Türkiye'nin istihbaratı tartışılıyor
Abone olTerör olaylarından sonra gündeme gelen istihbarat zaafiyeti, kamuoyunda tartışılıyor. İstihbaratta 'Üst Kurul'un oluşturulması kararı tartışma konusu.
'istihbarat zaafı'ndan ötürü birimler arasında koordinasyonu
sağlayacak 'üst bir kurul'un oluşturulması yönündeki kararının
sadece bürokrasiyi artıracağı belirtiliyor. İstihbarat uzmanları,
MİT'le Emniyet istihbaratının görev sahalarının Batı'daki gibi 'iç'
ve 'dış' olarak belirlenmesi gerektiğini kaydediyor. Uzmanlar, Türk
istihbarat birimlerinin görev alanlarını belirleyen yasal
düzenlemelerin yeterli olmadığını belirterek, "ABD modelinde FBI,
iç istihbarattan sorumlu iken CIA dış istihbarata bakıyor. Ancak
FBI, suç istihbaratının yanısıra 'kontr-espiyonaj' da yapıyor.
Türkiye'de de görev bölgeleri ayrılırsa istihbarat tartışmaları
ortadan kalkar" diyorlar. Bu tartışmalar Türkiye'nin özellikle dışa
dönük istihbarat çalışmalarındaki aksaklıkların nasıl aşılacağı
sorusu üzerine yoğunlaşıyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun son
toplantısında, istihbari sıkıntıların giderilmesi için MİT-Emniyet
ve askeri istihbarat birimleri arasında koordinasyonu sağlayacak
üst bir kurulun oluşturulması gündeme geldi. Ancak MİT'le Emniyet
istihbaratının görev sahaları 'iç' ve 'dış' olarak bölgesel bazda
belirlenmedikçe 'üst kurul' gibi önlemlerin yalnızca bürokrasiyi
artıracağı belirtiliyor. Bir istihbarat uzmanı, suç istihbaratı ile
stratejik istihbaratın kendine has farklı yöntemleri olduğunu
belirterek, "Görev alanlarını belirleyen yasalar yeterli değil.
Günümüz ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bu yasalara göre, suç
istihbaratı polis veya jandarma tarafından yapılıyor. Analitik
istihbarat ise gizli servisin işi. Ancak bu ayrım yeterli değil.
Türk istihbarat birimlerinin çalışma bölgelerinin belirlenmesi
gerekiyor. Mesela iç istihbarattan sorumlu örgüt hem suç
istihbaratı hem de analitik istihbarat yapacak. Dış örgüt de yine
iki işi birden dışarda yapacak. Batı'da bu model uygulanıyor. ABD
modelinde FBI iç istihbarattan sorumlu iken CIA dış istihbarata
bakıyor. İngiltere'de MI5 iç istihbarata bakarken, dış
istihbarattan MI6 sorumlu. Ancak bu ülkelerde yasalar, iç örgütlere
de kapsamlı istihbarat yetkisi veriyor. Sözgelimi FBI, suç
istihbaratı dışında 'kontr-espiyonaj' da yapıyor. Türkiye'de de
görev bölgeleri ayrılırsa 'sen suç istihbaratı yaptın, sen analitik
istihbarata burnunu soktun' tartışması da ortadan kalkar" dedi.
Batı ülkelerinde istihbarat servislerinin görev ayrımı temel olarak
yurtiçi ve yurtdışı şeklinde belirlenirken Türkiye'de bu model
henüz uygulanmıyor. 1961 yılında küçük bir birim olarak kurulan
Emniyet istihbaratının varlık nedeninin suçun önlenmesine yönelik
istihbarat olduğu 1985 yılında 3233 sayılı yasaya konulan ek madde
ile belirlendi. Emniyet istihbaratı, suç ve suçluların tespitine
yönelik iç güvenlik istihbaratından sorumlu olurken, stratejik ya
da analitik istihbarat denilen çalışmalar ile kontr-espiyonaj
(istihbarata karşı koyma) faaliyetleri MİT'in sorumluluk alanına
giriyor. Kanundaki bu ayrıma rağmen her iki örgütün çalışma sahası
günümüze kadar netleşmedi. Kent terörüne hazır olunmalı Türkiye'nin
İstanbul'daki saldırılar gibi hedefi büyük kentlerde karmaşa
yaratıp, siyasi avantajlar elde etmeye dönük kent terör eylemleri
konusunda çok tecrübeli olmadığı belirtiliyor. Bundan öncesinde PKK
gibi bölgesel amaçlı ve daha çok kırsalda faaliyet gösteren ya da
kentlerde çok büyük eylemler yapmayan sol örgütlerle mücadele eden
Türk güvenlik birimleri, İstanbul'daki saldırılarda tıpkı 11
Eylül'de ABD'de olduğu gibi hazırlıksız yakalandı. Uzmanlar, 'kent
terörünün' önümüzdeki dönemde daha da ilerleme kaydederek varlığını
devam ettireceğini ve 'kent terörü uzmanı' kadrolara ihtiyaç
olduğunu belirtiyorlar. İstanbul'da meydana gelen iki ayrı
eşzamanlı saldırıların önceden haber alınmasına yönelik istihbarat,
'suçun önlenmesi' amacına dönük olduğu için daha çok Emniyet
istihbarat birimlerinin sorumluluk alanına giriyor. Türkiye'deki
istihbarat örgütleri arasındaki görev karmaşısının bir nedeni de
istihbarat konseptinin 'anti-terör' mantığı üzerine oturması ve
istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin ikinci önceliği
oluşturması. Dünyanın ilgi çeken bir bölgesinde, son derece
stratejik bir konuma sahip olan Türkiye'nin gerek iç, gerekse dış
kaynaklı yasadışı siyasi faaliyetlere karşı koyma refleksi; önce
MAH'ın, sonra da MİT'in olduğu gibi Emniyet İstihbaratı'nın da
varlık nedeni ve genel çalışma şeklini ortaya koyuyor. Öncelik
terörse neden zaafiyet? Türkiye'de istihbaratın terörle mücadele
ana fikri üzerine oturması nedeniyle Emniyet istihbaratı
görevlilerinin çoğu da siyasi şubeden seçilmiş kişiler. Emin
Arslan, Kazım Abanoz, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi
istihbaratçıların önceden siyasi şube ve terör üzerine çalıştıkları
biliniyor. Teröre karşı koymanın MİT'in de temel operasyonel
amacını oluşturduğu belirtiliyor. Terörü önlemesi gereken Emniyet
istihbaratının 52 yıllık geçmişi 'imkansızlıklar'la dolu. Örgüt
önceleri az sayıda ilde, sınırlı sayıda personel ile amatörce
çalışıyordu. Örgüt; aralarında İstanbul, İzmir ve Diyarbakır gibi
illerin bulunduğu 11 ayrı bölgede çalışma yürütüyordu. Bu durum
1990'-lardan itibaren değişmeye başladı. Şu anda Emniyet
istihbaratının toplam eleman sayısı 5 bin 500 civarında. İstihbarat
önceliğinin 'terör' olarak belirlenmesi ve teröre karşı koyma
konusunda tecrübeye rağmen Türk istihbarat birimlerinin
İstanbul'daki son saldırıları önceden haber alıp engellememiş
olması 'zaaf' olarak değerlendiriliyor. Kaynak: Yeni Şafak