Türkiye üzerine oynanan oyunlar
Abone olGazeteci Orhan Can'ın "Çelik Savaşları" isimini verdiği kitabı çıktı. Can'ın kitabında Türkiye üzerine oynanan oyunlar var. Meriç Köyatası, kitabı tanıttı.
Akşam yazarı Meriç Köyatası, yılların gazetecisi Orhan Can'ın isimli kitabını tanıttı. Çelik Savaşları, Türkiye üzerine oynanan oyunları gözler önüne seriyor.
Yazı: Meriç Köyatası
Kaynak:
Gazeteci Orhan Can'ın Çelik Savaşları adını koyduğu kitabı yeni çıktı. Bu kitap bana bir uykusuz geceye mal oldu. 396 sayfalık kitabı 'şöyle bir göz atayım da tatilde okurum' diye elime aldım. Kitabı bir solukta okudum, sabah olmuştu ve ben bu yazıyı yazmaya başladım.
Toplumsal hafızanın zayıf olduğu, olayların rahatça saptırıldığı Türkiye'de yakın tarihi anlatan kitaplarda, hem kitapta yazılanları iki kere değerlendireceksiniz, hem de kitabı kimin yazdığına bakacaksınız.
Orhan Can, Çelik Savaşları kitabında psikolojik savaş yöntemleriyle, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının nasıl yönlendirildiğini çok net anlatıyor. Cazgır bir azınlığın toplumların kaderini, Birinci Dünya Savaşı'nda nasıl etkilediyse, Irak Savaşı'nda da aynı yöntemle etkilediğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye'de yıllar boyunca tezgahlanan farklı isimlerdeki terör melanetine, ABD ve AB'nin hangi hesaplarla yaklaştığını anlatıyor. Orhan Can'ın kitabı bir roman değil. Gerçeklerin hatırlatıldığı bir yakın geçmiş özeti. Ama bir roman lezzeti taşıyor.
Yazının girişinde, yakın tarihi anlatan kitaplarda hem yazılanı iki kere değerlendireceksiniz, hem de kitabı kimin yazdığına bakacaksınız demiştim. Kitabın içeriği ile ilgili olarak sizleri fazla etkilemek istemem. Okumanızı öneririm. Ama Orhan Can için yazacaklarım var.
Sevgili Orhan'ı 1986'lardan Hürriyet Gazetesi'nden tanırım. Canavar gibi bir muhabirdi. Gece gündüz demeden çalışırdı. Yükseldi, istihbarat şefi oldu. Türkiye'de özel televizyonlar kuruldu. O televizyonların haber merkezlerinde çalışmaya başladı. Haber müdürü oldu. Birçok ünlü haber spikeri ya da anchorman'ın arkasında haber müdürlüğü yaptı, onları şöhrete taşıdı. Hiçbir zaman vitrine çıkmadı. Şimdi, benim de program yaptığım SKYTÜRK televizyonunda haber müdürlüğü yapıyor. En önemli özelliklerinden biri de yaşadıklarını günü gününe not edip arşiv oluşturması.
Türkiye, maalesef bulunduğu jeopolitik konumuna göre hak ettiği yerde değil. Hal böyle olunca, içeriden ve dışarıdan Türkiye üzerine çeşitli hesaplar yapılıyor, ama Türkiye buna gereken cevabı veremiyor. Çünkü o gücünün farkında değil. Farkına varsa dahi, gırtlağına kadar battığı 300 milyar doları aşan borç nedeniyle, o gücü kullanacak durumda değil.
İşte Orhan Can, son zamanlarda Türkiye üzerine yapılan hesapları ve Türkiye'de bu hesaplar karşısında, aydın, yarı aydın ve medyanın takındığı tavrı, Çelik Savaşları kitabında çok iyi anlatıyor.
Orhan Can'ın kişiliği ile ilgili nasıl bir tanımlama yapayım diye düşünürken, kafamda yeni bir tartışma patlak verdi. Epey gürültü koparacak belki ama şöyle:
Orhan Can milliyetçidir desem, bir kesim sahip çıkacak bir kesim dışlayacak. Orhan Can ulusalcıdır desem başkaları reddedip başkaları sahip çıkacak. Yurtseverdir desem, yurtseverlik kimsenin tekelinde değil ama bu lafı da, ekonomik ve sosyolojik tüm görüşleri iflas etmiş dinozor bir grup sahiplendi. Bana göre Orhan Can Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bu ülkede verilen İstiklal Savaşı'nı çok iyi anlamış bir kişidir. Ve ben sevgili kardeşim Orhan Can'ı çok severim. Çelik Savaşları kitabını öneriyorum.
