Türkiye'deki adalet çöküntüsü
Abone olYapılan incelemeler, Türkiye'de adalet sisteminin çöküntüde olduğunu ortaya koydu. Özellikle yerel mahkemelerin aldığı yanlış kararlar, filmlere konu olacak türden...
Adalet istatistikleri, yerel mahkemelerce verilen
kararların yarıya yakınının yanlış olduğunu ortaya
çıkardı.
Temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay, bir yıl içinde 112 bini aşkın kararı yasalara aykırı bularak bozdu. Ceza davalarında ‘bozma kararları’nın yüzde 43’ü bulması, yerel mahkeme safhasında filmlere konu olacak türden olayların yaşanmasına yol açıyor. Binlerce dava temyiz aşamasına geldiğinde Yargıtay ‘pardon’ diyor.
Sorun burada da bitmiyor. Yerel mahkeme kararlarının temyiz incelemesini yapan Yargıtay ceza daireleri de yanlış kararların altına imza atıyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2003’te kendi dairelerinden gelen davaların yüzde 57’sini bozmuş. Verileri, ‘son derece düşündürücü bir tablo’ sözleriyle yorumlayan hukukçular, bunun sebepleri ve sonuçları üzerinde ciddi araştırmalar yapılmasını istiyor. Mahkemelerin yanlış karar vermesinin sebepleri arasında iş yoğunluğu ve hukuk eğitimindeki yetersizlik sayılırken, yargıya bir de uyarı geliyor: Toplumda adalete güven zedeleniyor.
Avrupa ülkelerinde hatalı kararların yüzde 10’u geçmediğinin altını çizen Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk, Türkiye’de iki davadan birinde yanlaş karar çıkmasını eğitim eksikliğine bağlıyor. Adli Sicil ve İstatistik eski Genel Müdürü Dr. Mustafa Tören Yücel de, adalet sisteminin karmaşık yapısından kaynaklanan nedenlere dikkat çekiyor. Yücel, “Kaç kişinin haksız yere mahkum olduğunun, kaç davanın adil yargılama yapılmadığı gerekçesiyle bozulduğunun, bunların nelerden kaynaklandığının bilinmesi ve buna göre tedbir alınması lazım.” diyor.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, 2003 yılına ilişkin istatistikleri tamamladı. Veriler, yargı sisteminin içinde bulunduğu durumu çarpıcı rakamlarla gözler önüne serdi. Yargıtay hukuk ve ceza daireleri tarafından bir yılda incelenen 390 bin davanın 112 bininde ilk mahkemenin kararı bozulmuş. Bu oran ceza davaların- da daha yüksek. Mahkumiyet ve beraat kararlarına ilişkin temyiz baş-vurularını inceleyen Yargıtay’ın 11 ceza dairesi, bir yıl içinde 117 bin davanın yüzde 43’ünde yani 50 bini aşkın dosyada bozma kararı vermiş.
Ceza davalarına ilişkin Yargıtay tarafından onanan dosya sayısı ise yüzde 41. Davaların bir kısmı da temyiz süresinin geçmesi ve görevsizlik gibi nedenlerle geri çevrilmiş.
Boşanma, alacak, tazminat, tahliye gibi davalar Yargıtay’ın 21 ayrı hukuk dairesi tarafından inceleniyor. Hukuk daireleri, 2003 yılında baktıkları 272 bin davadan yüzde 23’ünde yani yaklaşık 62 bin davada yerel mahkemelerin kararlarını yanlış bularak geri göndermiş. Hukuk davalarında yerel mahkeme kararlarının yüzde 46’sı ise onanmış.
İstatistiki veriler sadece yerel mahkemelerin değil temyiz mercii olan Yargıtay dairelerinin de yanlış kararlar verebildiğini gösteriyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2003 yılında baktığı 309 davanın yüzde 57’sinde bozma, yüzde 18’inde onama kararı vermiş. Hukuk Genel Kurulu da bir yıl içinde sonuçlandırdığı 797 davanın yüzde 57’sini bozmuş. Ayrıca temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen çok sayıda karar adalet bakanının yazılı emir başvurusuyla Yargıtay tarafından verilen bozma kararlarıyla düzeltiliyor.
