Narin 21 Ağustos’ta kayboldu
Neredeyse bir ay olacak,
Tüm Türkiye küçük Narin'in acımasızca öldürülmesini konuşuyor.
Televizyon programları, haber bültenleri, gazeteler hatta sabah
programları, kadın programları bu cinayeti anlatıyor.
Cinayet üzerinden siyaset yapanlar var,
Cinayet üzerinden sosyoloji ayrımı yapanlar var,
Cinayet üzerinden etnik kimlik ayrımı yapanlar var,
Reyting peşinde koşanlar var.
Siyasetçiler, avukatlar, tv programcıları hatta sosyal medya
fenomenleri dedektiflik yapıyor.
Görüntü dehşet verici.
Bizler çocuk cinayetleri ülkesinde yaşıyoruz algısı yayılmaya
çalışılıyor.
Yaşadığımız bu olaylar, ülkece hepimizi
sarstı.
Bu olayı akılla anlamak dirayet göstermek tabi ki mümkün
değildir.
Ama bu olayı rivayetle nakille anlamakta mümkün değildir.
Firasetle düşünerek anlamak ve anlamaya çalışmak mümkün
olabilir.
Eskiden böyle şeyler olmazdı deniliyor.
Bu olayın faturası bile hükümete AK Parti’ye kesiliyor.
Ne alaka?
AK Parti karşıtı kim varsa, hepsi bu cinayette azılı dedektif
oldu.
Ama sen ekonomistsin ya da ekonomi profesörüsün sosyolojik
analiz senin alanın değil ki.
Topluma sürekli ülke çöküyor, yönetilemiyor. Ahlak zafiyeti var
algısını yerleştiriliyor.
Ülkemde adalet sistemi işlemiyor,
Kara para aklayanlar, dolandırıcılar 10 ayda salınıyor,
Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor,
Kırtasiye ürünlerine aileler erişmekte maddi zorluk yaşıyor,
Kira fiyatları çok yüksek,
1 kilo kıymanın fiyatı 750 lira olmuş,
Ekonomik sıkışıklık artık vatandaşı geriyor,
Deprem bölgesinde sorunlar aşılamadı…
Gibi gibi… haklı ve objektif eleştiriler yapsalar
anlayacağım.
İlk cümle ‘AK Parti bu ülkenin ahlakını bozdu’
oluyor. Kimse kimsenin ahlakını bozamaz. Bozulanlar tabi ki var.
Onlar zaten fırsat kollayanlardır. Bozulmaya müsait olanlardır.
Kişisel yanlışları topluma, hükümete hatta partilere paslamak adil
değildir.
O nedenle algı operasyonları bu ülkeye değil bu ülke ile sorunu
olanlara hizmet ediyor Narin cinayeti üzerinden.
Kürt kimliği, Kuran Kursu ve Hizbullah üzerinden giderek
toplumu ayrıştırma çabasına girildi.
Tekirdağ'da yaşanan 2 yaşındaki Sıla bebek vahşeti
üzerinden de bazı gazeteci meslektaşlarım aile CHP’li deyip anne
ile yaşadığı adamın rakı masası resmini servis
ettiler.
Her iki olayda da ayrımcılık vardır, ayrıştırma vardır. Biri
diğerine misilleme yapamaz. Bu yaşananlar vicdanlara dokundu.
Bu çabalar yıllar önce de vardı, bu çabalarda kullanılan
maşalar, piyonlar bugün de görev başındalar.
CİA ve MOSSAD destekli senaryolar,
Sağ-sol çatışmasının desteklenmesi,
Laik-antilaik,
Alevi-Sünni,
Kürt-Türk geriliminin bu ülkeye nasıl zararlar verdiğini
biliyoruz.
O zamanlarda da ana fikir Türkiye yönetilemiyor algısıyla,
kafaları karıştırmaktı şimdilerde bu algı prim yapmadığı için Narin
cinayeti üzerinden siyaset devşirmeye çalışıyorlar.
Kaçırdıkları yer Türkiye'nin artık o eski Türkiye
olmadığı gerçeğidir. Protokollerde yer almak için omuz omuza
mücadele edenler değil, siyaset ve toplum adına değer üretenler
Türkiye’nin yükselen sesidir.