Türkiyede hakimler hükümeti mi var?
Abone olMilli iradenin aksine tecelli eden mahkeme kararları, siyasetin gündemine 'yargı vesayeti' tartışmasını soktu.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yüksek yargının zaman
zaman sınırlarını aştığını belirterek, yargı vesayeti iddialarını
doğruladı. Özbudun, "Hâkimler hükümeti anlayışı maalesef yüksek
yargının birçok birimine hakim." tespitini yaptı.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, yargı vesayeti eleştirisine anayasa
hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun'dan destek geldi. Türkiye'de
yüksek yargı vesayeti bulunduğunu ifade eden Özbudun, Anayasa
Mahkemesi ve Danıştay'ın verdikleri kararlarda yetkisini aştığını
söyledi. Yüksek Mahkeme'nin zaman
“Kuvvetler Ayrılığı
İlkesi” çağdaş hukuk devleti olmanın
“olmazsa, olmaz” prensiplerinden biridir
ancak…
Kurumlar arası uyum ve yargı
organlarının ideolojik saplantılarından arınmış olmaları
şartıyla…
1960 ihtilâlinden sonra
oluşan bütün yüksek yargı kurumları “CHP
ideolojisi” ile donatılmış üye ağırlıklı olduğu, bilhassa
1960 Anayasası “Sosyalist, Kamulaştırmacı” ve
sözüm ona “Sosyal Adaletçi” olduğu için piyasa
ekonomisi uygulamaları hep kısır kaldı…
Bir başka deyişle söylemek
gerekirse siyasal iktidarlar; ya yargının ya da ordunun
vesayetinden bir türlü kurtulamadılar…
İlk kez bir hükümet samimi olarak
bu iki vesayetten kurtulmaya çalışıyor ama bu kez de politbüro
direniyor…
Adnan
Berk Okan
|
zaman 'yerindelik denetimi' yaptığını belirten Prof. Dr.
Özbudun, "Bazen yetki sınırlarının dışına çıkıyor. Siyasî
partilerin kapatılması konusunda evrensel standartlardan çok uzak
yasakçı bir yaklaşım izliyor." dedi. Danıştay'ın da birçok
kararında hukukîlikten çıktığını dile getiren Özbudun, yüksek
yargının birçok biriminin hâkimler hükümeti anlayışında olduğunu
kaydetti.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yüksek yargının
takındığı 'yetki sınırlarını aşar' tavrın demokratik ilkelerle
bağdaşmayacağının altını çizdi. Özbudun, yargının görevinin
'yasamanın ve yürütmenin hukuka bağlılığını denetlemek' olduğunu
kaydetti. Bunu çok aşan bir biçimde yargı vesayeti olgusu
gözlemlendiğini aktaran Özbudun, "Bunlar bizlerin de, liberal
hukukçuların da senelerdir dile getirdiği şikayetlerdir. Sayın
Başbakan doğru bir noktaya parmak basmış." diye konuştu.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI TİPİK VESAYETÇİLİK ANLAYIŞIDIR
Özbudun, yüksek yargının 'son söz benim' diyerek millete ait olan
bir iktidarın üzerine kendi iktidarını geçirdiği eleştirisinde
bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde başörtüsünü serbest
bırakan anayasa değişikliğini iptal etmesinin, "Benim onayım
olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi bir anayasa değişikliği
gerçekleştiremez." anlamına geldiğini hatırlatan Özbudun, bunun
hiçbir demokratik ülkede kabul edilebilecek bir durum olmadığını
belirtti. "Tipik bir vesayetçilik anlayışı." yorumunu yaptı.
Geçen yılın mart ayında Venedik Komisyonu'nun sadece Türkiye'yi
konu alan bir rapor yayımladığını hatırlatan Özbudun, raporda hem
yasakların çokluğu ve kaypaklığının, hem de parti kapatma davası
açma konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın tek yetkili
kılınmasının eleştirildiğini vurguladı. Venedik Komisyonu Genel
Sekreteri'nin de yakın bir zamanda bu konuda beyanı olduğunu
bildiren Özbudun, şöyle devam etti: "Bunlar uluslararası
standartlardır. Elimizdeki durum bu standartlara kesinlikle uymayan
bir durumdur. Yüksek yargı vesayetinin bir parçasıdır."
Yüksek yargı vesayetini Danıştay'ın kararlarında da görmenin mümkün
olduğunu açıklayan Özbudun, "Kamu menfaatini kendi anlayışı
çerçevesinde takdir edip, idarenin takdir yetkisine müdahale ettiği
birçok kararlar var. Dolayısıyla sadece Anayasa Mahkemesi'nde
değil, yüksek yargıda genellikle hakim olan zihniyet bu. Bunun
çözümü de yeni bir anayasa ile mümkün. En azından kısmi bir anayasa
değişikliği ile bu sorun çözülebilir." değerlendirmesinde
bulundu.