Türkiye Nisan’da toparlanır
Abone olYıldırım Aktürk, "Nisan’dan sonra toparlanırız, iki sene sonra da AB standardında bir ülke konumuna geliriz"
Yıldırım Aktürk, rahmetli Özal’ın en yakın teknokratlarındandı,
DPT Müsteşarlığı yaptı, özel sektörde çok üst seviyede yöneticilik
görevinde bulundu, Özal’ın ısrarlı tekliflerine rağmen önce
siyasetin dışında kaldı, sonra ‘Faydalı olabilirim’ düşüncesiyle
ANAP’tan siyasete girdi ama ideallerini gerçekleştiremeyeceğini
görünce bir daha aday olmadı. Yusuf Bozkurt Özal ve Hüsnü Doğan’la
çalıştı. Özal’ın ‘İkinci Cumhuriyet’ çalışmalarına destek verdi.
Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle AKP programının hazırlanmasında aktif
rol aldı. Şimdi hâlâ bir siyasetçiden çok, bir teknisyen gibi
çalışıyor ve AKP’ye projeler hazırlıyor. AKP Hükümetinin üç buçuk
aylık dönemini birlikte değerlendirdiğimiz Yıldırım Aktürk, şartlar
iyi giderse Nisan’dan sonra Türkiye ekonomisinin toparlanma
sürecine gireceğini, iki sene sonra da AB standardında bir ülke
konumuna geleceğini iddia etti. Yıldırım Aktürk’le yaptığımız
röportaj; noktası virgülüyle şöyle: Soru: Türkiye’de 70 milyon Irak
olayına kilitlendi. Nedir bu olay? ABD ne yapmak istiyor? Aktürk:
“Türkiye kesinlikle Irak’la bir savaş istemiyor. Türk halkının asla
böyle bir düşüncesi yok, siyasetçinin de, askerin de. Türkiye’nin
komşusu Irak’la herhangi bir problemi de yok.” Soru: Öyle ama neden
Irak’a Türk askeri gönderiliyor? Amerikan askerinin Türkiye
üzerinden geçmesine neden müsaade ediliyor? Aktürk: “Haklılığı,
haksızlığı ayrı bir konu. Bunun tartışmasını yapmıyoruz şimdi. ABD
kararlı. Savaş başlarsa Türkiye ne yapacak? Esas mesele bu.
Türkiye’nin güneyden gelen göç dalgasını durdurması gerekiyor.
Ayrıca, orada Türkmenler var; onların emniyeti çok önemli.
Kürtlerin yanlış bir şey yapmasını Türkiye’nin engellemesi şart.
Bütün bunları yaparken bile Türkiye’nin sıcak çatışmaya girmesi söz
konusu değil.” Soru: Bütün bunlar Meclis’teki milletvekillerine
anlatıldı mı? Halka anlatıldı mı? Muhalefete anlatıldı mı? Aktürk:
“Eğri oturup doğru konuşmak lâzım. Tayyip Bey yanlış yaptı:
Meclis’i ikna ederim düşüncesiyle açık fikirli davrandı. Halbuki
düşüncelerini daha en başta açıklamalı ve grup disiplini
istemeliydi, bunu yapmadı. Bu arada Kürtler, tehdit etmeye başladı,
ABD ikiyüzlü davranıyor gibi bir izlenim verdi. Dolayısıyla aradaki
boşluğu duygular doldurdu, tereddütler arttı.” Soru: AKP
milletvekilleri olduğu gibi muhalefet de yeteri kadar
bilgilendirilmedi sanki? Aktürk: “Doğru. Çok kuru, çok yavan bir
tezkere sunuldu Meclis’e. Meclis iki paragraflık bir kararı oyladı.
Halbuki siyasi, ekonomik ve askeri ayağı olan bir tezkereydi bu.
Ayrıca, birinci tezkere çıkarken Başbakan Gül, ‘İkincisi BM
kararından sonra çıkarılır’ şeklinde bir konuşma yaptı. Kamuoyu ve
milletvekilleri bu noktaya odaklanlandı. BM kararı gecikince
beklentiler de başka yöne saptı. Halbuki ABD ve İngiltere, BM’nin
1441 sayılı kararı yeterli diyor ve Saddamın ayak sürümesini savaş
sebebi sayıyor.” Soru: milletvekillerinin acemiliği de önemli rol
oynadı sanırım! Aktürk: “ AKP’nin içinde 80 kadar milletvekili var
ki bunlar gerçekten iyi yetişmiş politikacı. Bakanlık ve komisyon
başkanlığı yapabilecek kıratta insanlar bunlar. Fakat diğerleri
gerçekten acemi. Siyasetin daha orta okulunda okuyorlar. Dört sene
sonra hepsinin gözü açılır ama bu konuda erken yakalandılar. 19
kararsız çok önemli bir rakam. Bunun 7’si oylamaya katılmasa
tezkere Meclis’ten geçerdi. Bunların hiçbirisi yapılmadı.
Muhalefete yeterli bilgi verilmedi.” Soru: İkinci kez gelirse
Meclis’ten tezkere çıkar mı? Aktürk: “Çıkar tabii. Rahmetli Özal,
Körfez Harekatı’nda o meşhur ‘Bir koyup üç almak’ sözünü söylediği
günlerde, ‘Hiç olmazsa 150 zabitimizi Körfez’e gönderelim’ diye
kıvrandı ama kimse sesini duymadı. O gün Mısır, Ürdün gibi aktif
partnerler, ‘Evet’ dedi ve hemen ardından Ürdün’de Nitelikli Sanayi
Bölgeleri kuruldu. Bugün Ürdün’ün ABD ile ticari bir problemi yok.
