Türkiye, İncirlik'te fırsatı tepti
Abone olBülent Ecevit, Türkiye'nin "İncirlik"le ilgili politikalarını eleştirdi. Ecevit, ABD ve Türkiye arasındaki görüşmelerde büyük bir fırsatın kaçırıldığını savundu.
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit Türkiye ile ABD arasındaki
görüşmeler sırasında Türkiye'nin İncirlik konusunda önemli bir
fırsatı kaçırdığını iddia etti. Eski başbakanlardan Bülent Ecevit,
Türkiye ile ABD arasındaki görüşmeler sırasında sadece ABD'nin
taleplerinin değil, Türkiye'nin isteklerinin de müzakere masasında
tartışılması gerektiğini söyledi. Ecevit, ''İncirlik konusunda yeni
bir yaklaşım gerekiyorken bu fırsat kaçırıldı'' dedi. Ecevit,
düzenlediği basın toplantısında oluşturdukları Ulusal Uzmanlar
Grubu'nun AB Uyum Protokolü ile ilgili çalışmaları hakkında bilgi
verdi. Ecevit, eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da
UlusalUzmanlar Grubu'nda yer alması için yaptığı öneriyi kabul
ettiğini belirtti. Gündemdeki bazı dış politika konularına dikkat
çekmek istediğini ifade eden Ecevit, ABD'nin İncirlik Üssü ile
ilgili talepleri konusunda kamuoyuna hiçbir ciddi açıklama
yapılmadığını söyledi. Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İncirlik
konusunda ABD ile Türkiye arasında 'eskiden ne varsa aynen devam
edecek, kaygı duymayın' diyorlar. Oysa biz özellikle bundan kaygı
duyarız. Çünkü aradan geçen zamanda Irak'ta çok büyük değişiklikler
oldu. Türkiye'yi yaşamsal olarak ilgilendiren olaylar oldu. Aslında
İncirlik konusunda yeni bir yaklaşım gerekiyorken bu fırsat
kaçırıldı. Ayrıca işin içine bir de İngiltere faktörü sokuldu.
Bütün bu konularda tam bir karanlık içindeyiz.'' İran ve Suriye ile
ilgili gelişmelere de dikkati çeken Ecevit, Türkiye'nin her iki
ülkeyle geçmişte bazı sorunlar yaşamış olabileceğini ancak şu anda
bir sorun bulunmadığını ifade etti. -''RUHBAN OKULU KURULABİLİR''-
Türkiye ile ABD arasındaki görüşmeler sırasında sadece ABD'nin
taleplerinin değil, Türkiye'nin isteklerinin de müzakere masasında
tartışılması gerektiğini kaydeden Ecevit, masaya ''Madem siz masaya
bunları getiriyorsunuz, bizim de bazı isteklerimiz var. Bölücü
terör örgütünün ayrı bir devlet kurmasına yol açacak tutumda
değişiklik istiyoruz'' diyerek oturmak gerektiğini söyledi. Ecevit,
karşılıklı müzakere yönteminin önemini vurgulayarak, ''Siz
Türkiye'nin isteklerini dikkate alın ondan sonra biz sizin
isteklerinizi yerine getirebiliriz' denilmesinin doğru olacağını
ifade etti. Bülent Ecevit, Ruhban Okulu ile ilgili taleplere de
değinerek, ''Ruhban Okulu kurulabilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti
devleti laik bir devlettir. Buna karşılık Yunanlılar, Rumlarda
laiklik diye bir şey yok. Türkiye'nin laik bir devlet olarak
kurallarına saygı göstermek şartıyla Ruhban Okulu kurulabilir''
dedi. -UYUM PROTOKOLÜ İLE İLGİLİ UYARILAR- Ecevit'in
açıklamalarının ardından KKTC Atılım ve Yakın Doğu Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı ve Bilkent Üniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Ünal, Ulusal Uzmanlar Grubu'nun Uyum
Protokolü ile çalışmasına ilişkin bilgi verdiler. Prof. Dr.
Pazarcı, Uyum Protokolü'nün imzalanması ve yürürlüğe girmesi
durumunda Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni Kıbrıs'ın
tümünün devleti olarak tanıması sonucunun ortaya çıkabileceğini
belirterek, şunları söyledi: ''Hükümetimiz 'tanımadığımız' yönünde
bir bildirimde bulunarak bu yükümlülüğü bertaraf edeceğini ilan
ediyor. Ancak hukuken bu çok tartışmalı. Bundan daha önemlisi
protokol imzalandığında Türkiye artık Kıbrıs'la yapacağı ticari
ilişkilerinde hukuken Kıbrıs Rum Yönetimi'ni muhatap alacak
demektir. Bu, Türkiye bakımından Kıbrıs konusunda büyük bir siyaset
değişikliğini, zemin kaybını ifade edecektir.'' Doç. Dr. Hasan Ünal
da Uyum Protokolü'nün ''teknik nitelikli, sıradan, olağan bir
protokol olmadığını'' belirtti. Protokolün imzalanması ile
Türkiye'nin Kıbrıs ile yapacağı ticarette tek yetkilinin Kıbrıs Rum
Yönetimi olacağı taahhüdünde bulunmuş olacağını savunan Ünal,
''Bunu yaptığımız takdirde temel politikalarımız bundan zarar
görecek belki de Kıbrıs politikamız tümüyle çökme riskiyle yüz yüze
gelecektir'' dedi. Protokolün imzalanmasıyla Rum tarafının
Türkiye'ye yönelik ''Ada'daki askerlerinizi çekin, Türkiye'den
gelmiş olan yerleşikleri geri götürün'' şeklindeki talepleri
açısından cesaretlendirilmiş olacağını ileri süren Ünal,
''Unutmamak lazım ki bugünkü Rum yönetimi 1960 anlaşmalarına göre
kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti değildir. Bugünkü Kıbrıs
Cumhuriyeti bir tür terörist devlet konumunda. Biz bu devleti
tanımış olduğumuz zaman aslında Kıbrıs Türklerine 11 yıl boyunca
her türlü mezalimi ve etnik temizliği uygulamış bir terörist
devleti tanımış oluyoruz'' diye konuştu.