Türkiye'nin bütçesi ABD'den daha iyi
Abone olTürkiye ekonomisi son yıllarda büyük bir sıçrayış yaptı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bütçe üzerinden kıyas yaptı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin bütçesinin, ABD
bütçesi ile karşılaştırıldığında daha iyi göründüğünü belirterek,
"Türkiye'nin diğer ülkelere yaptığı yardımlar, artık eğitim
ve sağlık hizmetlerine yoğunlaşmaktadır" dedi.
Babacan, dün Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonunun yeni ofisinin
açılışında yaptığı konuşmada, Komisyonun eski ofisine yaklaşık 20
yıl önce burs başvurusunda bulunmak için geldiğini söyledi.
Ofise adımını atarken, "Acaba gerçekten hepimizi ABD'ye gönderecek
paraları var mı?" diye düşündüğünü dile getiren Babacan, kendi
bursunun ödendiğini ifade etti.
ABD ve Türkiye'nin, her şeyden önce iki ortak, müttefik ve dost
ülkeler olduğuna dikkati çeken Babacan, aynı zamanda aynı değerleri
ve bu değerlerin tüm dünyaya yayılması ilkesini paylaştığını
bildirdi.
Babacan, Türkiye ve ABD'nin, birçok uluslararası konuda da
işbirliği yaptığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Her ne kadar coğrafi olarak birbirinden oldukça uzak olsa da
ülkelerimiz, ilgi gösterdiğimiz küresel konular açısından birbirine
son derece yakındır. Ülkelerimiz arasındaki yakın işbirliğinden çok
mutluyuz. Başkan Obama da aramızdaki işbirliğini diğer ülkelere
örnek teşkil eden bir ortaklık olarak tanımlamıştı. Dışişleri
Bakanı olarak görev yaptığım sırada tanıştığım Hillary Clinton,
Türkiye ile ABD arasında birçok benzerlik olduğunu söylemişti.
Bunlardan biri küresel sorumluluk duygusudur. Bu duygu,
ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştırmaktadır. Türkiye ve ABD
arasında savunma, güvenlik gibi birçok alanda güçlü geleneksel
ilişkiler bulunmaktadır. Son zamanlarda ticari ve ekonomik
ilişkilerimizi de geliştirmek için büyük çaba harcamaktayız. Bunun
için de yeni bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz."
-"Türkiye'nin dış programları son derece hızlı gelişiyor"-
İki ülke arasındaki ilişkilerde en uzun süreli etkiye sahip olan
alanın kültür ve eğitim olduğunu belirten Babacan, Fulbright
Komisyonu'nun bu nedenle uzun bir süredir etkisini gösterdiğini
söyledi.
Programın daha da genişlemesinden son derece mutlu olduğunu dile
getiren Babacan, şöyle devam etti:
"MBA için Fulbright'a başvurduğum yıl, sadece 12 kişi kabul
edilmişti. Bu yıl bu rakamın 60'a yükseldiğini öğrenmekten son
derece mutluyum. Bu 5 kat bir artışa işaret etmektedir. ABD
hükümetinin programa sponsor olması ve Türkiye'nin programa yaptığı
katkılardan gurur duyuyoruz. Türkiye'nin dış programları da son
derece hızlı gelişiyor. Geçen yıl Türkiye'nin, diğer ülkelere
yaptığı resmi kalkınma yardımı 2,5 milyar dolara ulaşmıştır.
Türkiye'nin bütçesi, ABD bütçesi ile karşılaştırıldığında daha iyi
görünüyor. Türkiye'nin diğer ülkelere yaptığı yardımlar, artık
eğitim ve sağlık hizmetlerine yoğunlaşmaktadır. Fulbright programı,
Türkiye'de 1949'da başladı. İlk grup öğrenci ise 1951 yılında
eğitim için ABD'ye gitti. Fulbright programı çerçevesinde Türkiye
birçok Amerikalıya ev sahipliği yaptı. Büyükelçi Ricciardone de
Fulbright programı için İtalya'ya gitmişti. Bu deneyimin
uluslararası ilişkilerin özünü oluşturan ikili ilişkilere çok büyük
bir katkı yaptığına inanıyorum."
Kendi deneyimlerine de değinen Babacan, programı son derece
zenginleştirici bulduğunu söyledi.
Kendisinin, hem Milli Eğitim Bakanlığının hem de Fulbright'ın
burslarına başvurduğunu, Bakanlığın başvurusunu kabul ettiğini
ancak döndükten sonra 4 yıl Bakanlıkta çalışma şartı koyduğunu
hatırlatan Babacan, Fulbright'ın ise herhangi bir koşul ileri
sürmediğini ifade etti.
Ali Babacan, Fulbright'ın bursunu kabul etmesinde etkili olan çok
sayıdaki nedenden en önemlisinin bu olduğunu vurgulayarak, şöyle
devam etti:
"Programın başında verilen oryantasyon eğitimi, ülkeye alışmamızda
son derece yararlı oldu. Program boyunca Ankara'daki Fulbright
Komisyonu, bizi desteklemeye devam etti. Program sırasında
Fulbright'ın tüm dünyaya yayılmış bir ağı olduğunu keşfettim.
Dünyanın çeşitli ülkelerine yaptığım gezilerde de Fulbright bursu
almış insanlarla karşılaştım. Bu ağın, dünyaya büyük değer
kattığına inanıyorum. Hem Bilkent hem de ODTÜ'ye yakın yeni ofisin,
son derece yapıcı çalışmalarda bulunacağına inanıyorum."
-"Fulbright programı hayatımı değiştirdi"-
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de Babacan'a
hitaben, "Siz İngilizce konuştuğunuz için ben Türkçe konuşayım"
diyerek, kısa süre Türkçe konuştu.
Yaklaşık 40 yıl önce kendisinin de Fulbright değişim programına
katıldığını hatırlatan Ricciardone, bu programın hayatını
değiştirdiğini söyledi.
Fulbright sayesinde diplomat olmaya karar verdiğini dile getiren
Ricciardone, şunları kaydetti:
"Fulbright değişim programları yıllardır birçok başarı hikayesi ile
dolu. Sayın Başbakan Yardımcısı Babacan da sanırım bunun en iyi
örneklerinden biridir. İnanıyorum ki bu programlar dünya genelinde
muhteşem kültürleri ve insanları tanımak için en iyi yollardan
biridir. Söylediğiniz gibi yaşadığımız bütçe sıkıntılarımıza rağmen
yeni ofis için verilen yaklaşık 1 milyon dolar, ABD'nin Fulbright'a
verdiği önemin en açık kanıtıdır."
Ricciardone, Fulbright programına, Türk hükümetinin de çok büyük
katkıda bulunduğunu belirterek, TÜBİTAK'la ortaklaşa yaptıkları
heyecan verici programının, Türkiye ABD ilişkilerine bir sonraki
kuşakta tamamen farklı bir çehre kazandıracağını ifade etti.
"Programa katkıda bulunmaya devam edeceğiz"
ABD Eğitim ve Kültür İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı
Adam Ereli ise Türkiye'ye, Washington'un sadece Fulbrihgt
programına değil aynı zamanda Türkiye ABD ortaklığına verdiği
desteği göstermek için geldiğini bildirdi.
Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin bu kadar sağlam olmasına,
Fulbright gibi programların katkıda bulunduğu tarihi ortaklığın
neden olduğuna inandığını dile getiren Ereli, programa katkıda
bulunmaya devam edeceklerini söyledi.