Türkiye NATO'dan çıkartılabilir!
Abone olTürk siyasetinin duayenlerinden Kamran İnan, son gelişmelerden endişeli: Türkiye NATO'dan çıkartılabilir...
YIllarIn deneyimiyle eksen kayması tartışmalarına çok
konuşulacak bir tespitle katılıyor Kamran İnan... Öyle bir tespit
ki bu, Türkiye’nin ekseni 180 derece kayabilir. “Türkiye NATO’dan
çıkartılabilir” diyor.
Vatan Gazetesi'nden Mine Şenocaklı'ya konuşan Kamran İnan'dan
çarpıcı iddialar şöyle:
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun son açıklamaları ne anlama
geliyor?
Dışişleri Bakanı yeni dış politika çerçevesini
anlatırken, Kars’tan Fas’a, Sinop’tan Sudan’a, Ankara’dan Aden’e
bir coğrafi bölge tarifi yaptı. Dikkat ederseniz bu coğrafya,
Amerikalıların birkaç sene önce ortaya attığı ve kimse anlamadığı
için havada kalan Büyük Ortadoğu Projesi coğrafyası... Peki, bu
coğrafyada Amerika’nın yapamadığını siz mi yapacaksınız ve nasıl
yapacaksınız? Bu coğrafyadaki devletlerin bir-ikisi hariç hepsi
Washington’ın elinde... Bütün yöneticiler Amerika sayesinde ayakta
kalıyor ve hepsi de Batılı sanayileşmiş memleketlerin menfaatlerini
temsil ediyor. Bu politikayla siz Türkiye’yi nereye götüreceksiniz?
Şimdi Ürdün’le, Suriye’yle, Lübnan’la birleşik kap yapın. Ee
onların kabı boş, bizde bir nebze var, ama o da oraya akar gider.
Siz bunları arkanıza alarak dünyaya nasıl kafa tutarsınız? Şimdi
deniyor ki, Türkiye ile bu dört devletin milli gelirleri 750 milyar
dolar! ABD’nin savunma bütçesi yalnız 750 milyar dolar, yıllık
bütçesi 3.5 trilyon dolar, milli geliri 11 trilyon doların
üzerinde! Şimdi siz bunun karşısında neyi, nasıl yapacaksınız?
Devlet gerçekle idare edilir, hayalle değil.
O zaman bu konuşmalarda AK Parti’nin tabanını dikkate alan
bir iç hesap mı var? Yani bunlar hep seçimlere yönelik hamleler
mi?
Hayır, bütün bunlar etap etap geliştirildi. İlk büyük darbe
Davos’ta yaşandı, sonraki gelişmelerle evvela İsrail’le kapışma
oldu, sonunda onların da 21 Mayıs gecesi yaptıkları insanlık dışı
hareketle BM Güvenlik Konseyi’nde Amerika’ya karşı vaziyet alıp
İran’la yakınlaşıldı... Bir devletin vazifesi önce kendi milletinin
menfaatlerinin avukatlığını yapmaktır, başkasının avukatlığını
değil. Bu İran aşkı nereden doğdu? Yani 17 Mayıs’ta bir antlaşma
yaptık. Çok başarılı diplomatik bir zafer değil. İran’ın en büyük
ekonomik ortakları Rusya ve Çin’dir. Bunların ikisi Amerika’yla
anlaşmış, o zaman siz ne yapmaya ortalıkta dolaşıyorsunuz? Gidip de
Brezilya’yla el ele veriyorsunuz? Siz NATO üyesisiniz, Brezilya
değil. Nitekim Amerika’da biri çıktı, “Türkiye’yi NATO’dan atmak
lazım” dedi. Oysa Türkiye’yi NATO’ya aldıran da Amerika’dır. Ve bir
söz vardır; zor zamanlarda uzatılan el unutulmaz...
Nasıl?
8 Şubat 1945’i ele alın, Yalta Konferansı’nda Stalin iki defa bir
söz kullanıyor, “Sovyetler Birliği boğazına yapışmış eli kırıp
atacaktır” diyor. Boğazına dediği Türk boğazları ve el Türkiye...
