Arkasından yürüyen adamın sapık mı tacizci mi yoksa sadece yürüyen bir adam mı olduğunu düşünüp durur. Gece vakti istisnasız herhangi bir sokağa girdiğinde başıma bir şey gelir mi tedirginliğiyle yürür. Gece vakti dışarı çıkan kadına karşı kurulan "o saatte sokakta ne işi var" düşüncesini de es geçmeyelim. Toplu taşıma araçlarında başka boş yer varken yanına bir erkek oturduğunda endişeden cam kenarına tüner. Sona kalmamak için gideceği durağa varmadan son inen yolcuyla birlikte iner. Tek başına taksiye bineceği zaman yakınına taksinin plakasını yollar ne olur ne olmaz diye. Yalnızken sipariş verdiğinde kapıyı açmadan evde birileri varmış gibi seslenir. Erkek grubunun yanından hızlı adımlarla geçerken telefonla konuşur gibi yapıp "tamam baba geldim" der. Bu tarz kendince aldığı önlemleri dile getirdiği zaman paranoyak olmakla ithaf edilir. Yanında erkek arkadaşı varken bile toplu taşıma aracında tacize uğrama tehlikesi var. "Yanında erkek arkadaşı varken bile" cümlesini kurduracak şeyler yaşıyorlar, sanki diğer türlüsü çok normalmiş gibi. Diğer ülkelerde kadının "hayır" demesi "hayır" anlamındayken, türk kadınının "hayır"ı "cilveli evet" diye yorumlanır. Tacize uğradığında sesini çıkarmaya çekinir, "ilgi çekmeye çalışıyor", "kesin kuyruk sallamıştır" tarzı sözler duymamak için. İstediği gibi giyinemez, biraz açık giyindiğinde başına bir şey gelirse sebebi kendisidir, "o da öyle giyinmeseymiş" denir.