Türkiye'nin eğitimdeki acı gerçeği
Abone olOkulların başlamasına az bir süre kala, 9,600 öğretmen üzerinde yapılan bir anket, eğitimde bir gerçeği ortaya çıkardı. Şok anketin sonu hiç hoşunuza gitmeyecek
Öğretmen, avukat, hakim, doktor gibi meslek kuruluşlarında görev
yapan ve beyaz yakalılar olarak adlandırılan kişilerin, toplumun
yapısından dolayı kitap okuma alışkanlıklarının gelişmediği
belirtildi. İnsanların okuyup araştırarak edindiği bilgileri
aktarabilecekleri ortam veya kişileri bulamadıklarına dikkat çeken
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Sosyal Bilimci
Prof. Dr. Naci Bostancı, Türk insanında okuma alışkanlığının çok
fazla yerleşmediğini, bunu öğretmenlerde daha fazla
gözlemlediklerini kaydetti. Öğretmenlik mesleğini yerine getiren
kişilerde bu sorunu daha önceki araştırmalarda da tespit
ettiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Bostancı, “Öğretmenlerin meslek
edinme süresindeki kazanmış oldukları birikimleri okul
sıralarındaki öğrencilere ders anlatmaya yetiyor. Bunun dışında
fazladan araştırıp bilgi sahibi olmaya gereksinim duymuyorlar,
çünkü kazandıkları bilgiyi kullanabilecekleri ortamların
olmadığını, işlerine yaramayacağını düşünüyorlar.” şeklinde
konuştu. Kitap okuma alışkanlığı kazanmak yerine daha çok
kendilerini farklı işlere yönlendiren ve bunların başında da
öğretmenevleri gibi lokallerde okey oynamanın geldiğine dikkat
çeken Bostancı, Eğitimciler Birliği Sendikası öncülüğünde
yaptıkları araştırma sonucunu da değerlendirdi. 7 kişilik ekiple
Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde yapılan ve ulaşılan 11 bin
öğretmenden 9 bin 670’inin cevapladığı araştırmaya göre Türkiye
genelindeki her yüz öğretmenden 63,4’ü ara sıra, 33,9’u sık sık
kitap okuyor. Öğretmenlerden yüzde 2,7’si ise hiç kitap okumuyor.
Prof. Dr. Bostancı, “öğretmenlerin birçoğunda kendi işimize
yaramayan bilgiyi edinip de ne yapacağız.” düşüncesinin hakim
olduğunu söylüyor. Bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere oranla
daha fazla kitap okuduklarını kaydeden Prof. Dr. Bostancı, “Bayan
öğretmenler okul çıkışında genellikle eve gitmeyi tercih edip kitap
okuyor, erkek öğretmenler ise kitap okumayı çok fazla sevmedikleri
için öğretmenevleri başta olmak üzere çeşitli lokal ve lokal türü
yerlerde gruplar halinde bir araya geliyor. Lokallerde buluşan
öğretmenlerin en büyük keyfi ise okey oynamak.” diyor. Eğitimciler
Birliği Sendikası Genel Sekreteri Halil Etyemez, öğretmenlerdeki
kitap okuma eksikliğini ‘acı bir gerçek’ olarak itiraf ediyor.
Etyemez, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun, kahvehane veya
öğretmenevleri gibi lokallerde okey oynadıklarına dikkat çekiyor.
Etyemez, şunları kaydediyor: “Eğitim çağındaki çocuğun hayatında
eğitime dönük en önemli etkenler aile, kitle iletişim araçları,
içinde bulunduğu toplum ve okuldur. Bu etkenlere baktığımız zaman
hiçbirisi çocuğun kendi kendisine yetebilen, okuyan araştıran ve
bilgiyi edinme yollarını öğrenmeye dönük niteliklere sahip
değildir. Öğretmen de çocukluk yıllarını toplumun bir parçası olan
aile ve okuldan yetişerek bu mesleğe girmiştir. Bu etkenlerden
dolayı öğretmenlerimizin birçoğunda kitap okuma alışkanlığı yer
etmemiş.” Etyemez, hemen hemen bütün il ve ilçede öğretmenevleri
olduğunu, buraların birer kültür merkezi haline dönüştürülmesi
gerektiğini dile getirdi. Bu kurumların sadece konaklama ve oyun
oynama yeri olarak kullanıldığını kaydeden Etyemez,
“Öğretmenevlerindeki kütüphaneler aktif hale getirilerek bu
mekanlar, öğretmenlerin rahatlıkla oturabileceği, çayını içerken
kitap okuyabileceği yer olmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Öğretmen Murat Karakaya ise öğretmenlerin okuma alışkanlığı
edinmemesini, ‘kaygı taşımamalarına’ bağlıyor. Karakaya,
eğitimcilerin birçoğunun monoton bir hayat sürdürmeyi
benimsediklerini ifade ediyor. Karakaya, "Toplumun sorunlarını
kendi sorunlarımız olarak görmediğimiz için sadece okula giderek
mesleğimizi icra ettiğimizi zannediyoruz. Oysa öğretmenlik
mesleğini yapan kişilerin daha çok araştırma yapması gerekiyor."
diyor. Kaynak Zaman Gazetesi.