Türkiye'nin altı böyle oyuluyor!
Abone olPeki Noreçli kadın TV muhabiri Türkiye'de ne arıyordu, kimden destek istedi kimlerle görüştü?
İşte Emin Pazarcı'nın "Sen yeter ki parayı bas" yazısı ve işte
Türkiye'nin başına örülen çorabın hikayesi: "Norveçli kadın
televizyon muhabiri, günlüğü 200 Euro'dan anlaştı. Türkiye'ye
gelip, işsiz bir Türk gazeteciye teslim oldu. Heyecanla, "hadi
gidelim" dedi: - Burada bazı barların kapısına "Kürt giremez"
yazısı asılmış. Gidip o görüntüleri çekelim. Bizimki şaşırdı! "Bunu
da nereden çıkardınız?" dedi. Dili döndüğünce, Türkiye'nin hiç bir
yerinde böyle bir yazının bulunamayacağını anlatmaya çalıştı.
Anlattı, ama anlayan kim? Türk gazeteci, sonunda direnmekten
vazgeçti. Bizimki önde, Norveçli kadın arkada, sokakları
arşınlamaya başladılar. Tam 3 saat Ankara'da "Kürt giremez" yazısı
aradılar. Sakarya Caddesi'ndeki barları tek tek gezdiler. Sonuç,
Norveçli televizyon muhabiri için hüsrandı. O yine de "dediğim
dedik, çaldığım düdük" diyordu. Kendisinin aldatıldığını
düşünüyordu. "Kürt giremez" yazısını bulamayan mihmandarına sert
tepki gösterdi: - Sen militarist bir milliyetçisin! Çekip gitti.
Türk gazeteciyi bir daha da aramadı. Muhtemelen, kendisine istediği
görüntüleri sağlayacak bir başka gazeteci buldu! * * * Danimarkalı
bir başka gazeteci, "Türkiye'deki ayrılıkçılarla" röportaj yapmak
istedi. Üstelik, Türk gazetecilere iyi de para teklif etti.
Bizimkiler, "zor" dediler. Türkiye'de artık eskisi gibi "ayrılıkçı
terörist" kalmadığını anlattılar... Danimarkalı, "mutlaka bulalım"
diye direndi. Bizimkiler de "Günah bizden gitti" dediler.
Diyarbakır'daki bir arkadaşlarını aradılar. "Sen ayrılıkçı terörist
ol, şuna bir röportaj ver, parayı paylaşayım" teklifini yaptılar.
Görüşme birkaç gün önce gerçekleşti. Diyarbakırlı "sahte ayrılıkçı"
uzun uzun anlattı: - Geçmişte dağlarda çok mücadele verdik. Ama,
artık biz bu işten vazgeçtik. Türkiye, AB yolunda hızla ilerliyor.
Bizim sıkıntılarımız da giderek azalıyor... Danimarkalının hiç
hoşuna gitmedi. Buna rağmen, anlaşma gereği bizimkilere parayı
kaptırdı. Danimarkalı gazeteci hala bölgeyi geziyor. Yapılan
anlaşma gereği, mihmandarı Türk gazeteciye "ayrılıkçı röportajı
hariç" her gün için 150 Euro ödüyor. * * * Kuzey Avrupalı
gazetecilerin tamamı aynı tornadan çıkmış gibi. Türkiye'ye
şartlanıp geliyorlar. Ya "ezilen" Kürtleri arıyorlar, ya da onlara
"eziyet eden" Türkleri! Bizde ise iki tip gazeteci var: Birinci
gruptakiler, Türkiye'ye verecekleri zararı asgariye indirip,
bunları ülkelerine postalıyorlar. Tabii, paralarını da kapıyorlar.
İkinci gruptakiler ise, bedeli mukabilinde her türlü numaraya
hazır! Geçen sene Belçikalı bir gazeteci topluluğu Türkiye'ye
geldi. Oradaki İslamcı gruplarla, buradaki islamcı grupları
karşılaştıran bir televizyon programı yapacaklardı. Hemen sakallı
bir taksi söförü bulundu. "Hizbullahçı" kimliği ile kameraların
karşısına oturdu. Türkiye'ye verip veriştirdi: - Allah'ın izniyle
bu kafir yönetimi devireceğiz. Yerine şeriata dayalı yeni bir idare
getireceğiz. Siz de bir sonraki gelişinizde, İslam ülkesine ayak
basacaksınız... Aracılar, paraları cebe indirdi... Görüşme, Belçika
televizyonlarında yayınlandı. * * * Şu günlerde Doğu ve
Güneydoğu'da her türlü mizansen mevcut. Yeter ki yabancı gazeteci
istediğini söylesin, siparişi versin. Yeter ki, kesenin ağzını açıp
bedelini ödesin. Elimizde mebzul miktarda "radikal İslamcı" ve de
"çember sakallı" terörist var. Bedeli mukabilinde istediğiniz kadar
PKK ya da yeni adıyla KADEK'li militanımız mevcut. Bastır parayı,
istediğini söylesinler, dilediğin pozu versinler. Sen yeter ki
paradan haber ver! Bizde "Sahte terörist sektörü" öylesine gelişti
ki... Ortaya çıkan rekabet, fiyat kırımlarına bile yol açmaya
başladı. Günlük mihmandarlık ücretleri, 200'den 125-150 Euro'ya
kadar düştü. "Sahte teröristlerle" yapılan röportaj bedelleri de
alabildiğine aşağılara indi. * * * Biz, ekmeğini taştan çıkaran bir
milletiz! Fırsatını yakaladık mı, hiç affetmeyiz! Baksanıza, "üstün
zekamızla" yeni bir sektör oluşturduk. Bedeli mukabilinde, ülkemize
kazık atmayı bile meslek haline getirdik. Adamlardan parayı alıyor,
istediklerini yapıyoruz. Ey kirli para sen nelere kadirsin!"