Türkiye’de ilk kez 1923’te resmi olarak kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı, 22 Nisan 2009’da TBMM’de kabul edilen yasa ile ''Emek ve Dayanışma Günü'' adıyla resmi tatil ilan edildi. 1 Mayıs dünyada Türkiye de dahil toplam 136 ülkede resmi tatil olarak kutlanıyor. Peki, 1 Mayıs ne anlama geliyor ve neden kutlanıyor? Sekiz saatlik iş gününü, işçilere ait bir bayram günü olarak kullanma fikri ilk kez Avustralya’da doğdu. Avustralyalı işçiler 1856’da gösteriler yaparak, toplantı ve eğlenceler düzenleyerek, bir günlük iş bırakma kararı aldılar. Bu kutlamanın yapılacağı gün olarak da 21 Nisan tarihi saptandı. Aslında işçiler bu kararı, yalnızca 1856’da uygulamaya niyetlenmişlerdi. Ancak bu ilk kutlamanın işçi kitleleri üzerinde çok büyük etkisi oldu. Onları canlandırıp yeni bir heyecana yol açtı ve bu kutlamanın her yıl tekrarlanmasına karar verildi. Böylece düşünce hızla benimsendi ve Avustralya’dan diğer ülkelere yayılmaya başladı. Avustralyalı işçilerin bu eylemini ilk izleyen ülke ise Amerika oldu. 1886’da 1 Mayıs’ın evrensel bir iş bırakma günü olmasına karar verdiler. 1 Mayıs’ta 200 bin Amerikalı iş bıraktı ve 8 saatlik işgünü talebinde bulundu. Daha sonra uygulanan polisiye ve yasal baskılarla, işçilerin bu ölçekte bir gösteriyi tekrarlaması birkaç yıl engellendi. Ancak 1888’de bu yönde alınan bir karar doğrultusunda bir sonraki gösteri l Mayıs 1890’da yapıldı. Tüm bunlar yapılırken Avrupa’daki işçi hareketi de güçlendi ve canlandı. Bu hareketin en güçlü ifadesi, 1889’da toplanan Uluslararası İşçiler Kongresi oldu. 400 delegenin katıldığı bu kongrede, sekiz saatlik işgünü talebinin en başta yer alması gerektiği yolunda karar alındı. Bunun üzerine Fransız sendikalarının temsilcisi, Bordeaux’lu işçi Lavigne, bu talebin tüm ülkelerde evrensel bir iş bırakma ile dile getirilmesini teklif etti. Amerikan işçilerinin temsilcisi yoldaşlarının l Mayıs 1890’da grev yapılması yolunda aldığı karara dikkat çekti ve kongre bu tarihte uluslararası bir proletarya gününün kutlanmasına karar verdi. İlk 1 Mayıs’ta sekiz saatlik işgününün uygulanması talep edildi. Ama bu hedefe ulaşıldıktan sonra da, 1 Mayıs işçilerin taleplerini dile getirdiği bir gün olarak kutlanmaya devam etti. Osmanlı döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik'ti ve 1911 yılında burada tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi düzenleyerek bu günü kutladılar. 1912 yılında İstanbul`da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edildi. 1924`te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. 1925`te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi Bayramı’nı kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu. 1935 yılında 1 Mayıs`a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi. 1976 yılında uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması Taksim`de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu`nun organizasyonu altında gerçekleşti. Taksim Meydanı'nı işçiler için bu kadar anlamlı hale getiren olaylar 1977 1 Mayısında yaşandı. 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı, 36 kişinin hayatını kaybettiği yaklaşık 130 kişinin yaralandığı gün, tarihe Kanlı 1 Mayıs adıyla geçti. 1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramı`nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul`a gelen yaklaşık 500 bin kişi DİSK`in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanı`nı doldurdu. Katılımın yüksek olması sebebiyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, miting de uzamıştır. