Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Bugüne kadar Türkiye’nin gündemine bir çok yeni kavram soktum ama…
Bunların hiç biri, Osman Müftüoğlu ile birlikte Bodrum”da yaptığımız bir sohbet mülakatta ortaya attığımız “Yeni orta yaş” kavramı kadar günlük hayatta etkili bir karşılık bulmadı.
Evet, “Yeni orta yaş” artık bir realite ve bir zamanlar 60
yaşında “Emekli ve yaşlı” statüsüne sokulan insanlar tarihte hiç
olmadık kadar “Hayır biz buradayız ve dimdik hayattayız” diyor.
“SSS” kavramı bir çok kadın ve erkeğin motoru oldu.
Yani “Sixty Sexy Something” (Atmışlık seksi bir
şey)
New York Times gibi bir zamanların ahlaki meselelerde tutucu
sayılan gazetesi bile artık “İlişki” sayfalarının küçümsenmeyecek
bir bölümünü 60 hatta 70 yaş üstü sekse ayırıyor.
Bu gelişme ile birlikte, eski bir kavram da yeni bir anlam
kazandı.
“Ageless”, yani “Yaşssızlık” kavramı…
Hayat uzadı ve artık bir insanın aktiv hayatı da uzadı.
Ama sadece yıl olarak uzamadı. Hayatın eskiden orta yaşlarına ait
sayılan davranış ve tarzları da yine eskiden yaşlı sayılan
insanlarda da devam etmeye başladı.
Fiziki görünümünde, hayatı yaşama ve giyinme tarzında, düşünme
biçiminde yaş kavramından bağımsız durabilen insanlara deniyor
bu…
İşte bu nedenle H&M gibi çok genç bir nüfus için
tasarlanmış yeni markalar bile artık 50”Li yaşlara da yayıyor
müşteri profilini…
Dolce&Gabanna gibi markalar artık 60 yaşındaki yaşssızlara açtı
tasarımlarını…
Büyük markalar “Seçilmiş yaşsızları “ marka yüzü yapıyor artık.
Yaşssız rol modelleri yükseliyor.
Geçen gün şöyle bir düşündüm.
Acaba Türkiye”de “Yeni Ortayaşın” “Top 10 yaşsız” tipi
kimlerdir?
Türkiye”de 60 yaş üstü 8 milyona yakın insan yaşıyor.
Hiç kuşkusuz bunlar içinde Yeni Ortayaşın “Yaşssız” kategorisine
giren çok insan vardır.
Ama ben bunlar arasında sadece tanıdığım ünlülerden bir “Top 10”
listesi yaptım.
Ama sadece 70 yaş üstü insanlar arasından bir seçim yaptım.
Çünkü gözümde 60 yaş hala genç bir insan gibi duruyor.
Bakınca göreceksiniz ki; “Yaşssızlık” ille de Ajda Pekkan gibi
“fit” ve “Aktiv” olmakla ilgili bir şey değil.
Giyim, tarz, hayatın renkli alanlarında tutkulu yaşamak, üretmeye
devam etmek, hala farklı olabilme cüretine sahip olmak ve başka
şeylerle de ilgili bir şey.
İşte bu Pazar yemek masalarında, gün boyu almak sohbetlerde sizin
de eklemeler yapabileceğiniz bir Top 10 listesi
Nazar değdi, kürek kemiğini kırdı. Ama sakın onu estetik operasyonlarla genç tutmaya çalıştığı yüzü ve bedeni ile bir numaraya koyduğumu sanmayın.
Hayır onu asıl hayata asılması, sahnede kalışı, kendini
yenilemesi, bu ülkenin nesilden nesile geçen şarkılarını hala
söylemeye devam etmesi nedeniyle koyuyorum.
Tabii yanına bir de nazar boncuğu asarak.
O hepimizin “Yaşssız Ajda’sı..”
Benim de, torunum Zeynep’in de…
“Yuh artık 90’lık adama da yaşssız denebilir mi”
diyebilirsiniz.
Demeyin.
Gri ve karanlık; farklı olmanın adaba aykırı sayıldığı
bir ülkede, o yaşta hala kırmızı pantalon, renkli gömlek, onlardan
da rengarenk ceketler giyme cüretine sahip bir insandan söz
ediyoruz…
Hergün yüzüyor.
