Türkiyede nükleer silah var
Abone olABD'nin İncirlik'teki üssünde nükleer silah gizlendiği iddia edildi. Bu silahların sayası ise 90!
ABD'nin İncirlik'teki üssünde nükleer silah gizlendiği iddia
edildi. Bu silahların sayası ise 90! Milliyet'ten Derya Sazan'ın
ropörtajı...
Yazar: Derya Sazak (Sohbet Odası)
Kaynak: Milliyet
DERYA SAZAK: Çevre felaketleri insanlığı giderek daha fazla tehdit
ediyor. Çevre sorunları da artık küresel güvenlik sorunları
arasında sayılıyor. Greenpeace (Yeşil Barış) çalışmalarını ödünsüz
sürdürüyorsunuz. Yeşil direniş hangi aşamada?
GERD LEIPOLD: Sürdürülebilir çevre tamamen bir güvenlik sorunudur.
Küresel ısınma gibi sorunların çözümleri var. Örneğin enerjiyi daha
etkin kullanmak çözüm olabilir. Ya da doğada sınırsız bulunan
yenilenebilir enerji kaynakları kullanılabilir. Nükleer gücü
yükseltmek yerine yenilenebilir enerji örneğin rüzgâr, güneş
enerjisine yönelmek içinde bulunduğumuz tehlikeyi azaltır. Enerji
kaynaklarının düzgün kullanımı yoluyla elde edilecek çözümleri de
gözden kaçırmamalıyız.
Çevre mültecileri artacak
Su ihtiyacı dünyanın kurak bölgelerinde büyük bir problem. Temiz su
giderek daha fazla çevre mültecilerinin oluşmasına neden olacak.
İnsanlar yaşadıkları alanları terk etmek zorunda kalacaklar.
Greenpeace, çevre sorunlarını dünyaya tanıtan organizasyon oldu.
Son on yılda Greenpeace çok gelişti. Ve sadece Kuzey Amerika'da
değil tüm dünyada Greenpeace çalışıyor.
Greenpeace sadece eylemler üzerine kurulu bir organizasyon değil .
Aynı zamanda ülkeler arasında önemli anlaşmalarda da Greenpeace
ikna konusunda çok önemli adımlar atıyor. Mesela Kyoto
Protokolü'nde etkin olduk. Aynı zamanda çözümleri de üretiyoruz.
Örneğin küresel ısınmaya karşı yenilenebilir enerjiyi
destekliyoruz. Çin'de yenilenebilir enerjinin kabul edilmesi
konusunda Greenpeace'in büyük adımları oldu.
İncirlik Üssü'nde bulunduğu öne sürülen ABD'ye ait 90 adet nükleer
silahlara dikkat çektiniz. Greenpeace bu konuda özel bir bilgi
sahibi mi?
Normal yoldan bilgi edinme haklarına sahip her vatandaş gibi ABD'ye
ait nükleer silahların dünya üzerinde hangi ülkelerde olduğuna
ilişkin askeri bilgilere erişme hakkınız bulunuyor. ABD'nin nükleer
silahlarını depolayan 6 NATO ülkesi var. Bunlardan biri de Türkiye.
2005'te yayımlanan Kristensen raporunda (www. nukestrat. com/ pubs/
EuroBoms. pdf) nükleer silahların neredelere taşındığıyla ilgili
detaylı bilgiler yer alıyor.
ABD'ye geri gitmeli
Greeenpeace İncirlik için bir eylem planı mı yapıyor?
Bu konuda ilk yaptığımız bir bilgilendirme çalışmasıydı. Çünkü
İncirlik'teki insanların öncelikle nükleer silahların varlığından
haberdar edilmesi gerekiyordu. İncirlik Üssü'nün tam karşısında
Barış Elçiliği açtık. Bu silahlar Balıkesir'den Adana'ya taşınırken
hiç kimsenin haberi olmadı. Danışmadılar ki orada yaşayanlara.
Türkiye AB'ye aday bir ülke, demokrasisiyle Ortadoğu'ya örnek
oluyor. Eğer İncirlik'teki nükleer silahlar, ABD'nin bölgesel
hegemonyasına hizmet amacıyla tehdit oluşturuyorsa şeffaf olarak bu
bilgiyi toplumla paylaşmak gerekir. Silahların sökülmek üzere
ABD'ye geri iade edilmesini istiyoruz. Hükümetten talebimiz bu.
Elinizi zayıflatıyor
İran'ın sahip olduğu nükleer santralda başlatılan uranyum
zenginleştirme programı Ortadoğu açısından daha büyük tehdit
oluşturmuyor mu? ABD bu gerekçeyle İran'a müdahalenin yollarını
arıyor. İsrail'in de nükleer silahlara sahip olduğunu
unutmayalım.
Türkiye ile başlayıp Ortadoğu'ya yayılmasını dilediğimiz nükleer
silahlardan arındırılmış bir dünya tabii ki Greenpeace'in
isteyebileceği şey. Hükümetiniz İran'daki sorunla ilgili
rahatsızlığını ifade ederken topraklarında ABD'ye ait nükleer silah
bulundurmakla kendi elini zayıflatıyor. Bu silahlar İncirlik'te
dururken Türkiye başka ülkelerden nükleer silahlardan arınmasını
isteyemez.
İncirlik'tekiler, NATO silahları. Soğuk Savaş dönemi çoktan
kapandı, İran'daki nükleer santral ABD'nin yeni operasyonlarına
fırsat yaratabilir. Türkiye'nin İncirlik'teki silahların da yol
açacağı yeni kriz senaryolarının içinde yer almaması gerektiğine
inanıyoruz. Kasım 2006'da NATO stratejisi yeniden tartışılacak.
