Türkiye kazandı mı kaybetti mi?
Abone olBöylesi bir hamle beklenmiyordu. O kadar ki bazı bakanlar bile sürpriz teklifi basın mensuplarından öğrendi…
Kıbrıs’ta kazandık mı kaybettik mi? Bu soruya şu aşamada ne evet
denilir ne de hayır. Diplomaside ak ya da kara yok. Teklif ne
tavizdir ne de süper bir hamle. Bu öneriler uzun soluklu bir
mücadelenin adımları. Başarı ya da aksi sonucu tarih kitapları
yazacak günün birinde.
Limanlar 12 aylığına açılacak
Önce Ankara’nın
Kıbrıs paketine bir göz atmakta fayda var. Türkiye, 2007’de
Kıbrıs’ta 12 ay içinde tamamlanacak kapsamlı bir çözümü talep
ediyor. Geçici olarak bir havaalanı ve limanı açmayı kabul ediyor.
Karşılık olarak Kuzey Kıbrıs'taki Gazimagosa Limanı ile Ercan
Havaalanı’nın uluslararası dolaşıma açılması yer alıyor. Pakette
çözüm adresi yine BM olarak gösterildi.
Hükümet risk aldı
Burada ince bir nokta var. Daha doğrusu ‘taviz verildi’ diyenlerin
eleştirisi şu noktada yoğunlaşıyor. Önerilerde “karşılıklılık”,
“koşul" ve “eş zamanlı” kelimelerinin yer almaması. Yetkililer
Paketin bütün olarak algılanması isteniyor. Yani izolasyonların
kaldırılması da paketin için de. Süreçte mutabakata varılması
halinde ilk kimin attığı önemli değil. Buradan anlaşıldığı üzere
riski alan ve ilk adımı atan hükümet oldu.
Avrupa’da genel kanı olumlu ama
Rumlar daha
teklif netleşmeden ‘hayır’ dedi. AB Dönem Başkanı Finlandiya paketi
yeterli bulmadı. Oysa AB Komisyonu Başkanı Borroso, hükümeti
kutladı ve KKTC’ye izolasyonların kaldırılmasından yana olduğunu
söyledi. Gelen haberler AB üyesi ülkelerin "çoğunluğunun" Türk
önerisini "tatmin edici" olarak algıladığı yönünde.
Önyargılar kolay silinmiyor
Avrupa’da
Türkiye’ye karşı halen ön yargı çok büyük. Bunu silmek uzun soluklu
bir iş. Kıbrıs politikasında atılan adımlar Avrupa’da oluşan bu ön
yargıları sarsıcı nitelikte. Yıllardır bilinen resmi Kıbrıs
politikasının çöpe atılması Avrupa’nın da kafasını karıştırdı.
Görüldüğü gibi Avrupa Birliği de işin içinden nasıl çıkacağını
kestiremiyor.
Bu pahalı ama iyi haber
Bütün bu gelişmeler yaşanırken olumlu adımlar da atılmıyor değil.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Rum Ksinedes Arestis
davasıyla ilgili olarak, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonunun (TMK) etkin
iç hukuk mekanizmalarında aradığı koşulları karşıladığını belirten
bir karar aldı.
Rum inadı nasıl aşılır?
50 yıllık sorunun bir
anda çözülmesi beklenmiyor. Sorunlar bir yumak olmuş. Sorular çok.
Rum inadı aşılacak mı? AB bir şekilde ikna olsa bile Rumlar’ı nasıl
ikna edecekler? Limanlar geçici olarak açılırsa önümüzdeki 1 yıllık
süreç içinde Rumlar ile çözüm olmaz ise Türkiye limanları tekrar
kapatabilme cesaretini gösterebilir mi?
Limanları açmak tanıma mı?
Muhalefetin en
fazla eleştirdiği konu limanların açılmasının Rum kesimini tanıma
anlamına geldiğini iddia etmesi. Bu gelişme ile Türk askerinin
varlığının tehlikeye gireceğini ileri sürülüyor. Sorun da burada
çıkıyor. Oysa Rum gemileri Panama bandırası ile limanlara zaten
giriyor. Eğer geçici bir uzlaşma çıkarsa tek fark bu gemilere Rum
bayrağı çekilmiş olacak. Sportif açıdan zaten iki ülke takımları
karşılaşıyor. Yani fiili olarak münasebetlerimiz var. Rum
turistleri sınırdan kimse çevirmiyor.
Kıbrıs sorunu ile yüzleşmek
Hükümet AB üyeliği
yolunda 25 üye ülke ile çatışmak istemiyor. Bunu sancısız az
hasarla atlatmanın yolunu arıyor. İşte bütün mesele buradan
çıkıyor. Üyelik isteyen bir ülkenin Türkiye’nin sorunlarını
halledemediği Rum kesimi ile birebir müzakerelere gireceğini kimse
unutmasın. Çözüm olacaksa ne Rumlar ne de Türkler salt kazanacak.
Şu aşamada sürpriz teklifi ‘taviz’ ya da ‘Rumlar‘ı alt eden bir
hamle’ olarak görmek gerçekci olmaz.
Yazı: Oktay Sağlam-İnternethaber