Türkiye’de tarih doğru okutulmuyor
Abone olÜnlü tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin, Türklerin tarihinin henüz tam da oturmadığını ifade ederek, "Türkiye’de tarih doğru dürüst okutulmuyor. ...
Ünlü tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin, Türklerin tarihinin henüz tam
da oturmadığını ifade ederek, "Türkiye’de tarih doğru dürüst
okutulmuyor. Aslında tarih çok önemli. Geçmişi bilmek başlı başına
bir güç kaynağıdır" dedi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından ’Sevr ve Lozan’ konulu bir
konferans düzenlendi. Türk tarihi ve siyasal bilimler alanlarında
önemli çalışmaları bulunan ünlü tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin
tarafından verilen konferans, yoğun bir katılım eşliğinde
gerçekleşti. MEÜ Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nde yapılan
konferansa,MEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Özdemir, Genel
Sekreter Prof. Dr. Burak Çimen, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerife Yorulmaz,
bazı dekan ve müdürler ile öğretim elemanları ve öğrenciler
katıldı. Panelde konuşan Prof. Dr. Sina Akşin, Türkiye’de tarihin
doğru dürüst okutulmadığını kaydederek ,"Aslında tarih çok önemli.
Geçmişi bilmek başlı başına bir güç kaynağıdır" ifadelerini
kullandı.
"TÜRKLERİN TARİHİ TAM DA OTURMADI"
Türklerin tarihinin tam da oturmadığına dikkat çeken Akşin, Türk
tarihinin dayandığı uygarlıklar ve bu uygarlıklara dair hala
bilinmeyen noktalardan söz etti. Türklerin dinamik ve göç eden bir
millet olduğunu vurgulayan Akşin, Türklerin ilk yurdu olarak Çin’in
kuzeyini, ikinci yurdu olarak Orta Asya’yı göstererek Türklerin
üçüncü ve son yurdunun Anadolu ve Rumeli olduğunu ifade etti.
Anadolu’nun verimli toprakları olduğunu ve göç etmeye uygun dağları
ve yaylaları barındırdığını aktaran Akşin, Türklerin burada köy
hayatına geçtiğini söyledi ve Osmanlı Devleti’nin kurulması ile
Türklerin, göçebelikten feodal bir düzene geçerek sosyal bir devrim
gerçekleştirdiğini kaydetti. Türklerin yurt anlayışının başka
grupları, dinleri, mezhepleri dışlamayan, kapsayıcı bir anlayış
olduğuna dikkat çeken Akşin, "Osmanlılarda çok dinlilik, çok
dillilik kabul edildiği için, o topraklarda yaşayan milletler
kültürlerini koruyabilmişti" diye konuştu.
Avrupa’da Rönesans’ın ardından ekonomik ve sosyal yapıdaki
değişimle birlikte modernliğe geçişin yaşandığına vurgu yapan
Akşin, Anadolu ve Rumeli’de bu değişimlere dolayısıyla modernliğe
geçişe geç kalındığını matbaa örneği üzerinden anlattı. Türklerin
yaşanan bu gecikmeyi pahalıya ödediğini ifade eden Akşin, "Türkler,
bu gecikmenin bedeli olarak Rumeli’den kovuldular. Oysa Rumeli, en
az Anadolu kadar Türk’tü. Üstelik Türklerin Rumeli’den kovulması
çok kanlı bir iş oldu" diyerek bunun nedenini Batılıların ırkçı
olmasına bağladı.
"SEVR YOK EDİCİ BİR ANLAŞMADIR"
Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nı kaybetmesiyle Sevr
Antlaşması’nın dayatıldığını belirten ve Sevr Antlaşması’nın
anlamının "Batılılar olarak sizi Rumeli’den kovduk, şimdi de
Anadolu’dan kovuyoruz" şeklinde yorumlayan Akşin, Sevr’i ’yok edici
bir antlaşma’ olarak tanımladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Sevr ile
ilgili "Bu antlaşma yüzyıllardır Türklere karşı yürütülmüş bir
suikastın son noktası olacaktır" yorumunu da aktaran Akşin,
antlaşmanın Osmanlı Devleti’nin ordusunu ve maliyesini yok
ettiğine, Osmanlı’yı İstanbul’da misafir olarak bulanabilecek hale
getirdiğine işaret etti. Bazı Batılı tarihçiler ile Türkiye’deki
İkinci Cumhuriyetçilerin, Sevr’in bu niteliklerini bize unutturmaya
çalıştıklarını ileri süren Akşin, "En zengin, en güçlü ve en
bilgili olarak dünyaya egemen olan Batılılar için Sevr, geçmişte
kalmadı. Batılılar Sevr’i uygulamak için hala fırsat kolluyorlar.
Bugün Türklerin, Sevr’i yapanlarla askeri ittifaka girmiş olmaları
yani NATO’ya üye olmaları tuhaf değil mi? Gümrük Birliği kurmak,
Avrupa Birliği’ne girmeye çalışmak tuhaf değil mi? Bu durum, size
silah doğrultan ve öldürmeye teşebbüs eden biriyle evlenmenizle
aynı değil mi?" diye sordu.
Atatürk’ün devrimi ’şıklık, hoşluk, züppelik’ diye değil bir daha
başımıza Sevr gelmesin diye yaptığını ifade eden Akşin, "Türkler
eğer modern toplum haline gelir, aydınlanır, sanayileşirse Sevr’in
dayatmalarıyla bir daha karşılaşmaz, Sevr’i dayatmak da kimsenin
haddine düşmez. Bizim Anadolu’da kalabilmemizin yegane reçetesi
Atatürk devrimlerine sarılmaktır" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Akşin, dinleyicilerden gelen soruları
yanıtladı.
(İHA)