Yazı: Meriç Köyatası
Kaynak:
Gazeteci Orhan Can'ın Çelik Savaşları adını koyduğu kitabı yeni çıktı. Bu kitap bana bir uykusuz geceye mal oldu. 396 sayfalık kitabı 'şöyle bir göz atayım da tatilde okurum' diye elime aldım. Kitabı bir solukta okudum, sabah olmuştu ve ben bu yazıyı yazmaya başladım.
Toplumsal hafızanın zayıf olduğu, olayların rahatça saptırıldığı Türkiye'de yakın tarihi anlatan kitaplarda, hem kitapta yazılanları iki kere değerlendireceksiniz, hem de kitabı kimin yazdığına bakacaksınız.
Orhan Can, Çelik Savaşları kitabında psikolojik savaş yöntemleriyle, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının nasıl yönlendirildiğini çok net anlatıyor. Cazgır bir azınlığın toplumların kaderini, Birinci Dünya Savaşı'nda nasıl etkilediyse, Irak Savaşı'nda da aynı yöntemle etkilediğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye'de yıllar boyunca tezgahlanan farklı isimlerdeki terör melanetine, ABD ve AB'nin hangi hesaplarla yaklaştığını anlatıyor. Orhan Can'ın kitabı bir roman değil. Gerçeklerin hatırlatıldığı bir yakın geçmiş özeti. Ama bir roman lezzeti taşıyor.
Yazının girişinde, yakın tarihi anlatan kitaplarda hem yazılanı iki kere değerlendireceksiniz, hem de kitabı kimin yazdığına bakacaksınız demiştim. Kitabın içeriği ile ilgili olarak sizleri fazla etkilemek istemem. Okumanızı öneririm. Ama Orhan Can için yazacaklarım var.
Sevgili Orhan'ı 1986'lardan Hürriyet Gazetesi'nden tanırım. Canavar gibi bir muhabirdi. Gece gündüz demeden çalışırdı. Yükseldi, istihbarat şefi oldu. Türkiye'de özel televizyonlar kuruldu. O televizyonların haber merkezlerinde çalışmaya başladı. Haber müdürü oldu. Birçok ünlü haber spikeri ya da anchorman'ın arkasında haber müdürlüğü yaptı, onları şöhrete taşıdı. Hiçbir zaman vitrine çıkmadı. Şimdi, benim de program yaptığım SKYTÜRK televizyonunda haber müdürlüğü yapıyor. En önemli özelliklerinden biri de yaşadıklarını günü gününe not edip arşiv oluşturması.
Türkiye, maalesef bulunduğu jeopolitik konumuna göre hak ettiği yerde değil. Hal böyle olunca, içeriden ve dışarıdan Türkiye üzerine çeşitli hesaplar yapılıyor, ama Türkiye buna gereken cevabı veremiyor. Çünkü o gücünün farkında değil. Farkına varsa dahi, gırtlağına kadar battığı 300 milyar doları aşan borç nedeniyle, o gücü kullanacak durumda değil.
İşte Orhan Can, son zamanlarda Türkiye üzerine yapılan hesapları ve Türkiye'de bu hesaplar karşısında, aydın, yarı aydın ve medyanın takındığı tavrı, Çelik Savaşları kitabında çok iyi anlatıyor.
Orhan Can'ın kişiliği ile ilgili nasıl bir tanımlama yapayım diye düşünürken, kafamda yeni bir tartışma patlak verdi. Epey gürültü koparacak belki ama şöyle:
Orhan Can milliyetçidir desem, bir kesim sahip çıkacak bir kesim dışlayacak. Orhan Can ulusalcıdır desem başkaları reddedip başkaları sahip çıkacak. Yurtseverdir desem, yurtseverlik kimsenin tekelinde değil ama bu lafı da, ekonomik ve sosyolojik tüm görüşleri iflas etmiş dinozor bir grup sahiplendi. Bana göre Orhan Can Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bu ülkede verilen İstiklal Savaşı'nı çok iyi anlamış bir kişidir. Ve ben sevgili kardeşim Orhan Can'ı çok severim. Çelik Savaşları kitabını öneriyorum.