Riga zirvesi, Türkiye'nin ve topraklarında nükleer silah bulunan
NATO ülkelerinin bu silahlardan kurtulmaları için güzel bir fırsat.
90 nükleer silah Türkiye topraklarından çıkartılırsa nükleersiz
Ortadoğu'nun yolu açılır.
İnsanlığın kurtuluşu rüzgâr ve güneşte
Nükleer silahlardan bağımsız olarak nükleer enerjiye karşı çıkmanız
neden? Petrol ve fosil yakıt kaynakları tükenmeye yüz tuttukça,
daha temiz ve ucuz olduğu savunusuyla nükleer enerji santralları
kurulması isteniyor. Türkiye'de Sinop projesi canlandırıldı.
Nükleer enerjiyi asla kabul etmememizin nedenlerinden biri de,
nükleer silahlarla arasında olan bağ. Kaza riski çok büyük ve kabul
edilemez. Yüzde 1'lik bile bir risk kabul edilemez. Aynı zamanda
nükleer atıkların çözümü yok. Nükleer enerjiden bugün yararlanılsa
bile gelecek kuşaklar bunun bedelini ödeyecek.
Çünkü atıklar uzun vadede yok olmuyor ve çevre kirliliği
oluşturuyor. Üstelik pahalı bir teknoloji. Enerji ihtiyacına çözüm
bulmanın tek yolu nükleer santrallar değil. Enerjiyi verimli
kullanarak da artan ihtiyacı karşılamak mümkün. Çin bunu yapıyor.
Küresel bakacak olursak bugün 2 milyar insan elektriğe ulaşamıyor.
Güneş enerjisine daha fazla yönelsek, elektriğe olan bağımlılık
azalır.
Uranyum da tükenecek
Dünyamız SOS veriyor. Çevre sorunları açısından baktığınızda
dünyanın sonunu getirebilecek tehditler, "kıyamet senaryosu"
nedir?
İklim değişikliği ve enerji sorunları diyebiliriz. Nükleer enerji
tercihleri dünyaya ciddi zararlar vereceği gibi ilerde savaşlara da
neden olabilir. Küresel ısınmaya karşı, nükleer enerjinin çözüm
olabileceğini öne süren çevreler var.
Oysa iklim değişikliklerine neden olan etkenlerin sadece yüzde
20'si elektrik üretimine bağlı. Bunu nükleer enerjiyle değiştirmek
zorunda kalırsanız o zaman her hafta bir nükleer santral açmamız
gerekir. Yüzde 20'lik paydayı nükleer enerjiyle elde edeceksek bu
durumda uranyum cevherleri çok kısa zamanda tükenecek demektir.
O zaman Fransa ve İngiltere'nin yaptığı gibi yeniden işleme gündeme
gelir ki o da bizi daha çok nükleer silah tehdidine
yaklaştıracaktır.
Çünkü yeniden işleme sırasında silah yapabilecek hammadde mesela
protonyum ortaya çıkıyor. Dünyamızın sonunu getirmeden hâlâ
yenilenebilir enerji kaynaklarına başvurabiliriz. Rüzgâr ve güneş
enerjisi insanlığın kurtuluşu olabilir.
Şeffaflık yoksa risk var
Bu yıl Çernobil felaketinin 20. yıldönümü. Greenpeace, Çernobil
mağdurların trajedisini anlatan bir albüm yayımladı. Çernobil
kazasından sonra radyasyona maruz kalanların sayıları binlerle
ifade ediliyor, Karadeniz ve Trakya'da kansere yakalanma
oranlarındaki artışa karşın Türkiye'de hâlâ kafalar karışık.
Çernobil'in bedeli çok ağır oldu. Sürekli bir demokrasi ve
şeffaflık yoksa, hem kaza riskleri artmakta hem de insanların
uğradığı zararlar çok ağır oluyor. Çernobil'de bunu gördük. Şuna da
dikkatinizi çekmek isterim son yıllarda nükleer santral
projelerinin hiçbiri özel şirketlerden gelmedi. Hükümetlerin yardım
etmediği hiçbir santral kurulmadı. Hiçbir şirket nükleer santral
riskini ödeyemez. Türkiye'de de konuşuluyor ama devlet desteği
olmadan yapılamaz.
Savaş tehlikesi artıyor
11 Eylül'de ABD'nin uğradığı saldırı, bireysel terörün kitle imha
silahları kadar tehlikeli olacağını gösterdi. ABD dünyayı buna
karşı harekete geçirmek yerine Afganistan ve Irak işgalleriyle
dünya hükümranlığı kurmaya yöneldi. Şimdi İran'ı tehdit görüyor.
ABD'ye düşen görevler de yok mu ?
ABD dünyadaki bütün kitle imha silahlarının ortadan kaldırılmasına
liderlik etmeli. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ülkesine olabilecek
terörist saldırı karşısında kitle imha silahı kullanabileceği
açıkladı. Bu tehdit de kabul edilemez. Soğuk Savaş döneminde ABD ve
Rusya'nın karşılıklı tehditleri bir dehşet dengesi oluşturuyordu.
Sahnede bugün nükleer silah kapasitesi olan en az 10 ülke varken
durum çok daha riskli. Nükleer savaş tehlikesi 21. yüzyılda yeniden
yükseldi.