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde İntercontinental Oteli`nin (şimdiki The Marmara) de üst katlarından ateş açıldı. İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu`na itmeye başladı. Kalabalığa ateş açılıyordu polis ise göstericileri dağıtmak için diğer taraftan bastırıyordu... Bir kamyonun tıkadığı Kazancı Yokuşu`ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. İnsanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti. İşte kanlı 1 Mayıs 1977: 30 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. 470 kişi göz altına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı. Ateşi kimin açtığı tam olarak belirlenememiş, olay halen aydınlatılamamıştır. Sular idaresinin çatısından ve otel odalarından ateş açanlar bulunamamıştır. 1 Mayıs 1978'de de yüzbinlerce kişi tarafından Taksim Meydanı'nda kutlandı. 1979`da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul`da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Buna rağmen İstanbul sokaklarında yüzbinlere ulaşan rakamlarla korsan 1 Mayıs kutlandı. 1981`de Milli Güvenlik Konseyi 1 Mayıs`ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı. 1989`da trafik polisinin açtığı ateş sonucu işçi Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdi. 1996`da Taksim Meydanı'nın yasaklı olduğu gerekçesiyle Kadıköy`de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 150 bin kişi katıldı. Eylemin ilk dakikalarında polisin silahsız göstericilere açtığı ateş sonucu 3 kişi hayatını kaybedince, Kadıköy`de büyük bir kitlesel isyan gerçekleşti. Bu olaydan sonra Kadıköy 2005 yılına kadar 1 Mayıs kutlamalarına yasaklı kaldı. Ayrıca telsizinin sesini açık unutan bir sivil polisin göstericiler tarafından oldukça şiddetli bir şekilde dövülmesini Star TV`nin naklen duyurması ve bir başka yerde polislerin eğlenerek seyrettiği bir linç girişimini de naklen yayınlamasıyla hafızalara kazındı. 2006 yılında en geniş katılımın yaşandığı ilçe Kadıköy oldu. Çeşitli sendikalar ve gruplar saat 12:00 sularında Rıhtım Caddesi`ne yürüdü. Düzenlenen miting sonrası saat 16:00 sularında gruplar tamamen dağıldı. 2007 yılında 1 Mayıs'ı tekrar Taksim'de kutlayarak aynı zamanda 1977'de olan olayları anmak isteyen grupları polis silah, biber gazı, gaz bombası kullanarak durdurmaya çalıştı. 100'den fazla kişi yaralandı.Valiliğe göre 580, diğer kaynaklara göre 700'e yakın gözaltı gerçekleşti. İbrahim Sevindik adındaki bir vatandaş hayatını kaybetti. 2008 Nisan'ında, 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edildi. 2008 yılında sendikaların hükümetle 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama konusunda uzlaşamaması sonucunda sendikalar, Taksim'e yürüme kararı aldı ve bazı sol görüşlü partiler de bu yürüyüşe katılacaklarını açıkladı. Bunun üzerine, güvenlik güçleri bir gün öncesinden hazırlıklara başladı ve sabah 06:30'dan itibaren Şişli'de, Osmanbey'de, Pangaltı'da, Nişantaşı'nda, Okmeydanı'nda, Dolapdere'de ve Kurtuluş'ta olaylar çıktı. Polisin, DİSK, Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ve ÖDP binasında yönelik tutumu ve bir hastanenin acil servisi girişinde gaz bombası atarak birçok kişinin yaralanmasına neden olması çok tartışıldı.[1] Polis; bu olaylar sırasında biber gazı, gaz bombası, tazyikli ve boyalı su kullandı. DİSK binası önündeki olaylarda CHP milletvekili Mehmet Ali Özpolat, sıkılan biber gazı nedeniyle kalp spazmı geçirdi. Okmeydanı'nda Burhan Gül isimli 19 yaşında bir genç, başından plastik mermiyle vurularak yaralandı. Ayrıca Ankara'da Sıhhiye Meydanı'nda yapılan kutlamalarda da olaylar çıktı ve polis, göstericilere gaz bombalarıyla müdahale etti. Ankara'da Sakarya Meydanı'nada yapılan kutlama olaysız sona erdi. 2009 Nisan'ında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilen önergeden sonra 1981'den sonra tekrar resmi bayram olarak kabul edildi. 2009'da da işçilerin Taksim'e çıkılmasına izin verilmedi ve yine olaylar çıktı. Günün ilerleyen saatlerinde grüplar halinde Taksim'e gelen işçiler, 1 Mayıs'ı zorla da olsa yıllar sonra Taksim meydanında kutlamış oldu.