Türkiyede herkes beni konuşacak
Abone olTecrübeli futbolcu sözlerine kendisinin kadere inanan bir insan olduğunu belirterek başladı ve şöyle devam etti.
Galatasaray’ın yeni transferi Abdul Kader Keita ilk röportajını
verdi. Yıldız oyuncu “Buraya gün doldurmaya değil, çok çalışmaya ve
Galatasaray’a mümkün olduğunca katkı sağlamaya geldim” dedi.
Tecrübeli futbolcu sözlerine kendisinin kadere inanan bir insan
olduğunu belirterek başladı ve şöyle devam etti:
'Ben bütün iyiliklerin Allah tarafından geldiğine inanıyorum. Şimdi
burada kaderim bana ne gösterecek, hep birlikte göreceğiz. Ancak
şunun herkes tarafından bilinmesini isterim. Ben Galatasaray'a
belli bir kontrat devresini tamamlamaya gelmedim. Ben Galatasaray'a
çok çalışmaya, takıma mümkün olduğunda fazla katkı sağlamaya
geldim. Eğer bunları başarabilirsem Galatasaray'ın o büyük
hedeflerine yaklaşmasına yardımcı olabilirim.'
YENİDEN PATLAMA YAPABİLİRİM
Kendisiyle yapılan görşümeler sırasında Rijkaard'la uzun uzun
konuştuğunu dile getiren Keita, 'Çok şey paylaştık. Bana
anlattıkları çok hoşuma gitti, duyduklarım güvenini gösterdi. Ve
sistemi için de bana ihtiyacı olacağından bahsetti. Ancak şunu
bilmesi gerekir ki, onan bana olan ihtiyacından çok, benim ona
ihtiyacım var. Rijkaard'ın söylediklerini iyi bir şekilde yerine
getirebilirsem, yeniden çıkışa geçip, patlama yapabilirim. O
oyuncuyken de çok takdir ettiğim birisiydi. Şimdi kendisiyle
çalışacak olmak bana gurur veriyor' dedi.
Yıldız futbolcu, Lyon'da birlikte görev yaptığı Baros'u
Galatasaray'da tekrar bulmaktan memnuniyet duyduğunu belirtirken,
'Böyle bir şey her zaman işleri kolaylaştırır. Ufak ufak insanların
ne yaptığını görerek yeni bir oluşama gireceğim. Daha sonra hep
beraber o büyük havuza girip ıslanacağız. İşler yolunda giderse,
diğer tüm yıldızların varlığı ile Galatasaray'da tüm zorlukların
üstesinden geleceğiz' diye konuştu.
İŞTE KEİTA'NIN SORULARA VERDİĞİ ÇARPICI
YANITLAR...
Galatasaray ile ilgili ilk izlenimleri nelerdir? Kendisini
de yoğun bir medya ekibi takip etti. İlk anda neler
hissetti?
İstanbul’a ilk kez gelmek benim için çok büyük bir keyif kaynağı
oldu. Onun dışında Galatasaray, benim televizyondan özellikle UEFA
Kupası maçlarından hep takip ettiğim bir kulüptü. Ben hep
Galatasaray’ın arkadasında çok güçlü bir izleyici desteği olduğunu
da biliyordum. Galatasaray hep arkasına çok büyük bir taraftar
desteği alarak yoluna devam etmiş bir kulüp. Benim için
Galatasaray’da oynayacak olmak bu yüzden çok mutluluk verici
birşey.
Kendisi 18 milyon Euro’ya Lille’den Fransa’nın en iyi
kulübü olan Olimpic Lyon’a transfer olmuştu. Yani Fransa’nın en iyi
takımından, Türkiye’nin en iyi takımına transfer oldu. Transferi
nasıl gelişti?
Benim transferim önemli olabilir fakat alçakgönüllü olmak lazım.