Hergün gördüğü güzel bir şey için birilerine övgü mektubu yazacak kadar pozitiv ve iyimser…
Her gece olmasa da çok gece onu bir davette görüyoruz. Seyahat
ediyor, hala yelken yapıyor. Hala işiyle ilgili…
Üstelik hala rengarenk fularlar ve yakasına çiçekler
takabiliyor.
Evet banko harika bir yaşssız o..
Bir kere yaşadığı muhitlerden biri itibariyle yaşssız kategorisine
giriyor. Türkiye’de Rock müziğin kalbinin attığı Kadıköy”de
yaşıyor.
Bazı akşamları ve günleri ise Upper Cihangir”de geçiyor.
Mozart oyununda, herkes Mozart’ı seyretmeye giderken onlara
Salieri’yi alkışlatan harika oyuncu.
Aşk-i Memnu’nun unutulmaz “Aldatılan amcasından”, Salieri’nin
rehabilitasyonuna geniş bir yelpazede geçiyor hayatı.
Çok güzel şiir okuyor…Tek eksiği, müzik zevkinin 70’lerde
kalması.
Eh o kadarı Kadı oğlunda da olur.
O bir yaşssız.. Üstelik öyle fit olma falan iddiasında da değil.
Yeni ortayaş olmak için estetiğe de hiç ihtiyacı yok.
64 yaşında Aşk-ı Memnu’nun Firdevs’i, 67 yaşında “Muhteşem Yüzyılın” Ayşe Hafsa Sultan”ıydı. İkisinde de her bölümde onu görünce “Maşallah hala dipdiri” dedik.
Sadece görünümü mü dipdiri… Hayır.
Fettanlığı, dominant halleri, her sahnede sanki bizle flört
ediyormuş gibi bakışları, tabi bir de normal hayatındaki giyimi,
duruşu, tarzı…
O da Nazar boncukluk ve dört dörtlük bir Yeni ortayaş yaşssızı…
Hergün bandana takmaz, ama Hergün bandana takmış bir Mick Jagger
gibi hayat sahnesinin bir ucundan ötekine koşturur.
Sabah mutlaka balık için atılan ağları toplamaya giden bir
zodyaktadır. Tabi bir akşam önce o ağları atan da odur. Arada geçen
zaman mı…Her Sabah Yasin okuyarak başlayan gün, bitmeyen iş
telefonu, dost muhabbetti, her Mudo mağazasının yetkilisi ile
hergün durum muhasebesi ile devam eder. Akşam mı..Onu “Gizli
Kalsın”da” görebilirsiniz. Gizli Kalsın’a gider ama nedense bir
türlü gizli kalamaz. Çünkü içi dışı birdir. Bir limandan ötekine
seyir..Miami’de Art Basel mi var..Mudo oradadır. Türkiye”ye safari
ceketi o getirmiştir, Beatles”ın Sergent Pepper’m albümünü de o
satmıştır, 30’lu yaşlarında Hıncal Uluç’u da o manken
yapmıştır.
Kesin bir hiperaktif…Ama sakın öyle fit falan sanmayın. Kiloludur.
Hem de rejim yaparken bile tartılmaya korkan bir kilolu. Ama ne ki,
Yaşssızlık ille de fit olmak değildir.
Bodrum”da yaşayanlar onu sık sık rengarenk gömlekleri, özenli
dağınıklık teorisinin pratik hali saçları, muhtemelen sarı
pantolonu ve tabii zorunlu ve mütemmim cüzü aksesuarı Ray Ban
gözlüğü ile görebilir.
Tabi altında Roma Tatili filminde Gregory Peck’in bindiği vintage
Vespa”sı ile.
Arkasında Audrey Hepburn yoktur ama Turgut Reis’de onu
bekleyen bir Canan’ı vardır ki…
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en aristokrat genel yayın müdürüydü…
Şimdiyse en modern yazarlarından biri..Ekranın konuşan kafaları
altılı masadan, Suriye operasyonuna koşarken o Katar’daki Dünya
Kupası”nda kullanılan çipli toplardan sosyal teori çıkaracak kadar
dünyalı bir yaşssızdır.
“Aristokrat olunmaz, doğulur” kilişesini tersine çeviren lonca
büyüğümüzdür.
Yaşça değil, meslek kıdemi itibariyle tabii..
Evet, pilot değilseniz, hayatınızın kaçta kaçı helikopterde
geçer? Hele hele tevellüt 46 ise..
