Türkiye'den İslam ülkelerine çağrı!
Abone olDiyanet İşleri Başkanlığı dini günlerin belirlenmesinde İslam ülkeleri arasında birlik sağlanmasını için bir toplantı düzenleme kararı aldı
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ekrem Keleş, dini
günlerin belirlenmesinde İslam ülkeleri arasında birlik
sağlanmasına yönelik din alimleri ve astronomların bir araya
geleceği uluslararası bir toplantı düzenlemek için karar
aldıklarını bildirdi.
Hicri takvimin ve dini günlerin belirlenmesinde Türkiye'de yapılan çalışmalar hakkında sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Keleş, söz konusu günlerin kameri aylara göre belirlendiğini söyledi.
Hicri takvimde kullanılan kameri ayların hesaplanmasında ayın dünya etrafındaki dönüşünün esas alındığını ifade eden Keleş, ''Her dönüş bir kameri ayı oluşturuyor. Ay dünyanın etrafını astronomik olarak 29,5 günde dolaşıyor'' dedi.
Kameri ayların başlangıcının Peygamberimiz Hazret-i Muhammed tarafından halkın anlayacağı bir yöntemle tespit edildiğini anlatan Keleş, ''Hilalin ilk defa güneş battıktan sonra batı ufkunda görülmeye başlamasıyla kameri ay başlıyor'' diye konuştu. Hanefi mezhebine göre hilalin dünyanın neresinde görülürse görülsün bir gün sonrasının kameri ayın başlangıcı kabul edildiğini, Şafi mezhebi gibi bazı mezheplerde ise ayın bulunulan coğrafyada görülmesinin esas alındığını hatırlatan Keleş, şunları kaydetti:
''Hilalin görülmesi yöntemi öteden beri İslam dünyasında
'acaba bir yerde görüldüğü zaman hilal herkesi bağlar mı yoksa
herkesin kendi bulunduğu bölgede görmesi mi esas alınmalı' şeklinde
bir tartışma vardır. Buna 'ihtilaf-ı metali' deniliyor. Eskiden
herkes hilali kendi bölgesinde görerek hareket ediyordu ancak
günümüzde yapılan astronomik hesaplarla hilalin nerede, hangi
saatte, hangi dakikada görüleceği biliniyor. Bugün 'Amerika'da
görülen hilal Asya'yı, Afrika'yı veya dünyanın her tarafını bağlar
mı yoksa sadece Amerika'yı mı ilgilendirir veya Afrika'da görüldüğü
zaman Asya'yı, Japonya'yı bağlar mı?' tartışmaları sürüyor. Bu
hususta İslam alimleri arasında tartışmalar devam
ediyor.''
İKİLİ TAKVİM UYGULANSIN
Yıllar önce kimi ülkelerdeki dini günler arasında 3-4 güne varan farklılıklar yaşandığını ve bu konunun 1970'li yıllarda yoğun bir şekilde tartışıldığını anlatan Keleş, sözlerine şöyle devam etti:
''Diyanet İşleri Başkanlığı 1978 yılında İstanbul'da Ruyet-i Hilal (Hilalin Görünmesi) konusunu tartışmak üzere 22 İslam ülkesinden katılımla konferans düzenlemiş ve din alimleri ile astronomların katılımıyla bir takım kriterler belirlemiştir. Bu kriterlere göre hilalin görülebilmesi için astronomik olarak güneş battıktan sonra batı ufkunda görülmesi, güneş ile ayın arasında en az 8 derecelik açısal mesafe bulunması ve bu mesafenin en az 5 derecesinin ufuk üzerinde olması gerekiyor. Bunlar görülebilirlik kriterleri. Sadece astronomik hesaplamalar değil, hilalin görülebilirlik esası üzerine hesap yapılması ve bu çerçevede kameri ayın belirlenmesi gerekiyor. Bu ilkeleri Diyanet İşleri Başkanlığı 1978 yılından bugüne uyguluyor.''
Bu konferansta alınan kararla Mekke'de bir rasathane kurulması yönünde karar alındığını ifade eden Keleş, ''Çünkü Mekke-i Mükerreme İslam'ın doğduğu yer ve İslam dünyasının merkezi. Mekke'de kurulacak rasathane ile burada bilimsel hesaplamalar yapılması ve bu doğrultuda rasatlar gerçekleştirmesi kararlaştırıldı. Böylece İslam dünyasında Hicri ayların başlangıcı sağlıklı bir şekilde tespit edilsin ve birlik sağlansın denilmişti'' dedi.
Ancak aradan geçen süre içinde Suudi Arabistan'ın fıkıh kitaplarında tarif edildiği şekilde eskisi gibi ''sadece hilali görerek aya başlama ve tamamlama ilkesini'' benimsediği için bu kararın uygulanamadığını dile getiren Ekrem Keleş, şunları kaydetti:
''Bu hususla ilgili İslam dünyasında son gelinen nokta şu; ya tekli bir takvim uygulanacak ya da ikili bir takvim uygulanacak. Çünkü Amerika'dan daha batıda hilal görünmeye başlandığında Japonya'da, Avustralya'da gün doğmuş oluyor. Amerika'da görülen hilalden dolayı onlara kameri aya başlayın diyebilir miyiz? Bunun için farklı öneriler var. Örneğin Atlas Okyanusu'nu doğal bir ayrım noktası kabul edelim ve hilal okyanusun batısında görüldüğü zaman Amerika kıtası ertesi gün aya başlasın, eski kıtalar Asya, Afrika, Avrupa'da da bir gün sonra başlanılsın şeklinde öneriler ortaya atıldı. Bir kısmı da böyle bir ayrım olmasın ve hilal dünyanın neresinde görülürse görülsün 'ihtilaf-ı metali'a itibar edilmemesi kuralıyla bütün dünya Ramazan'a başlasın veya Kurban Bayramı'nın başlangıcı ilan edilsin dedi.''
