'Türkiye Kopenhag kriterlerinden geri gidiyor'

Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunu BBC Türkçe'ye değerlendiren AB genişleme süreci uzmanı Cengiz Aktar, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerinden geri gittiğini söyledi.

Cengiz Aktar raporun aslında şaşırtıcı olmadığını, zira Avrupa kurumlarının son 3-4 yıldır Türkiye ile ilgili eleştirilerini sertleştirdiğini, Avrupa Parlamentosu'nun da bu sene daha cesur ifadelere yer verdiğini belirtti.

Parlamento raporlarının bağlayıcılığı olmadığına da dikkat çeken Aktar, ancak Avrupa Konseyi'nin önümüzdeki Cuma günkü ara zirvede bundan etkilenerek Türkiye'ye bir ikazda bulunmasının söz konusu olabileceğini dile getirdi.

90'lara dönüş

Aktar, bu raporun Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini karşılama konusunda geriye gittiğini gösterdiği savını ise şu sözlerle dile getirdi:

"Raporu okuyunca 1999 döneminde çıkan benzer raporları hatırladım. O raporlarda Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince yerine getirmediği, bu nedenle de müzakerelere başlamasının uygun olmadığı dile getirilirdi."

"Bu rapora bakınca insanda benzer bir his oluşuyor. Yani Türkiye artık siyasi kriterlerde ilerlemiyor, geriye gidiyor."

Aktar bunun aslında müzakerelerin askıya alınması için de yeterli bir neden olduğunu dile getirdi.

"Müzakere çerçeve belgesindeki bir madde: 'Eğer müzakere eden ülke siyasi kriterde ilerleme yerine gerileme gösterirse, Konsey ya da Komisyon belli sayıda ülkenin teklifiyle müzakerelerin askıya alınmasını gündeme alabilir' diyor."

"Bunun hayata geçmesi teknik olarak kolay değil. 27 ülkenin bir araya gelmesi lazım. Hatta bu teklifi getirebilmek için gereken çoğunluğu bile bulamaz AB ülkeleri. Ama bunlar dillendirilmeye başladığı andan itibaren bu Türkiye'nin imajına ve istikrarına, özellikle de ekonomik istikrarına olumsuz yansımaya başlar."

Cengiz Aktar Avrupa Parlamentosu raporuyla, Türkiye ile AB arasındaki sorunun artık Kıbrıs sorununun dışına çıktığını belirterek, hükümeti altı çizilen eksikleri gidermeye çağırdı.

Aktar bu raporun Türkiye'nin Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki demokrasi arayışlarına model olarak gösterildiği bir döneme denk gelmesinin de trajikomik olduğunu belirtti.