyor. Bunun için tasarının yatırımları teşvik edici şekilde kanunlaşması önemli bir adım olacak. Bunun yanında devlet, yenilenebilir enerji kaynakları araştırma-geliştirme çalışmaları için özel bütçe ayırmalı.” Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretime kazandırılmasını engellemek için bazı lobilerin olabileceğine işaret eden Oda Başkanı Ulusaler, “Türkiye, elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü doğalgazdan elde ediyor. Yani dışa bağımlılık söz konusu. Doğalgaz lobisi, tasarısı aleyhine faaliyetlerde bulunabilir. Fakat, ülke gerçekleri dikkate alınarak, ülkemizin yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması için yatırım ortamı iyileştirilmeli, planlama yapılmalı, altyapı oluşturulmalıdır.”

Rüzgar Santralları Yatırımcıları Derneği Başkanı Salahaddin Baysal da, her ülkenin öncelikle kendi suyunu, rüzgarını, güneşini, yeraltı sıcak sularını enerjiye çevirmesinin en doğal hakkı olduğunu söylüyor. Türkiye'nin, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları açısından önemli bir potansiyel sahip olduğunu kaydeden Baysal, “Ancak, bu kaynakların ekonomiye kazandırılması için ilk yatırım maliyetleri biraz yüksek. Fakat ülkenin geleceği adına değişik desteklerle bu yatırımların yapılması gerekiyor. Çünkü, 5-9 sene gibi bir süre içerisinde bu yatırımlar maliyetlerini karşıladıktan sonra, 25-30 yıllık bir dönem için çok ucuza elektrik üretimi söz konusu olacak. Olaya bu açıdan bakılmalı.” diyor. Baysal, Meclis'in gündemindeki tasarının aynen kabul edilmesini isteyerek şu bilgileri veriyor: “Ortak taslak, sektörün önünü açabilecek nitelikler taşıyordu. Fakat aldığımız duyumlara göre, başta Hazine olmak üzere ‘dışarıdan daha ucuz enerji alınabiliyor’ gerekçesi ile tasarıda değişiklik yapılmak isteniyor. Rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara ise toptan elektrik satış fiyatı üzerinden alınması yönünde teşvik verilmesi isteniyor. Bu zaten var. Ama işe yaramıyor. 800-1.000 megawat hidroelektrik, 1.200 megawatlık rüzgar lisansı alınmış. Ama, ortada yapılan bir yatırım yok. Ya lisanslar yanlış verildi, ya da uygulamada bir sorun var.” Baysal, kanun tasarısının kesinlikle sektörün görüşleri ile oluşan ortak metin olarak kabul edilmesini istiyor.

Eurosolar Türkiye Başkanı ve Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Tanay Sıtkı Uyar, Türkiye’nin rüzgar enerjisi, güneş, jeotermal, biyokütle ve barajsız hidro potansiyelinin tüm Avrupa'dan fazla olduğuna dikkat çekti. Uyar, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının pahalıymış gibi gösterilmesi, ülkemizde bu kaynaklara gereken önemin verilmemesi ve dışarıdan alınan kredilerin 1994 yılı teknolojilerini bize yeni teknoloji fiyatından fatura etmesinden.” dedi.

‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı', Haziran 2004'te Meclis gündemine alındı, ancak daha sonra geri çekildi. Yarın yeniden gündeme alınarak görüşülecek tasarı, ‘Yenilenebilir kaynak alanlarının belirlenmesi, korunması, kullanılması ve üretilen enerjinin belgelendirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin belirli bir süre için sabit fiyat uygulamaları ile alım yükümlülüğünün getirilmesi'ni öngörüyor.

Yatırımcılar yasanın çıkmasını bekliyor

Yerli-yabancı yatırımcılar, Türkiye'de rüzgardan elektrik üretmek için yasal altyapının tamamlanmasını bekliyor. Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Eriş, tasarının sektörün beklentileri doğrultusunda çıkması durumunda başta rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde önemli artışlar yaşanacağını belirtiyor. Eriş'e göre Türkiye; rüzgar, jeotermal, güneş, hidrolik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında Avrupa'nın çok gerisinde. 2004 yılında üretilen 150 milyar kilowatsaat (kWh) elektriğin içerisinde rüzgarın payı 50 milyon. Sektörde halen 4 rüzgar santralının var olduğunu vurgulayan Eriş'e göre, yatırımcı firma potansiyel ise 100-120 civarında. Dolayısıyla, enerji sektöründe bürokratik çarklar yavaş ilerliyor. Eriş, şu bilgileri veriyor: “Türkiye'de yıllık 10 milyar kWh bir rüzgar enerjisi potansiyeli var. Bu da yaklaşık 4 bin, 4 bin 500 MW bir kurulu güce denk geliyor. İyi bir yasal altyapı ve destek ortamı sağlanırsa, bu potansiyel 2020 yılında yakalanır. Rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları ilk yatırım maliyeti yüksektir. Enerji Bakanlığı raporuna göre rüzgarda 1 megawatt kurulu güç için 1- 1,3 milyon Euro, hidroelektrik santrallarında 1-1,2 milyon Euro, doğalgaz santrallarında 700-800 bin Euro, komürde 1-1,2 milyon Euro, nükleerde ise 2-2,5 milyon Euro kuruluş maliyeti söz konusu. Ancak, 10-12 yıl içerisinde yatırım maliyetlerini karşılayan bir rüzgar santralı bugünün fiyatları ile elektriğin maliyetini 2-2,5 centlere çekebilmektedir. Ayrıca, temiz, çevreye ulumlu, yerli kaynak-yerli yatırım, istihdam gibi önemli avantajları var.”

Doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 40

Türkiye, tükettiği doğalgazın yarıdan fazlasını elektrik üretiminde kullanıyor. Botaş'ın 2004 verilerine göre, geçen yıl tüketilen toplam 22,1 milyar metreküp doğalgazın 13,2 milyar metreküpü elektrik üretiminde kullanıldı. Elektrik üretiminin yüzde 40’ı doğalgaz santrallarında gerçekleştirildi. “Gazın kalan bölümü ise konut, sanayi ve gübre sektörlerinde tüketildi. Türkiye'de elektrik üretiminde doğalgaz kullanımı kamuoyunda tartışma konusu olmuştu. Doğalgaz üreticileri, santralların hızlı kurulmaları, temiz enerji üretmeleri ve ilk kuruluş maliyetlerinin ucuz olması gerekçesiyle doğalgazla elektrik üretimini savunurken, bazı çevreler ise yurtdışından ithal edilmesi, elektrik üretiminin pahalı olması, alım garantisi taşımaları gibi sebeplerle buna karşı çıkıyor. Türkiye, 20-30 süreli ‘al ya da öde' şartlı yaptığı gaz alım anlaşmaları sebebiyle elindeki gazı tüketmek zorunda bulunuyor. Bunun için, son yıllarda başta elektrik üretimi olmak üzere, konut ve sanayi sektöründe doğalgaz kullanımı teşvik ediliyor.

ZAMAN
Günün Önemli Haberleri