Biz bu yıl çok daha büyük transferleri de duyduk. Bence bu çok
olağan karşılanması gereken bir transferdir. Benim O. Lyon’da
geçirdiğim dönem, profesyonel olarak geçirmem gereken bir dönemdi
ve ondan sonra bir atılım yapmam, yeni bir şeye daha başlamam
gerekiyordu. Öyle zannediyorum ki O. Lyon’da ben iyi çalışmışım,
oradaki yapabileceklerimi tamamlamışım ki bana böyle bir yeni
teklif geldi. Şimdi bu da benim için yeni bir dönemin başlangıcı
olacak. Ben burda da takımıma elimden geleni katmaya
çalışacağım.
Kendisinin O. Lyon’dan çok Lille’deki performansı çok göz
kamaştırıcıydı. Lille’de kontratak futbol oynayan bir takımın en
önemli parçalarından biriydi. Şimdi ise hücum futbolu oynayacak bir
takıma geldi. Kendisini hangi oyun sistemine daha yatkın görüyor?
Kontratak futboluna mı yoksa hücum futboluna mı?
Bu sistem gerçekten benim çok hoşuma gidiyor. Bu sistemde gerek iki
kanatta gerekse forvet arkasında hızlı adamlara ihtiyaç vardır.
Ayrıca forvetin her zaman bizim sağlayacağımız desteğe ihtiyacı
vardır. Bir yandan da kanatlardaki adamların çok hızlı olması
gereklidir. Ben de Lille takımında bunu öğrenmiştim ve bunu da iyi
uyguladığımı düşünüyorum. Öyle zannediyorum ki burada orta sahanın
ortasında oynayacak olan arkadaşlarımızla birbirimizi
anlayabilirsek ben Galatasaray’a son derece faydalı olabilirim.
Benim hoşuma giden ve benim faydalı olduğum, yeteneklerimi
kullanabildiğim bu sistemde öyle zannediyorum ki Galatasaray’ın her
zaman ihtiyaç duyacağı oyunculardan biri olacağım.
Kendisi hücüm kanadında sağ ve sol açık oynamasının yanı
sıra aynı zamanda bir forvet oyuncusu. Kendisini forvet arkasına
daha yatkın görüyor öyle değil mi?
Benim gerçek yerim kanatlardır.Bir yerde savunmaya yardımcı olurken
diğer yandan da hücum ederim ancak Lille’de öğrendiğim birşey oldu
bizim santroforlarımız sakatlandığı zaman beni santrafor olarakta
kullandılar ve böylelikle o mevkide de oynamayı öğrendim fakat
benim gerçek yerim, sahanın iki kenarı iki çizgisi ...
Oyun sitilinden bahsetmişken şunu da ekleyelim. Uzaktan
şutları çok etkili çarpaz durumlarda bile etkili şutlar
çekebiliyor. Bunun için özel bir çalışma yapıyor mu antrenmanlardan
sonra?
Biz bunu hep antrenmanlarda çalıştık. Lille’de bunu hep yaptık.
Forvetlerin her zaman bir desteğe ihtiyacı vardır ve biz de
antrenmanlarda yeri geldiği zaman onları bu tür şutlarla
rahatlatmaya, onlara alan açmaya çalışırız. Doğrudan kaleye
kaleciye oynamanız da mümkündür. Juninho gibi çok usta bir isimle
çalışma şansımız oldu ve ben ondan çok şey öğrendim. Zannediyorum
ki bu benim doğuştan sahip olduğum bir yetenek değil zaten böyle
bir yetenek olmaz. Bunu antrenmanlarda çalışarak kazanırsınız. Ben
her antrenmanda yeni birşeyler öğrenmeye gayret ediyorum. Zamanı
geldiği zaman küçük bir çocuktan bile öğrenebileceğiniz çok şey
vardır. Biraz daha yeni birşeyler yapmaya gayret ettim ve sonunda
böyle bir özelliğim ortaya çıktı. Ama bunun özel bir yetenek
olmadığının, çok çalışarak öğrenmeye gayret ederek kazanıldığının
bilinmesi lazım.
Lyon’da ‘Juninho’dan çok şey öğrendim’ dedi. Lille’de de
Nijeryalı forvet Odemvinge ile çok uyumluydular ve çok iyi bir
ikili oluşturmuşlardı. Lyon’dan takım arkadaşı Milan Baros şimdi
Galatasaray’da tekrar buluştular. Galatasaray’da da birbirinden
yetenekli oyuncular var. Harry Kewell ve Milan Baros gibi
oyuncularla aynı takımda forma şansı bulacak hatta rekabet edecek.
