Türkiyede anten kirliliği
Abone olHaberleşme Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu sona erdi.
Yıldız Teknik Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu
tarafından düzenlenen Haberleşme Teknolojileri ve Uygulamaları
Sempozyumu’nda “vergi indirimi, tam rekabet, devlet teşviği, kamu
ihalelerinde pozitif ayrımcılık, markalaşma, Türkiye’de
geliştirilen teknolojilere güven, yeni nesile ve karasal- sayısal
yayınlara geçiş” gibi gerekliliklere vurgu yapıldı. Sempozyumda
tarafların görüş birliğine vararak ortaya koyduğu atılması gerekli
somut adımlar ise, Sonuç Bildirgesi’nde sıralandı.
Yıldız Teknik Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK)
tarafından düzenlenen Haberleşme Teknolojileri ve Uygulamaları
Sempozyumu, 21 – 24 Kasım 2007 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Üniversitenin tarafsız ortamında sektörü temsil eden tüm kesimlerin
özgürce fikirlerini ortaya koyma fırsatı bulduğu sempozyumun sonuç
bildirgesi şöyle özetleniyor:
Şu anda anolog yayınların yapıldığı Türkiye’de anten kirliliği
yaşanmaktadır. Yoğun vericilerin olduğu bölgelerde baz
istasyonlarının taşıdığı risklerden daha büyük riskler mevcuttur.
Bu nedenle, karasal-sayısal yayıncılığa geçişin hızlandırılması
gerekmektedir.
Mobil kapsama alanı ile ilgili sıkıntılar devam etmektedir. İleri
teknolojinin hizmete sunulabilmesi için öncelikle kapsama alanı ile
ilgili bu sorunların giderilmesi gereklidir.
Şu anda nüfusu 10 bini aşkın olan yerlerdeki kapsama oranı yüzde
98’ler seviyesindedir. Ancak 10 bini aşkın yerleşim yeri sayısı
yalnızca 645’tir. Türkiye’deki toplam yerleşim yeri sayısı 38
binden fazladır. Bu bölgelerdeki kapsama alanı sorunu hala devam
etmektedir.
İstanbul ile Anadolu’daki yerleşim yerlerinin aynı seviyedeki
kapsama alanlarına sahip olması öncelikli konudur. Bununla ilgili
altyapı çalışmalarının başlaması zorunludur. Sayısı 300 ila 500
arasındaki bölgelerdeki altyapı fonları için Evrensel Hizmet Fonu
kullanılacaktır.
Türk kullanıcısının Türkçe karakterlerle ilgili mağduriyeti söz
konusudur. Operatör ve ithalatçıların bu konuda daha duyarlı
davranmaları gerekmektedir. Türkçe karakter sorununun uluslararası
alanda kabul görmesi için ciddi çaba gerekmektedir.
İhalelerde öne sürülen şartlar yerli üreticinin önünü kesmektedir.
Bu konuda bir pozitif ayrımcılığa gidilmesi gerekmektedir.
İç pazarda yerli ürünlere yönelik yeterli destek bulunamadığında
yurtdışı ticari faaliyetlerde referans sorunu ortaya çıkmaktadır.
Bu da Türk firmalarının yurt dışı satışlarındaki kar marjlarını
önemli miktarda aşağıya çekmektedir.
Hindistan’ın ‘bir yazılım merkezi’ olduğu algısı, Avrupa ile
arasında bulunan saat farkları nedeniyle giderek azalmaktadır. Bu
durum, Türkiye’nin bu avantajı kendi lehine çevirebilmesi için
önemli bir fırsattır.
Türkiye’de teknolojinin istenilen ölçüde gelişmesi ve ilerlemesi
için farklı bakanlıklara görev paylaştırmak yerine tek bir
Teknoloji Bakanlığı kurulmalıdır.
Telekomünikasyon sektöründe yaşanan sıkıntıların çözüme
kavuşturulması için devlet iradesinin ortaya konarak politikaların
belirlenmesi gerekmektedir. Tek başına yasal düzenlemelerle ve
kurumların tekil çabalarıyla varolan sorunlar giderilemez.