“Vestel” gibi bir dünya devini alıp Samsung’lar ligine
taşımışsanız…
Manisa’da siz deyin 500 bin, ben diyeyim 700 bin metrekare
fabrikanız…
Başka yerlerde başka fabrikalarınız…
Enerji yatırımlarınız varsa…
Bir de Denizli’de hep sizi beklemeyen bir anneciğiniz…
Bir de Ege’in ortasında bir adanız..
Hayat helikopterde geçer..
Elektronik öyle bir sektördür ki, her gün genç kalmanız,
hergün yaşssızlığı haketmeyiz gerekir.
İşte o nedenle gün, her sabah yüzme havuzunda başlar..
Yürürsünüz.
Yürürken düşünürsünüz, düşünürken yaşssızlaşırsınız…
Sadece Türkiye’nin değil, Balkanlar ve Orta Doğu’nun, hatta bütün Avrupa”nın en tanınmış adli tıp uzmanlarından… Bana sorarsanız bir numara Patricia Cornwell romanlarının kahramanı Kay Scarpetta ise.. İkiö numara da gerçek bir Sevil Atasoy’dur.
Tesadüf mü her ikisi de kadın…
Hiç tesadüf değil…Hayatı seri katiller, çözülmez denilen
cinayetler, suç mahalleri, DNA’lar, insan kemikleri arasında
geçti.
Hep ölümle, ölülerle uğraştı..
Ama o hergün bize Freud”un teorisini ispatladı..Ölüm ve hayat
birbirinin kardeşidir..
Thanatos ve Eros…Ölüme davet ve hayata teşvik…
Türk kamuoyu onu ilk defa 60’lı yaşlarının başında Ayşe Arman’a
verdiği o unutulmaz mülakat ve yüksek topuklu “stilettosu” ile
tanıdı…
Bugün 73 yaşında bir yaşssız…
Hergün ders veriyor, Kitaplar yazıyor…
Hergün ölümle hayat arasında jogging yapıyor…
Ben 1982 yılında onu tanıdığımda henüz 45 yaşındaydı, ve yaşlı
duruyordu.
30 yıl boyunca Hürriyet’te aynı katta, yan yana odalarda
çalıştık.
Yine, hergün yaşlı duruyordu.
Bugün yine yaşlı duruyor…
En övündüğü şeylerden biri hayatı boyunca hiç spor yapmamış
olmak.
Yazın bile üzerindeki el örmesi gibi duran ‘V’ yaka kazağını
çıkarmaz…
Her akşamüzeri yediği simidi de peyniri de Karaköy’deki bir fırın
ve şarküteriden gelir.
Her akşam bir kadeh viskisi vardır.
O, “Kırk yıl boyunca hep aynı yaşta yaşlı gibi kalmanın aslında bir
tür yaşssızlık olduğunu “ispat eden insan türüdür.
Hala her gün Wagner ve Tannhauser’ini dinler. Türkiye’de kimsenin
adını duymadığı dergileri, kitapları okur…
Okumasa bile okumuş gibi yapar…
Onlara bir zamanlar “Kültür meahşerinin 4 atlısı”
derlerdi.
Daha genç olanları öldü…İçlerinde hep en yaşlı duranı o ise hala
yaşşsızlığı yaşıyor.
Özdemir İnce’nin dediği gibi…
“Doğan Hızlan bir yerde ise orası meşrudur..”
Hangisi bilemem.. Ama Zülfü Livaneli için dersen bunların hepsi
var…Üstelik hiç de kolay olmayan bir hayatın peşinden…
Muhalif doğup, daha da az olsa yine muhalif devam eden bir hayat.
İktidar ve güç adrenalin, adrenalin yaşssızlık verir teorisini
geçersiz kılan bir çok siyasetçi tanıyoruz.
Ama sürgünlerle, hapislerla geçen bir muhalifliğin de yaşssız
kılabileceğini onun sayesinde öğrendik..
Ama gerisinde müzik var…Okumak var.. Yazmak var..Romanlar, şarkı
sözleri, hikayeler, makaleler var.
Ve tabi hepsinde, bir de başarı hikayesi var.
Rot Stewart”ın şarkısındaki gibi: “Some guys have all the
luck..”
Bazıları her bakımdan şanslıdır…
Zülfü Livaneli bu tanıma uyar…
Bir de başı hep bir şeylere sevdalıdır..
Bu da onu yaşssız kılar.