Dünya’nın ilk kilisesinin bulunduğu, 2700 yıllık bir geçmişe sahip olan, hoşgörü ve medeniyetler şehrimiz Antakya aynı zamanda Türkiye’nin ilk camiini de barındırıyor. Türkiye’nin ilk camii olma özelliğini taşıyan bu camii adını Hz.İsa tarafından Antakya’ya hak dinini yaymak için gönderilen havarilere ilk inanan kişi olup, Hz. Muhammed (S.A.V.)’in geleceğini 600 yıl önceden söyleyip ona da iman eden Habib-i Neccar’dan alıyor. Habib-i Neccar’ın adı hem Kuran’da hem İncil’de geçmektedir Cami içerisinde özel bir camekânda Hz. Muhammed (S.A.V.)’in sakalı şerifi de yer alıyor. Caminin adını aldığı Habib-i Neccar günümüzde Müslümanlar ve Hıristiyanlar tarafından rahmetle anılan önemli bir zattır. Hıristiyanlar onu ilk Hıristiyanlardan, Müslümanlar ise onu ilk Müslümanlardan saymaktadır. Ayrıca cami müezzininin bize verdiği bilgiye göre; Habib-i Neccar marangoz olması sebebiyle Tahtacı Bektaşi – Aleviler de onu “Tahtacıların Piri“ olarak kabul ediyorlarmış. İslamiyet’ten 600 yıl önce yaşamış bir zattan adını alan bu cami, 636 yılında Halife Hz. Ömer’in orduları tarafından yapılır ve kuruluş hikâyesi şu şekildedir; M.S 40 yılında Hz. İsa havarilerinden Yahya (Pavlus) ve Yunus’u (Yuhanna) Antakya’ya gönderir. Bu iki elçi Antakya’ya geldiklerinde koyunlarını otlatan marangoz Habib-i Neccar ile karşılaşırlar Neccar onlara kim olduklarını ve nereden geldiklerini sorar. Havariler: ”Biz Hz. İsa’nın elçileriyiz. İnsanların putları terk edip Allah’a ibadet etmelerini hatırlatmak ve gelecek olan son peygamber Hz. Muhammed’i müjdelemek üzere geldik” derler. Neccar onlara iki yıldan beri hasta olan çocuğunu gösterir ve onu iyileştirmelerini ister… Elçiler Allah’a dua eder ve çocuk iyileşir. Bunun üzerine Habib-i Neccar, elçilerin davetini kabul etmiş ve müjdelenen son peygamber Hz. Muhammed’in geleceğini 600 sene önceden kabul ederek O’na iman etmiştir. Havarilerin hak dinine davetini kabul etmeyen, puta tapan halk onları büyücülük yapmakla suçlar, eğer şehri terk etmezlerse onları öldüreceklerini söylerler. Havarilerin öldürüleceğini duyan Neccar dağdan koşarak gelir ve onlara inanmalarını söyler. Halk orada Havarileri ve Neccarı taşlayarak öldürür.(M.S 40) Antakya M.S. 636 yılında Halife Hz.Ömer’in ordusu tarafından fethedilir. Burada son peygamber olarak H.Z Muhammed (S.A.V.)’e inanan Habib-i Neccar’ın ve Havarilerin mezarının olduğunu öğrenen Hz. Ömer’in komutanı Ebu Ubeyde Bin Cerrah fethin sembolü olarak bu mezarın yanına bir cami inşa eder ve camiye Habib-i Neccar’ın adını verir. Cami, tarihinde iki defa Haçlılar tarafından fethedilip Kiliseye çevrilir ama en sonunda Selçuklular tarafından alınarak camii yapılır. Habib-i Neccar hazretlerinin mezarı caminin 4 metre altında bulunmaktadır. Mezara iki kattan, merdivenlerle iniliyor. İnsanlar burayı ziyaret ederek Kuran okuyup dua ediyorlar. Haber/fotoğraflar: Murat ARİFOĞLU Sabah