Adli istatistiklerin ortaya çıkardığı olumsuz tabloyu yorumlayan ceza hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk, bu rakamların Türkiye’deki adli hata ihtimalinin yani mahkemelerin yanlış karar verme olasılığının son derece yüksek olduğunu gösterdiğini vurguluyor. Avrupa ülkelerinde hatalı kararların toplam dava sayısına oranının yüzde 10’ları geçmediğine dikkat çeken Öztürk, Türkiye’de ise mahkemelerin verdiği her iki karardan birinin hatalı olduğunun altını çiziyor. Öztürk, mahkemelerin bu kadar büyük oranda yanlış karar vermesinin nedenleri üzerinde çok ciddi araştırmalar yapılması gerektiğini ifade ederken, hatalı kararların bireyler ve toplum üzerinde telafi edilmesi mümkün olmayan etkiler bıraktığını belirtiyor. Prof. Öztürk, mahkemelerin yanlış karar vermesinin altında yatan sebepleri ise şöyle sıralıyor:
“Hukuk fakültelerinde verilen eğitim yetersiz. Fakülte sayısının sınırlandırılması ve eğitim kalitesinin artırılması şart. Hakim ve savcılarımızın altyapısı eksik. Son dönemde bu konularda önemli çalışmalar yapılıyor. Yeni düzenlemeler sebebiyle hakim ve savcılar meslek içi eğitime alınıyor. Ancak bu eğitimin sürekli olması lazım. Mahkemelerdeki dava yoğunluğu da dosyaların iyi incelenmemesine ve hatalı kararların verilmesine yol açıyor. Bir yargıcın dava yükü karşısında elindeki dosyayı bir an önce bitirilmesi gereken bir iş gibi görmemesi lazım.”
Adli Sicil ve İstatistik eski Genel Müdürü Dr. Mustafa Tören Yücel de, Türkiye’de hatalı kararlar üzerinde durulmadığından yakınıyor. Bunların nedenleri hakkında ayrıntılı araştırmalar yapılmasını isterken, Yargıtay’ın bozduğu kararların kaçının esasa ilişkin, ne kadarının usul hatalarından kaynaklandığının bilinmediğini vurguluyor. Yücel, “Yanlış kararların altında adalet sisteminin karmaşık yapısından kaynaklanan nedenlerle birlikte hukuk eğitiminin yetersizliği de var.” diyor.
Yargıtay’ın bozma kararı verdiği bazı davalar
Batık bankalar: Banka batırma davalarından yargılanan işadamları Cavit Çağlar, Yahya Murat Demirel, Ali Balkaner ve Korkmaz Yiğit hakkında verilen beraat kararları Yargıtay tarafından bozuldu.
DEP’li milletvekilleri: AİHM kararı nedeniyle yeniden yargılanan DEP’li milletvekillerinin mahkumiyet kararlarının onanması üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 1 No’lu DGM’nin kararını eksik yargılama gerekçesiyle bozdu.
Susurluk, Sedat Bucak: DYP eski Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak hakkında Susurluk Davası kapsamında “cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak” suçundan verilen beraat kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.
Haber : Murat Aydın
Kaynak :
Temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay, bir yıl içinde 112 bini aşkın kararı yasalara aykırı bularak bozdu. Ceza davalarında ‘bozma kararları’nın yüzde 43’ü bulması, yerel mahkeme safhasında filmlere konu olacak türden olayların yaşanmasına yol açıyor. Binlerce dava temyiz aşamasına geldiğinde Yargıtay ‘pardon’ diyor.
Sorun burada da bitmiyor. Yerel mahkeme kararlarının temyiz incelemesini yapan Yargıtay ceza daireleri de yanlış kararların altına imza atıyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2003’te kendi dairelerinden gelen davaların yüzde 57’sini bozmuş. Verileri, ‘son derece düşündürücü bir tablo’ sözleriyle yorumlayan hukukçular, bunun sebepleri ve sonuçları üzerinde ciddi araştırmalar yapılmasını istiyor. Mahkemelerin yanlış karar vermesinin sebepleri arasında iş yoğunluğu ve hukuk eğitimindeki yetersizlik sayılırken, yargıya bir de uyarı geliyor: Toplumda adalete güven zedeleniyor.
Avrupa ülkelerinde hatalı kararların yüzde 10’u geçmediğinin altını çizen Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk, Türkiye’de iki davadan birinde yanlaş karar çıkmasını eğitim eksikliğine bağlıyor. Adli Sicil ve İstatistik eski Genel Müdürü Dr. Mustafa Tören Yücel de, adalet sisteminin karmaşık yapısından kaynaklanan nedenlere dikkat çekiyor. Yücel, “Kaç kişinin haksız yere mahkum olduğunun, kaç davanın adil yargılama yapılmadığı gerekçesiyle bozulduğunun, bunların nelerden kaynaklandığının bilinmesi ve buna göre tedbir alınması lazım.” diyor.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, 2003 yılına ilişkin istatistikleri tamamladı. Veriler, yargı sisteminin içinde bulunduğu durumu çarpıcı rakamlarla gözler önüne serdi. Yargıtay hukuk ve ceza daireleri tarafından bir yılda incelenen 390 bin davanın 112 bininde ilk mahkemenin kararı bozulmuş. Bu oran ceza davaların- da daha yüksek. Mahkumiyet ve beraat kararlarına ilişkin temyiz baş-vurularını inceleyen Yargıtay’ın 11 ceza dairesi, bir yıl içinde 117 bin davanın yüzde 43’ünde yani 50 bini aşkın dosyada bozma kararı vermiş.