Yıldız oyuncularla aynı takımda olmak nasıl bir duygu. Rekabet söz
konusu olacak neler söylecek?
Lyon da birlikte oynadığım arkadaşımı Galatasaray’da tekrar bulmak
gerçekten çok büyük bir mutluluk. Bu her zaman işleri kolaylaştıran
birşeydir. Yeni bir kulübe gittiğiniz zaman kimseyi tanımazsınız.
Fakat tanıdıklarınız olursa hemen ufak tefek birşeyler paylaşmaya
başlarsınız. Daha sonra diğer arkadaşların yaptıkları sohbetleri
dinlersiniz. Yaptıklarını gözlemlersiniz. Çünkü girdiğiniz hiçbir
takımda kendi tarzınızı hemen ilk dakikadan itibaren dayatma
şansınız yoktur. Ufak ufak insanların ne yaptıklarını görerek içine
girdiğiniz yeni bir oluşumdur. Daha sonra içine hep beraber girip
ıslanacağınız o büyük havuzda işler yolunda gitsin diye elinizden
geleni yaparsınız. Dolayısıyla benim için Milan Baros’u
Galatasaray’da görmek yeniden bulmak çok mutluluk verici. Öyle
zannediyorumki takımdaki diğer tüm yıldızların varlığı da eğer
işler yolunda giderse Galatasaray’ın çok işine yarayacak ve
Galatasaray’ın tüm zorlukların üstesinden gelmesi içnde çok faydalı
olacak.
Frank Rijkaard hakkında ne düşünüyor kendisi?
Her şeyden önce çok iyi bir antrenör. Onu Barcelona’da gördük.
Oyuncularıyla iletişimi çok iyi olan bir hoca. Bunun da örneklerini
defalarca izledik. Ben gelmeden önce kendisiyle uzun uzun
konuştum.Çok şey paylaştık. Bana anlattıkları çok hoşuma gitti ve
bana anlattıkları bana güvendiğini gösterdi. Ve sistemi için de
bana da ihtiyacı olacağından bahsetti. Ancak bilinmesi gerekir ki,
onun bana olacak olan ihtiyacından çok benim ona ihtiyacım var.
Herşeyden önce bu bilinmeli. Benim Frank Rijkaard’a kendisinin bana
olduğundan çok daha fazla ihtiyacım var.Ve ben iyi bir şekilde onun
söylediklerini yerine getirebilirsem öyle zannediyorum ki bu aynı
zamanda benim yeniden çıkışa geçmem hatta bir patlama yapmam için
önemli bir fırsat olacak. Kendisi benim oyuncuyken de çok takdir
ettiğim oyunculardan biriydi .Şimdi kendisiyle çalışacak olmam bana
çok büyük bir mutluluk veriyor. Kendisi hakkında söylenebilecek
hiçbir şey yok aslında. Herkesin tanıdığı ve takdir ettiği büyük
bir antrenör.
Transferi dolayısıyla Almanya ve Hollanda’daki kamplara
katılamadı. Bu eksiğini nasıl gidermeyi düşünüyor?
Ben bu yıl sadece bir hafta tatil yapabildim. Ondan önce hep Milli
Takım’la birlikteydik. Üç çok önemli maçımız oldu. Biri Gine’ye
diğeri Kamerun’a ve biri de Bukina Faso’ya karşı. Bu üç hafta
boyunca son derece güçlü bir takım antrenmanı yaptık. Milli
Takımlar’da herkes nasıl çalışıyorsa o şekilde çalıştık. Özellikle
ciddi bir fizik çalışma içindeydik dolayısıyla her ne kadar şu anda
yüzde yüz hazır olmasamda çok geride olduğumu düşünmüyorum. Bunu en
kısa zamanda tamamlayıp takıma katılmaya gayret edeceğim.
