Daha önceki barış süreçlerinin nasıl sonuçlandığı, daha doğrusu
sonuçlanamadığı düşünülürse yine de bir umutla barışa sarılıyor
Türkiye.
"Her savaş barış içindir" lafı çok söylenir
oldu son zamanlarda.
Eğer öyleyse, bu ülke olarak bizim son şansımız olabilir.
Barışı istemeyen yok gibi. MHP hariç, parlamentodaki bütün
siyasi partiler birlik içinde.
Gülen cemaati sürecin arkasında.
Halk destek veriyor.
Şehit aileleri bile, onlar bile barış gelsin, kan dökülmesin
diye haykırıyorlar.
Yüreklerindeki acının aynısı başka annelerin yüreğine düşmesin
diye taş basıp bağırlarına destekliyorlar süreci.
Paris'te üç PKK'lı kadın öldürülünce, barış sürecinin darbe
yiyeceğini düşünenler çok fena yanıldı.
Bunlardan biri de benim.
Ne yalan söyleyeyim, kapışacaklar diye düşünmüştüm.
Aslında başta hükumetin açıklamaları BDP'yi kızdırmış olsa da
çabuk toparlandılar.
Her iki parti de ve CHP'de sağduyu çağrısı yaptı ve bu süreci
baltalamaya çalışanların asla başarılı olamayacağını dile
getirdiler.
Ayrıca, görüşmelerin devam edeceğini, bu sürecin sabote
edilebileceğini de söylediler.
Cumartesi günü Sırrı Sakık'ın açıklamalarını internethaber'de
okuduysanız, barış sürecinde herkesin elini taşın altına koyduğunu
görebilirsiniz.
AKP, CHP ve BDP büyük bir risk alarak çıktılar
yola.
Şehit aileleri ve halk da sürecin arkasında...
Umuyorum ki Habur'da yaşanan yol kazası burada yaşanmaz.
Yaşanırsa sürekli kazaya uğrayan o "arabayla"
artık kimse yola falan çıkmaz.
Günün sözü: Ne iyi bir savaş
vardır ne de kötü bir barış. – (B. Franklin)