Arkasından takip edin, Kars ve Ardahan’ı istedi ve Boğazların ortak
savunmasını ihlal etti. Türkiye tek başına idi ve tek başına
olmasına rağmen de dimdik ayakta kaldı. Sonra Amerika Başkanı
Truman 12 Mart 1947’de Türkiye’nin bağımsızlık ve toprak
bütünlüğünü teminat altına aldıktan başka 500 milyon dolarla
ekonomik ve askeri yardım başlattı ve bu 50 sene devam etti. Yani
insan hiç olmazsa Truman’dan utanır, sıkılır! Bu nasıl iştir? Gidip
de orada parmak kaldırmak, Amerika’ya kafa tutmayı marifet saymak.
Bu olmuyor, kusura bakmasınlar... “Global güç olacağım” diyor,
olamazsınız efendim. Bölgesel amenna! Ama bu da zorla olmaz. Şimdi
bir noktada mevcut hükümetin görüşüne katılırım, biz uslu çocuktuk,
Batı’nın her dediğini kabul eden, “Evet efendiciğim” diyen... Bunu
biraz Özal, biraz da Ecevit bozmaya çalıştı ama olmadı. Tamam aktif
olmak lazım diplomaside, savunmada değil. Ama bunun limitleri var.
İddialarınızla imkanlarınız orantılı olacak. ‘Yıkıp atacağım’
demekle, bu olmuyor. Sonra bizim Amerika ile çok güvenli
ilişkilerimiz vardı. İlk kırılma nerede oldu? 1 Mart tezkeresinde,
2003’te... Ondan önce haftalarca o müzakereler yapılmasaydı böyle
olmazdı. Nitekim Sayın Özal’dan da istediler, o hemen ilk gün
“Yapamam” dedi ve izah da etti, hiçbir kırılganlık olmadı... Ama
AKP Hükümeti ne yaptı? Hemen pazarlıklar, heyetler... Önce maalesef
‘Gel gel’ dedi... Sonra dünyanın en büyük gücünün prestijini kırdı.
Nitekim Amerika Savunma Bakanı, “Türkiye bizim tüm planlarımız alt
üst etti ve bu bize çok pahalıya mal oldu” dedi. Şimdiki Savunma
Bakanı da diyor ki; “Türkiye bizi hayal kırıklığına uğrattı.” Şimdi
de, Amerika açıklama yaptı, “İsrail olayından önce Hamas
temsilcisinin Ankara’da temaslarda bulunduğunu tespit ettik” diye.
Bu iş değil... Bütün Batı dünyası bu son olaylarda Türkiye’ye
güvenini kaybetti. Ve yakında Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması
gündeme gelebilecek.
Hangi gerekçeyle?
İran’la yakınlık!
Bu çok büyük bir iddia değil mi?
Gayet tabii... Ünlü bir Amerikalı gazetecinin daha 1993’te yazdığı
kitabının ilk makalesinde medeniyetler çatışmasıyla ilgili bir
paragraf vardı, herkesin dikkatinden kaçtı, orada diyor ki;
“Türkiye AB’ye girmeye çalışadursun, Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak
çalışmaları yavaş yavaş başlatılmıştır.” Nitekim Türkiye’nin
NATO’ya girmesi çok zor oldu. 1952’deki tutanaklar hâlâ
açıklanmadı. Kuzey ülkeleri Türkiye’nin NATO üyeliğine şiddetle
karşıydı. Sebep de Türkiye’nin sınır komşuları İran, Irak ve
Suriye’nin bir tehlike bölgesi olmasıydı. Bu ülkeler “Türkiye
yüzünden bizi savaşa götürmeyin” diyorlardı. Bugün AB de aynı korku
içersinde... Çünkü bu 3 ülkeyle komşu Türkiye’yi AB’ye almak demek
AB’nin bunlarla komşu olması demektir. O bakımdan Türkiye’nin
realist olması lazım.
O zaman sizce Türkiye kendini ateşe mi atıyor en son
yaptığı hamlelerle? NATO’dan çıkarılma tehlikesi olabilir
diyorsunuz...
Olabilir... Yani siz tümüyle Batı’yı reddederseniz, Batı’nın
karşısında yer alırsanız bu sonuç kaçınılmaz olur.