Lakabı “Popito” nereden geldi. Taraftarın kendisine bu
şekilde seslenmesini ister mi?
Bana Popito diyebilirler bu benim için hiç sorun olmaz. Bu benim
çok sevdiğim bir isim. Çünkü annem bile bana Popito der. Popi
diyenlerde var aile içinde.Fakat arkadaşlarım bana hep Popito
derler. Annem bana bacak kadar olduğum zamandan beri hep Popito
dedi. Dolayısıyla bu benim alışkın olduğum ve çok sevdiğim bir
isim. Bana Popito denmesini seviyorum.
Popito ne demek?
Küçükken arkadaşlarla top oynarken yere düşüp kalkarken, hep bana
Popito derlerdi. Aslında Popito bizim orada Afrika’da bir dondurma
markası. Özel bir anlamı yok. Herkes bana öyle derdi.
Kendisi de futbolcu bir aileden geliyor. Büyük abisi Hamza
Keita Fildişi Sahilleri Milli Takımı’nda oynamış bir oyuncu.
Futbolcu ailesinden gelmek daha mı zordur? Tenkitler daha mı ağır
olur, yaşama daha bir dikkat edilmelidir? Nasıl bir
duygudur?
Aslında futbolcu ailesi diye bir şey olmaz bence. Bir ailenin bir
sürü çocuğu olur, bazıları top oynar, bazıları top oynamaz. Bu bir
yerde bir yetenek.Ya da doğuştan gelen Allah vergisi bir şey. Ancak
bizim ailede evet top oynayanların sayısının çok olduğu
söylenebilir. Babamın örneğin ne benim ne kardeşimin üzerinde
“Gelin benim kulübümde top oynayın” diye öyle büyük bir baskısı
olmamıştır. Babamın o zamanlar başkanı olduğu bir kulüp vardı. Daha
önceden de futbol oynamıştı. Babam bizi istediklerimizi yapalım
diye serbest bıraktı. Biz de kendimiz seçtik. Beni asıl futbolda
büyüten, parlatan ve ortaya çıkaran şimdi menajerliğimi yapan amcam
oldu. O beni aldı İsveç’e götürdü. Biraz orada oynadım. Afrika’ya
geri döndüğümde dahil olduğum kulüp Afrika Kulüpler Kupası’nı
kazandı. Bu sayede benim biraz daha açılma şansım oldu. Arap
ülkelerinde Katar’da oynadım. Oradan da Fransa’ya... Ailemin
desteğini ben her zaman amcam sayesinde aldım.Bugün benden daha
küçük kardeşlerim arasında futbol oynayanlar var. Evet bugün çok
futbolcu yetiştirmiş bir aileden gelmenin sağladığı bazı
avantajları yaşıyorum.
Keita’nın Galatasaray’daki en büyük hedefleri
nedir?
Ben kadere inanırım. Bütün iyiliklerin Allah tarafından geldiğini
düşünürüm. Mesela bir golü attıysam, ‘Allah bana o golü attırdı’
derim. Şimdi bana kaderim ne gösterecek göreceğiz. Ancak benim
şahsen istediğim, her şeyden önce iyi çalışmak... Dolayısıyla
Galatasaray’a verebileceğim her şeyi verebilmek. Diğer yandan da
eğer olabilirse, bu çalışmamla benim futbol hayatımda hep etkili
olmuş olan cesaretimle takım içerisinde belli bir yere gelebilmek.
Daha sonra takımın büyük hedeflerine, her zaman daha iyisini yapma
çabasına katkıda bulunmak. Benim Galatasaray’a gelirken özellikle
önemsediğim bir nokta var. Bunun da herkes tarafından bilinmesini
isterim. Ben Galatasaray’a belli bir kontrat devresini tamamlamak
için gün doldurmaya gelmedim. Ben Galatasaray’da çok çalışmaya
geldim, Galatasaray’a mümkün olduğunca katkı sağlamaya geldim. Ve
bir futbolcu olarak eğer bunları yapabilirsem, öyle zannediyorum ki
Galatasaray’ın o büyük hedeflerine yaklaşması için benim de katkım
olabilecek.