Türkiye, Ürdün ve İsrail'de Reyhanlı gerilimi
Abone olSuriye’ye askerî müdahale, İsrail dışında Türkiye ve Ürdün’ü hedefteki ülkeler haline getiriyor. İki ülkeyi ürküten ihtimal ise terör saldırıları
Suriye’nin kimyasal silah kullandığı
iddialarının ardından bir taraftan ülkede incelemeler yapan BM
heyetinden gelen rapor beklenirken, diğer yandan olası askerî
müdahale ve müdahalenin nasıl olacağı tartışmaları
başladı.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan, saldırının birkaç günle sınırlı olmasının beklendiğini ve rejim değişikliğini amaçlamadığını söyledi. Suriye’ye müdahalenin savaş gemileri aracılığı ile denizden füze saldırısı şeklinde beklendiğini belirten Orhan, Türkiye’nin büyük risk altında olduğuna dikkat çekti.
KİMYASAL SİLAH ABD’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Taraf'tan Güler Yılmaz'a konuşan Oytun Orhan’ın öne çıkan ifadeleri şöyle:
"Suriye’nin başkenti Şam’ın banliyölerinde gerçekleşen
kimyasal silah saldırısı iki buçuk yıldır süren iç savaşın yeni bir
aşamaya geçmesine neden olacaktır. ABD, iç savaşta kimyasal silah
kullanımı daha önce kırmızı çizgi olarak ilan etmişti. Bu noktadan
itibaren ABD’nin Suriye’de askerî operasyonuna kesin gözüyle
bakılıyor. Esas soru operasyonun boyutu, mahiyeti ve
hedefi ne olacaktır.
FÜZE SALDIRISI KESİN
İki buçuk yıldır ABD’nin Suriye’ye askerî müdahale etmemesine, bu konuda çekimser olmasına neden olan koşullarda radikal bir değişim ortaya çıkmamıştır. Dolayısıyla saldırının yaklaşık birkaç günle sınırlı olması bekleniyor ve rejim değişikliğini amaçlamadığı anlaşılıyor. Savaş gemileri aracılığı ile denizden füze saldırılarına kesin gözüyle bakılıyor, bunun yanı sıra hava saldırıları olması da muhtemel görünüyor. Müdahalede hava savunma sistemlerinin ve bazı askeri hedeflerin vurulması muhtemeldir.
TÜRKİYE BÜYÜK RİSK ALTINDA
Müdahale bölgede iki devleti hedef hâline getirecektir. Suriye ve müttefiklerinin doğrudan ABD başta olmak üzere Batı’ya misilleme şansı bulunmuyor. Bundan dolayı bölgede Batı’nın müttefikleri olan İsrail, Türkiye ve Ürdün’ü çeşitli şekillerde cezalandırabilirler. Dolayısıyla müdahale sonrası Türkiye büyük risk altında olacaktır. Suriye ve İran’ın genel mücadele sistematiği doğrudan saldırı şeklinde değildir.
Bu konuda birkaç ihtimal bulunuyor.
Birincisi, Reyhanlı benzeri çok sayıda sivil kaybına yol
açacak, toplumsal infial yaratacak kimin yaptığının ortaya
çıkmayacağı terör saldırılarının gerçekleştirilmesi.
İkincisi, Türkiye’nin yakın çevresinde Ankara’nın siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal varlığına yönelik faili belli olmayan terör saldırılarının, bombalamaların ve Türk vatandaşların kaçırılmalarının yapılması.
Üçüncü ihtimal, Kürtlere yönelik açılım sürecinin PKK veya oluşturulabilecek yeni bir hareket yoluyla sabote edilmesi.
Dördüncü ihtimal, Ortadoğu’nun yeni çatışma dinamiği haline getirilen mezhepsel çatışmaların Türkiye’ye taşınmasına çalışılmasıdır.
ESAD’IN SİLAHLARI İSRAİL İÇİN TEHDİT
Bu müdahalenin birkaç hedefi bulunuyor. Birincisi, kimyasal silahların bir daha kullanılmaması konusunda güçlü bir mesaj vermek. İkincisi, Suriye’de sahada Beşar rejimi lehine değişen askerî üstünlüğü muhalefet yönünde dengelemek. Üçüncüsü, tarafları siyasi çözüme zorlamak.
Müdahale muhtemelen İkinci Cenevre Konferansı’nın da kapılarını aralayabilecektir. Dördüncüsü ve asıl önemlisi Beşar Esad’ın güçlü askerî alt yapısının omurgasını zaman içinde kırmak. Suriye’nin güçlü silah sistemleri Esad’ın elinde kalsa da veya muhalefetin eline geçse de gelecekte özellikle İsrail için tehdit unsurudur. Suriye’nin güçlü silah sistemleri ortadan kaldırılırsa taraflar eşit koşullarda uzun yıllar boyunca basit silahlarla savaşmak zorunda kalacaklar.