Ceza davalarına ilişkin Yargıtay tarafından onanan dosya sayısı ise yüzde 41. Davaların bir kısmı da temyiz süresinin geçmesi ve görevsizlik gibi nedenlerle geri çevrilmiş.
Boşanma, alacak, tazminat, tahliye gibi davalar Yargıtay’ın 21 ayrı hukuk dairesi tarafından inceleniyor. Hukuk daireleri, 2003 yılında baktıkları 272 bin davadan yüzde 23’ünde yani yaklaşık 62 bin davada yerel mahkemelerin kararlarını yanlış bularak geri göndermiş. Hukuk davalarında yerel mahkeme kararlarının yüzde 46’sı ise onanmış.
İstatistiki veriler sadece yerel mahkemelerin değil temyiz mercii olan Yargıtay dairelerinin de yanlış kararlar verebildiğini gösteriyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2003 yılında baktığı 309 davanın yüzde 57’sinde bozma, yüzde 18’inde onama kararı vermiş. Hukuk Genel Kurulu da bir yıl içinde sonuçlandırdığı 797 davanın yüzde 57’sini bozmuş. Ayrıca temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen çok sayıda karar adalet bakanının yazılı emir başvurusuyla Yargıtay tarafından verilen bozma kararlarıyla düzeltiliyor.
Adli istatistiklerin ortaya çıkardığı olumsuz tabloyu yorumlayan ceza hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk, bu rakamların Türkiye’deki adli hata ihtimalinin yani mahkemelerin yanlış karar verme olasılığının son derece yüksek olduğunu gösterdiğini vurguluyor. Avrupa ülkelerinde hatalı kararların toplam dava sayısına oranının yüzde 10’ları geçmediğine dikkat çeken Öztürk, Türkiye’de ise mahkemelerin verdiği her iki karardan birinin hatalı olduğunun altını çiziyor. Öztürk, mahkemelerin bu kadar büyük oranda yanlış karar vermesinin nedenleri üzerinde çok ciddi araştırmalar yapılması gerektiğini ifade ederken, hatalı kararların bireyler ve toplum üzerinde telafi edilmesi mümkün olmayan etkiler bıraktığını belirtiyor. Prof. Öztürk, mahkemelerin yanlış karar vermesinin altında yatan sebepleri ise şöyle sıralıyor:
“Hukuk fakültelerinde verilen eğitim yetersiz. Fakülte sayısının sınırlandırılması ve eğitim kalitesinin artırılması şart. Hakim ve savcılarımızın altyapısı eksik. Son dönemde bu konularda önemli çalışmalar yapılıyor. Yeni düzenlemeler sebebiyle hakim ve savcılar meslek içi eğitime alınıyor. Ancak bu eğitimin sürekli olması lazım. Mahkemelerdeki dava yoğunluğu da dosyaların iyi incelenmemesine ve hatalı kararların verilmesine yol açıyor. Bir yargıcın dava yükü karşısında elindeki dosyayı bir an önce bitirilmesi gereken bir iş gibi görmemesi lazım.”
Adli Sicil ve İstatistik eski Genel Müdürü Dr. Mustafa Tören Yücel de, Türkiye’de hatalı kararlar üzerinde durulmadığından yakınıyor. Bunların nedenleri hakkında ayrıntılı araştırmalar yapılmasını isterken, Yargıtay’ın bozduğu kararların kaçının esasa ilişkin, ne kadarının usul hatalarından kaynaklandığının bilinmediğini vurguluyor. Yücel, “Yanlış kararların altında adalet sisteminin karmaşık yapısından kaynaklanan nedenlerle birlikte hukuk eğitiminin yetersizliği de var.” diyor.
Yargıtay’ın bozma kararı verdiği bazı davalar
Batık bankalar: Banka batırma davalarından yargılanan işadamları Cavit Çağlar, Yahya Murat Demirel, Ali Balkaner ve Korkmaz Yiğit hakkında verilen beraat kararları Yargıtay tarafından bozuldu.
DEP’li milletvekilleri: AİHM kararı nedeniyle yeniden yargılanan DEP’li milletvekillerinin mahkumiyet kararlarının onanması üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 1 No’lu DGM’nin kararını eksik yargılama gerekçesiyle bozdu.
Susurluk, Sedat Bucak: DYP eski Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak hakkında Susurluk Davası kapsamında “cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak” suçundan verilen beraat kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.
Haber : Murat Aydın
Kaynak :