Türkiye'nin AB üyeliğine tepkiler
Abone olAlman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi meclis başkanı Glos, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı görüşlerini yineledi.
Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) federal meclis
grubu başkanı Michael Glos,Straubinger Tagblatt adlı yerel gazeteye
yazdığı makalede, AB'nin sınırsız genişlemesinin ve Türkiye'nin üye
olarak alınmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, ''Komşu
ülkeleri kalkındırma rolü üstlenmesi durumunda AB, çok hızlı
şekilde kapasitesinin sınırlarına dayanacaktır. Fas'tan, Lübnan
üzerinden Gürcistan ya da Belarus'a kadar uzanan bir AB, kendi
kuyusunu kazmış olacaktır. Türkiye'nin AB üyeliği de bu bağlamda
tartışılmalıdır'' şeklinde görüş belirtti. Türkiye'nin tam
üyeliğine karşı birçok ekonomik neden bulunduğunu savunan Glos,
''Türkiye, 10 ya da 15 yıla kadar 80 milyon nüfusuyla AB'nin en
kalabalık ülkesi olacaktır. AB'nin de her yıl 20 ila 25 milyar euro
para vermesi gerekecektir'' diye yazdı. Türkiye'den Almanya'ya da
büyük göç olacağını ileri süren Glos, Başbakan Gerhard Schröder'in,
bu yöndeki endişeleri Türk kökenli Alman vatandaşlarının oylarını
alabilmek için görmezlikten geldiğini, partinin çıkarlarını Almanya
ve Avrupa'nın çıkarlarından önde tutan politikacıların çok
sorumsuzca davrandıklarını ifade etti. ''Avrupa'nın birleşmesi
projesinin'' Avrupa vatandaşlarının ortak kimliğinden
kaynaklandığını, bu kimliğin ortak tarih, siyasi kültür ve ortak
bir coğrafi bölgeden oluştuğunu belirten Glos, Türkiye'nin AB
üyeliğinin bu nedenlerden dolayı da mümkün olmadığını savundu.
Glos, ''Türkiye'deki laikliğin başarılı olup olmadığı da hala
tartışılmaktadır. Schröder'in en çok sevdiği tarihçi olan Heinrich
August Winkler, 'Türkiye'yi kapsayan bir AB, Avrupa'nın ortak (biz)
duygusuna hitap edemez. Bunun için Türkiye ile Avrupa'nın
kültürleri çok farklı. Bunlar Hıristiyanlık ile İslamiyet
arasındaki farklardan kaynaklanıyor' demiştir'' şeklinde ifadeye
yer verdi. Avrupa'nın birleşmesi konusunda AB vatandaşları için de
bir sınırın olduğunu savunan Glos, Almanya'nın Türkiye ile çok
yakın, dostane ve karşılıklı güvene dayalı bir ilişkisi olduğunu,
Türkiye'nin jeostratejik öneminin bilincinde olduklarını, soğuk
savaş döneminden sonra bunun öneminin daha da arttığını, bu nedenle
Türkiye ile ''imtiyazlı ortaklıktan'' yana olduklarını tekrarladı.
Türkiye ile çok daha yakın ekonomik ilişkiler kurulabileceğini ve
ortak güvenlik konularında neler yapılabileceğinin
araştırılabileceğini kaydeden Glos, ''Ancak Türkiye'nin AB'ye tam
üyeliğini isteyenler, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde,
Avrupa'nın ortak pazardan gerçek bir siyasi birlik haline gelmesi
projesini engellemiş oluyorlar'' şeklinde görüş belirtti. Birlik
partilerinin (CDU/CSU) federal meclis grubu Avrupa politikası
sözcüsü Peter Hintze de yaptığı yazılı açıklamada, 1 Ocak 2004
tarihinde AB dönem başkanlığını üstlenecek İrlanda'nın, Türkiye'nin
üyeliğinin AB'yi zor durumda bırakıp bırakmayacağı konusunda karar
alması gerektiğini belirtti. AB ülkeleri arasında geçmişte yaşanan
görüş ayrılıklarına dikkat çeken Hintze, İrlanda Başbakanı Bertie
Ahern'in ortak ''Avrupa duygusunu'' yeniden yaratması gerektiğini,
bunun için de Türkiye'nin üyeliğinin desteklenip desteklenmemesi
konusunda ciddi şekilde düşünmesi gerektiğini savundu.