Şıkır şıkır ticaret yapıyor. Türkiye ise PKK belası ile
cebelleşirken milyarlarca dolar para kaybetti.” Soru: Türkiye
diretirse ABD geri dönmez mi? Aktürk: “Binde bir bile değil bu
ihtimal. Pahalı olur ama başka yoldan girip yapacağını yapar.
Geçmişte Körfez Krizi’nin faturasını bölgedeki ülkelere çıkarmıştı,
hatta Japonya bile ödetmişti. Şimdi tüm harcamaları kendi
kesesinden yapıyor. Onun için minimum maliyetle bu işi çözmeye
çalışıyor. Türkiye’den girerse hem maliyetler düşüyor, hem de
operasyonun süresi kısalıyor. 200 bin kişiyi yığdıktan sonra geri
gideceğini düşünemiyorum.” Soru: ABD’nin hedefi ne? Ne istiyor
bölgeden? Aktürk: “Birincisi petrol, ikincisi ise İsrail. Bölgedeki
ülkelere bir çeki düzen verme niyetinde olduğunu görüyoruz.
Emirlikleri ve Katar’ı kontrolü altına alacak gibi. Tabiri caizse
ABD İsrail’in çevresini gül bahçesi yapmak istiyor. İsrail-Filistin
çatışmasına son vermek için Filistinlilere Irak’ta yeni bir adres
arayabilir.” Soru: Irak, Filistinlilerin ikinci vatanı mı olur
yani? Aktürk: “Neden olmasın. İkinci Cihan Harbi’nden sonra Ürdün,
Irak, Suudi Arabistan nasıl kurulduysa Irak’ta yeni bir Filistin de
öyle kurulabilir. Suriye şimdilik İsrail’le iyi geçiniyor. İtiraz
edecek olursa onun da durumu pek parlak olmayabilir.” Soru: Peki,
Türkiye ne olur? Aktürk: “Türkiye İsrail’le savunma sanayiinde
işbirliği yapıyor. İsrail Türkiye’nin silah gücünü çok iyi biliyor.
Dolayısıyla Türkiye, İsrail’e rağmen bir şey yapamaz.” Soru: Irak
olayı ne kadar sürer? Aktürk: “Şayet üç haftada biterse, Türkiye
Nisan ayında toparlanır. Hem turizm, hem de senenin ikinci yarısı
kurtulur.” Soru: Peki, 2003’ün Nisan’ından sonra ne olur? Aktürk:
“Nisan’dan sonrası çok önemli. 11 Eylül olayından sonra ABD yaşayan
Küveyt hariç bütün Körfez kökenlileri fişledi. Bu insanlara ait 700
milyar dolarlık bir para ABD bankalarından çıktı. Bu para konacak
yer arıyor. Şayet akıllı projeler üretilebilirse bilhassa turizm ve
tarım konusunda bu paranın hiç olmazsa bir kısmı Türkiye’ye
çekilebilir. Önemli bir kısmı da borsaya girer ve devlet tahvili
alır. Ayrıca Irak başta olmak üzere komşu ülkelerde büyük bir
inşaat furyası başlayacak. Türkiye bölgenin en gelişmiş sanayi ve
müteahhitlik hizmetlerine sahip bir ülke. Körfez Savaşı’ndan bugüne
kadar bölge ülkelerinden çıkan sermaye tutarı 800 milyar dolar
civarında. Geçmişte Libya ve Rusya’da inşaat sektörü biraz
kıpırdadı, Türkiye bundan hemen olumlu etkilendi.” İşsizliği
önlemek için yeni politikalar gerek Soru: Türkiye işsizlik
meselesini nasıl çözer? Aktürk: “Kuzeyimizdeki projeler gibi
Türkiye’de büyük projeler başlatılabilir. Daha önce ifade ettiğim
gibi başta GAP olmak üzere yeni tarım sahaları ve turizm bölgeleri
açılabilir. Türkiye tarımının yüzde 70’ini hayvancılık teşkil
etmeli. Çok ciddi et ve süt besiciliği olmalı ama yok!.. Şeker
şirketi modeli mutlaka uygulanmalı. Sulu ziraat yapılan bölgelere
ayçiçeği ve yem bitkileri de ekilmeli. Besicilik, yağ ve yem sanayi
entegre hale getirilmeli. Burada önemli istihdam imkânı var. Bunu
değerlendirecek politikalar üretmeli iktidar.” Soru: İstihdamı
arttırmak için başka ne gibi projeler var? Aktürk: Yeni bir iş
sahası da mahalli idareler olacak. AKP Başkanı Tayyip Erdoğan’ın
sık sık dile getirdiği bir proje bu. Vali ve Belediye başkanı
seçilmiş tek kişi olacak. Mesela İstanbul’u ele alalım. İstanbul
sınırları içindeki tüm araziler belediyenin kontroluna verilecek.
Bugün İstanbul’un yüzde 60’ı imarsız. Bunun yarısı yıkılıp yeniden
yapılacak. İmarlı binaların yapımı esnasında hem istihdam artacak,
hem de katma değer ortaya çıkacak. Ayrıca AB İskan Fonu çok ciddi
destekler veriyor bu konuda. Yunanistan, Atina’da olimpiyat şehri
kurmak için 26 milyar dolar aldı AB’den. Kaynak : Türkiye