Türkiye kuşatılıyor!
Abone olDSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız, AK Parti'yi teslimiyetçi bir politika izlemekle suçladı, CHP'yi ise topa tuttu.
"Bazı iç ve dış güç odakları tarafından 3 Kasım 2002 baskın
erken seçimleri öncesinde başlatılan "Türkiye'yi kuşatma harekâtı"
bugün bütün hızıyla devam etmektedir." diyen Süleyman Yağız,
iktidar partisi AK Parti'yi bu kuşatılmışlık karşısında bütünüyle
teslimiyetçi bir politika izlemekle, ana muhalefet partisi CHP'yi
de etkisiz muhalefetinin aczi içinde soluksuz kalmakla suçladı..
Yağız şunları söyledi: "Son günlerde birçok yazarın ve
yurttaşımızın da vurguladığı gibi, 3 Kasım Seçimleri öncesinde
Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit'i ve partimiz DSP'yi hedef
alan, ama asıl amaçları "ulusal duyarlılıklarımızı törpülemek" olan
bu güçler, bu yıl da Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma çabası
içine girdiler. Bunlar, ordumuzun etkisini azaltmak ve hatta
bütünüyle ortadan kaldırmak için sinsi planlarını yeniden ve daha
etkili biçimde devreye soktular. Bunlar, bu planlarını uygularken,
özellikle ordumuzu, AB üyeliğimizin önündeki en büyük engel olarak
göstermeye çalışıyorlar. Oysa, Silahlı Kuvvetlerimiz, AB
üyeliğimize değil, içtenlikten yoksun bazı AB üyesi ülkelerinin ve
içimizdeki gizli ya da açık yandaşlarının kendisi üzerinde oynamak
istedikleri oyunlara karşıdır. Bazı Batı ülkeleri, "ulusalcılığın"
ve hatta "Atatürkçülüğün" dönemini tamamladığını ve kalkınmamızın
önünde büyük bir engel oluşturduğunu ileri sürecek kadar
saçmalamaktadırlar. Oysa, dünyada -sağcısıyla solcusuyla- ulusalcı
olmayan hiçbir ulus yoktur. Kaldı ki, Türk ulusu, verdiği "ilk
ulusal kurtuluş savaşı" ile dünyanın tüm mazlum uluslarına örnek
olan bir ulustur. Değerli ulusumuz; AB'ye evet, dünyaya açılmaya
evet... Ama teslimiyete hayır demek zorundayız. Türkiye, basit ve
sıradan bir ülke değildir. Yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği her
sıkıntıya karşın, çok güçlü ve çok etkili büyük bir devlettir.
Türkiye, başka hiçbir ülke tarafından gözardı edilemez. Yeter ki,
biz bu gücümüzü bilelim; bu gücümüzü bilmenin idraki ve kararlılığı
içinde olabilelim. Türkiye için laiklik, ama inançlara saygılı olan
bir laiklik vazgeçilemez bir ön koşuldur. Bu itibarla
yurttaşlarımızın tüm inanç sistemlerine saygı göstermeyi ve ulusal
değerlerimizi korumanın kararlılığı içinde hareket etmeyi temel
ilke edinmek zorundayız. Bazı dış güç odaklarının ve içimizdeki
işbirlikçilerinin bizi kandırma ve ulusal değerlerimizi iyice
silikleştirme tuzaklarına düşmemeliyiz. Eğer bu tuzaklara
düşmezsek, inanıyoruz ki, ekonomik ve diğer toplumsal tüm
sorunlarımızı da çok daha kolay aşarız. Gelin hep birlikte,
Türkiye'yi kuşatma çabalarını etkisiz hâle getirelim. Şunu çok iyi
bilelim ki, sadece biz AB'ye değil, aynı zamanda ve daha çok AB de
bize mecburdur. Çünkü Türkiye'yi hiçbir ülke dışlamaya cesaret
edemez. Yeter ki biz, gücümüzün kıymetini iyi bilelim. Eğer acz
içinde olmazsak ve teslimiyetçi politikalar izlemezsek, ülkemiz çok
yakın bir zamanda daha da vazgeçilemez hâle gelecektir. Ulusal
seferberlik içinde olmak ve yüce önderimiz Atatürk'ün bize
öğrettiği, en temel ilke hâline getirdiği ulusal
duyarlılığımızı-bilincimizi-inancımızı-heyecanımızı yeniden
uyandırmak, canlandırmak ve halka halka yaymak zorundayız."