Türkiye Yayıncılık Kurultayı yapıldı!
Abone olTürkiye Yayıncılar Birliği'nin İstanbul Bilgi Üniversitesi işbirliğiyle düzenlediği "7. Türkiye Yayıncılık Kurultayı" 12-13 Mayıs 2016 Santralistanbul Kampüsü'nde yapıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman,
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl Zeynioğlu, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ege Yazgan, Uluslararası
Çoğaltım Hakları Kuruluşları Federasyonu (IFRRO) Genel Sekreteri
Olav Stokkmo ve Avrupa Yayıncılar Federasyonu (FEP) Direktörü Anne
Bergman-Tahon’un açılış konuşmalarıyla başlayan ve ilgilenen
herkese açık olan kurultayda, “Dijital Yayıncılık, Yeni İş
Modelleri ve Telif Hakları”, “Eğitim Yayıncılığında
Zenginleştirilmiş İçerik”, “Öğrenci Kitapla Nasıl Buluşur?”,
“Anadilde Yayıncılık”, “Akademik Yayıncılıkta Yeni Gelişmeler:
Fırsatlar, Dezavantajlar” ve “Kitap Eklerinin 25 Yılı” konulu
oturumlar gerçekleşti. Konuşmacı olarak katılan Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkilileri, akademisyenler, hukukçular, yayıncılar ve
eğitimciler iki gün boyunca yayıncılığın sorunlarını
tartıştılar.
Kurultayın ardından hazırlanan, oturumlarda çıkan başlıca görüş
ve önerileri içeren 7. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Sonuç
Bildirgesi’ yayınlandı.
7. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Sonuç Bildirgesi
2016
Fikir ve Sanat Eserleri Kanun Taslağı hazırlanırken
yayıncılık endüstrisinin gelişimi ve dijital dünyada yeni iş
modelleri göz ardı edilmemelidir
Fiili korsan, dijital korsan, fotokopiden ve ayrıca lisanslamanın
olmayışından kaynaklanan yıllık kaybımız 300 Milyon $’dır. Dijital
yayıncılığın dijital korsandan kaybı %80 oranındadır. Gelişen ve
değişen iş modelleriyle birlikte ilim ve edebiyat eserlerinde tek
parça satın alma, kiralama, abonelik, doğrudan lisans alma, istek
üzerine gibi yeni lisans türleri ortaya çıkmıştır. Fikir ve Sanat
Eserleri Kanununun dijital alanda doğan kayıpları engelleyecek ve
oluşan yeni iş modelleri ile telif haklarını, hak yönetimi
aracılığıyla koruyacak ve kayıpları engelleyecek şekilde
düzenlenmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir yayıncılık için zenginleştirilmiş içerikte
telif haklarının korunması ve hak takibinin gerçekleşmesi
esastır
Mobil öğrenme ortamları, veriye erişim, akıllı telefon, tablet gibi
cihazların kullanımı eğitim yayıncılığı sektörünü önemli biçimde
etkilemiştir. İdeal olan, e-içeriğin ve basılı içeriğin içiçe
geçeceği, karma modeldir. Eğitim yayıncılarını rakip olarak gören,
içeriğe önem vermeyen yaklaşımların eğitimde başarısız oldukları
bir gerçektir. Aksine eğitim yayıncılarını iş ortağı olarak gören
ülkelerin eğitim sistemlerinin de başarılı olduğu görülmektedir.
Çünkü kaliteli içerik ancak rekabetten ve çeşitlilikten çıkar.
Milli Eğitim Bakanlığı kendi platformlarında öğrencilere ücretsiz
materyal sunabilir, ancak öğrencinin kendi olanakları ve tercihiyle
eğitim yayınlarına erişimine de olanak sağlanmalıdır.
Zenginleştirilmiş içerik ve öğretim materyalleri, öğrenme
ihtiyaçlarına göre şekillenmeli ve düzenlenmelidir
Türkiye’de mobil cihazların toplam kullanım oranı %94’lere,
internet erişiminde mobil cihaz kullanımı %40’lara ulaşmıştır.
Dünyada mobil eğitim uygulamalarında 2018’e kadar %28 büyüme
gerçekleşmesi beklenmektedir. Z kuşağının, ilgi ve meraklarının
hızlı değişmesi, girişimci-sorgulayıcı olmaları, aynı anda pek çok
işi yapabilme becerileri gibi temel özellikleri ve bu yönlerdeki
ihtiyaçları göz ardı edilmemelidir. Uygulamaların bu kitleye uygun,
iyi tasarlanmış, görsel olarak çekici ve kullanıcı dostu olmalarına
özen gösterilmelidir. Hem içeriğin hem de içerik platformunun
sürekli değişen bir yapıda olması esastır. Dolayısıyla, özellikle
ders kitabı yayıncılığında iyi içerik üretmenin yolları aranmalı ve
bakanlıkça desteklenmelidir. Basılı kitaptaki içerik ne kadar iyi
olursa, dijital içerik de o kadar iyi olur.
