Türkiye savaşa hazırdı

Abone ol

Hüsnü Mübarek canlı tanığıydı. Suriye ile Apo krizinin perde arkasını anlattı.

SURİYE’NİN Abdullah Öcalan ve PKK kurmaylarına kucak açması, kamplara ev sahipliği yapması 1998 Eylül’ünde Ankara’nın sabrını taşırdı. Türkiye kararlı bir biçimde Şam yönetimini köşeye sıkıştırmak için düğmeye bastı. Ve iki ülke bir anda savaşın eşiğine geldi. İşte o dönemin en kritik tanıklarından Mısır Devlet başkanı Hüsnü Mübarek, krizin bilinmeyenlerini KANAL D Haber’den Mehmet Ali Birand’a anlattı.

Esad aradı, Mübarek geldi

Gerilim, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in, 16 Eylül 1998’de Hatay’dan Suriye’ye ateş püskürmesiyle başladı: “Apo denen eşkıyayı destekleyerek, Türkiye’yi terör belasına bulaştırdılar. PKK destekçisi Suriye, sabrımızı taşırmaya başladı. Suriye iyi niyetimizi suiistimal ediyor ve PKK’yı topraklarında besliyor. Gerektiğinde bu halk sorumlulara dersini verecektir.”

Ardından dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, 1 Ekim’de Suriye’yi çok sert bir dille uyardı. İşte o gün Hafız Esad Mübarek’ten yardım istedi. Mübarek, hemen Şam’a hareket etti.

O günü Mübarek şöyle anlattı:

BİRAND: Başkan Hafız Esad size ne dedi?
MÜBAREK: Bana bütün hikayeyi anlattı. Pek çok yanlış anlaşılma vardı.

BİRAND: Türkiye ile görüşmek mi istiyordu?
MÜBAREK: Esad benimle de görüşmek istemiyordu. Olanları önlemek istiyordu.

BİRAND: O’na Öcalan’ı dışarı çıkartacağınızı söylediniz mi?
MÜBAREK:Neden bu adamı burada tutuyorsunuz. Başka bir ülkeye verin. Neden kendinizi böyle bir duruma sokuyorsunuz” diye sordum.

BİRAND: Ve Ankara’ya gittiniz.
MÜBAREK: Ankara’ya gittim, Demirel ve grubuyla görüştüm. Bir önerim vardı..

TEKLİF ORDUYA İLETİLDİ

BİRAND: Neydi öneriniz?
MÜBAREK: Her şeyi açık açık konuşmak, karşılıklı beraberce oturup halletmek. Sınıra yakın bir yerde. Burada, ya da orada. O bu teklifimi orduya gönderdi. Sonra sivil giyimli biri geldi. Biraz düşündü. Bana, “tamam, teklifini kabul ediyoruz” dedi. Mesajımı gönderdi. Kabul ettiler. Sonra havaalanına doğru gitti. Aslında gitmeyecekti.

BİRAND: Demirel mi?
MÜBAREK: Evet. Helikopterle havaalanına gittik. Ve ona dedim ki ısrarcı olacak. Onunla görüşmeye ihtiyacımız var mı? Onunla şimdi birlikte geçebilirim diye sordum. Saat akşamın altısı mıydı ya da yedisi miydi neydi. Savaşın hazırlandığını biliyordum. Savaş çıkabilirdi.

Savaş çok yakındı

BİRAND: Biliyordunuz?
MÜBAREK: Hissedebiliyordum. Kimsenin bana bunu söylemesine ihtiyacım yoktu ama içinde bulunulan durumu tartabiliyordum, atmosferi hissediyordum. Ve çok çok çok yakın bir zamanda nelerin olabileceğini hissediyordum. Hafız Esad’la havaalanında konuşabilir miyim diye sordum. Hafız Esad’a söylediler.

(Mübarek mesajı alıp aynı gün özel uçağının rotasını Şam havalimanına yönlendirdi. Hafız Esad ile havaalanında buluştu ve Türkiye’nin ultimatomunu elden verdi.)

MÜBAREK: Esad’a herhangi bir şey söylemedim. Zaten her şeyi çok iyi biliyordu. Dedim ki “Beraberce oturun, problemleri konuşun ve bu sorunu barışçıl yollarla halledin. Sadece dedim ki, arkadaşım Demirel’i arayın. “Evet, size katılıyoruz” dedi. Sonra Demirel ile Esad görüştü. Sınırda ya da sınıra yakın bir yerlerde buluştular. Hatırlamıyorum şimdi. Ve Türk tarafından 10 maddelik bir teklif listesi vardı.

(Mübarek’in dediği gibi bir Demirel-Esad zirvesi yapıldığı konusunda bilgi yok. Ama 9 Ekim 1998’de Apo, Suriye’den dışarı çıkarıldı.)
(Kaynak: Vatan)

Günün Önemli Haberleri