PKK üyelerinin firarı, akıllara geçmişteki büyük firarları getirdi. Türkiye'nin yakın tarihinin en büyük firarı, Van depremi sırasında yaşandı. Duvarları yıkılan cezaevinden 335 mahkum kaçtı. Bir diğer büyük firar 1997 yılında gerçekleşti. İskenderun Cezaevi’nde tünel kazan PKK ve MLKP üyesi 28 mahkum firar etti. Mahkumların 8'i çok fazla uzaklaşamadan yakalandı, 20'si kaçmayı başardı. 1988 yılında 29 mahkum İstanbul'daki Metris Cezaevi’nden firar etti. Mahkumlar 6 ayda 60 metrelik tünel kazdı ve 26 Mart gecesi cezaevinden kaçtı. Aynı yıl benzer bir kaçış hikayesi de Kırşehir Cezaevi’nde yaşandı. 118 metrelik tünel kazan 18 mahkum firar etti. Toplu firarların en bilinenlerinden biriyse 1971 yılında gerçekleşti. 68 kuşağının sembol isimlerinden Mahir Çayan ve 4 arkadaşı, 29 Kasım gecesi Maltepe Askeri Cezaevi’nden tünel kazarak kaçtı. 18 mahkumun Bingöl Cezaevi’nden firarı, bu listeye eklenen son olay oldu. Yılmaz Güney 1974 yılında Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta yarı açık cezaevinden yurtdışına firar etti. .Yılmaz Güney'in hapisten kaçış serüveni çok ilginçtir; hapise girmeden önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde bir günlük bayram izininde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikayesini anlatan Sanatçı, filmi kendisi oynamış oldu. Bir günlük izin ile hapisten çıkarak Fransa'ya kaçtı ve yaşamının geri kalanını orada geçirdi.[5]