Sağlıklı bir eğitim yayıncılığı, demokratik toplumların ve
bilgiye, rekabete dayalı ekonomilerin temel öğesidir.
Eğitim yayıncılığının varlığını sürdürebilmesi için yayıncıların
açık pazar politikasına teşvik edilmeleri şarttır. Dünyada en iyi
örnekler, yayıncıları daha iyi ürünlere teşvik eden, lokal
ihtiyaçlara çözüm üreten, lokal değerlere önem veren
politikalardır. Kaliteli kaynak ve destek, çeşitliliği de
getirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı yayıncılık yapmaktansa, bu
kaynakları sektörün gelişimine harcamalıdır. Öğretmenlere etkin ve
kaliteli bir eğitim için en doğru materyalleri seçme inisiyatifi
tanınmalıdır. Bu şekilde yayıncılar, yazarlar ve editörler
bakanlıkla ve öğretmenlerle etkileşim halinde daha kaliteli
yayınlar üretebilirler. Kaliteli yayıncılık için materyal
planlaması yaparken ve iş modeli geliştirilirken telif haklarına
önem verilmesi beklenmektedir.
Öğrencileri kitapla buluşturmanın yolu, mekanlardan
bağımsız olarak işleyen yöntemlerdir
Nitelik ve içeriğin kalitesi, kitabı öğrenciye sevdirmek, kitap
okuma isteğini sağlamakta önemlidir. Çocuk yayıncılığı, nicelik ve
nitelik anlamında yükseliştedir. Özellikle çocuk ve ilk gençlik
edebiyatını geliştirecek kanalların açılması, öğrencinin kitapla,
yazarla buluşmasını, kitaba dokunmasını sağlayacak projelerin
desteklenmesi gereklidir. Kitabın not korkusuyla okunmasından
ziyade kazanımların okuma heyecanı ile elde edilmesi esas olmalı,
kitabın ders materyaline dönüşmesinin önüne geçilmeli, okuma
kültürünü geliştirmeye yönelik projeler, etkinlikler bu esas
üzerinde geliştirilmelidir.
Anadilde okumak, yazmak ve yayıncılık yapmak bir haktır.
Çeşitliliği korumanın yolu özgürlükçü kültür politikalarından
geçer
Anadilde okumak, yazmak ve yayıncılık yapmak suç olmaktan
çıkartılmalı, desteklenmelidir. Anadilde yaratıcı üretimin önündeki
engeller kaldırılmalıdır. Anadilde eğitimin yetersizliği ya da
yasak oluşu, resmi makamlarca kimi Anadolu dillerinin varlığının
bile kabul edilmemesi, bu dillerde kitaplar yazılıp yayımlanması
bir yana, bu dillerin kaybolmalarına neden olacaktır. Anadilde
yayımlanan kitapların temel sorunu, okur, yazar ve çevirmen yokluğu
ya da azlığıdır. Okur, yazar ve çevirmen yetişmesi de ancak
üniversitelerde bu dillerin eğitiminin verilmesi ile mümkündür.
Satış, dağıtım problemleri nedeniyle bu yayınlar sınırlı sayıda
okura ulaşabilmektedir. Bu dillerde yazılmış eserlerin yabancı
dillere çevirisinde TEDA Projesi desteği sağlanmalı, Türkçe’den
Anadolu dillerine yapılacak çeviriler için de bir destek sistemi
oluşturulmalıdır.
Korsan yayınla mücadele akademik yayıncılığı ve bilimsel
araştırmayı geliştirecek en önemli dinamiktir
Akademik yayıncılıkta korsan yayının oranı %90’lara varmıştır. Bu
alanda, fotokopi ve dijital ortamda korsan yayıncılık ciddi
sorunlardır. Yeni FSEK Tasarısı ile getirileceğini beklediğimiz
lisanslama hakkı ve copyright levy’nin hak sahiplerine
dağıtılmasının sağlanması ile bu gelir kaybı önlenip, korsan
yayıncılığı önemli oranda engelleyebilir. Üniversiteler dijital
dönüşümün içine ders kitabını da entegre etmelidir. Ayrıca ders
kitabı yazımının, kitapların eğitimde kullanımının yeni nesile
hitap edecek düzeyde, zamandan ve mekandan bağımsız uygulamalar
içerecek şekilde organize edilmesi gerekmektedir. Akademik
yayıncılığın desteğe ihtiyacı vardır. Akademik yayıncılığın
gelişmesi Türkiye’de bilimsel araştırmanın da gelişmesi
demektir.