BU KARARLAR FIKIH KİTAPLARINA UYGUN
Bu yıl hilalin Güney Amerika'nın batı kesimlerinde görülmeye başladığını hatırlatan Keleş, Kandilli Rasathanesi'nden de hilalin görüldüğü yerlere dair verilerin alındığını belirterek, yapılan astronomi hesaplamalarıyla da bunun teyit edildiğini vurguladı.
Bu sırada Türkiye ve Mekke'de henüz imsak vaktinin olmadığına dikkati çeken Keleş, o günün sabahının Zilhicce ayının 1'i kabul edildiğini aktararak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bu kurala göre hareket ettiğini anımsattı. Bunda dini açıdan hiç bir eksik ve mahsur olmadığını kaydeden Keleş, ertesi günün kameri ayın başlangıcı sayıldığını ve Diyanet'in de buna göre Kurban Bayramı'nı belirlediğini bildirdi.
Ancak Suudi Arabistan ve diğer Orta Doğu ülkelerinin Güney Amerika'da hilalin görülmesini dikkate almayıp, kendi coğrafyalarında hilalin görülmesini esas aldıklarını ve buna göre başlangıç tarihini belirlediklerini söyleyen Ekrem Keleş, söz konusu her iki uygulamanın da yanlış olmadığının altını çizerek, her iki kararın da fıkıh kitaplarına uygun olduğunu ifade etti.
DİYANETTEB İSLAM DÜNYASINA ÇAĞRI
İslam ülkeleri arasındaki söz konusu ihtilaf nedeniyle din alimleri ve astronomi alanında uzman bilim adamlarının katılımıyla uluslararası bir toplantı düzenlemek için karar aldıklarını açıklayan Ekrem Keleş, ''Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in talimatıyla hac sonrası uluslararası bir toplantı için çalışmalara başlayacağız'' dedi.
Bu konuda Prof. Dr. Görmez'in, Mısır Müftüsü Dr. Ali Cuma ile görüştüğünü, Bosna Hersek Reis-ul Uleması Hüseyin Kavazoviç ile diğer Balkan ülkeleri, Kafkaslar ve Türk cumhuriyetlerindeki müftülerin de Türkiye ile ortak hareket etmek istediklerini kaydeden Keleş, söz konusu toplantının 2013 yılında yapılmasını planladıklarını aktardı.
Keleş, ''Bu toplantıda hilal dünyanın herhangi bir yerinde görüldüğü zaman herkesi bağlar mı bağlamaz mı?'' konusunda alimlerin bir karar vermesi gerektiğini, aksi takdirde bu ihtilafın süreceğini belirterek, tartışmanın temelinin de bu ayrılıktan kaynaklandığını söyledi.
DİYANETTE ASTRONOMLAR ÇALIŞIYOR
Osmanlı döneminde Hicri takvimin belirlenmesinde büyük bir hassasiyet gösterildiğini anlatan Keleş, aynı hassasiyetin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da sürdürüldüğünü vurguladı.
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde astronomların da görev aldığı ''Vakit Hesaplama Birimi''nin özel çalışmalar yaptığını bildiren Keleş, bunun yanı sıra Kandilli Rasathanesi ile ortak hareket ettiklerini kaydetti.
Bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalarda güneşin ve ayın hareketlerine ilişkin hesaplamalarda en küçük bir sapmanın dahi söz konusu olmadığını anlatan Keleş, güneş, ay ve dünyanın aynı hizaya geldiği ve ''kavuşum anı'' adı verilen vakitten 1 saniye sonrasının kameri ayın başlangıcı olduğunu ve bu anın özel kameralarla tespit edildiğini aktardı. Yalnızca bunun esas alınmadığına işaret eden Keleş, temel kriter olarak çıplak gözle görülebilirliğin dikkate alındığını anlatarak, şöyle konuştu:
''Bu hususta halkımızın yapacağı şey Diyanet İşleri Başkanlığımıza güvenmektir. Bu manada son derece titiz bir çalışma yürütülmektedir. Din İşleri Yüksek Kurulu, işin dini kriterleri ve boyutunu, astronomlarımız da bilimsel boyutunu ele alıyorlar. İki yönlü olarak çalışılıyor.''
MEKKE'DE KURULAN MERKEZE UYARIZ
İstanbul'da 1978 yılında yapılan ''Ruyet-i Hilal Konferansı''nda Mekke'de bir rasathane kurulması yönünde karar alındığını ancak bugüne kadar bu yönde bir adım atılmadığını hatırlatan Keleş, ''Bu çok güzel bir gelişme. İstanbul'da alınan karar doğrultusunda Mekke-i Mükerreme'de bir rasathane kurulması ve bu rasathanenin İslam dünyasındaki diğer rasathanelerle, astronomlarla ve İslam alimleriyle irtibatlı olarak bir birliğin sağlanması hedeflenmişti. Türkiye buna her zaman hazırdır. Önemli olan burada ibadetimizi doğru bir şekilde yapabilmek ve bu noktada bir yanlış yapmamak'' dedi.
Keleş, bu konuda dünyadaki tüm İslam alimlerinin bir araya gelip ortak bir görüş üzerinde karar almaları durumunda, Türkiye'nin de bu karara katılacağını ve ihtilaf çıkarmayarak İslam dünyasında birliğin sağlanmasına katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.