Türkiye ilk sırada
Abone olBaşkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neslihan Başçıl Tütüncü, Türkiye’nin şeker hastalığı artışında dünyada ...
Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Neslihan Başçıl Tütüncü, Türkiye’nin şeker hastalığı artışında
dünyada ilk sırada yer aldığını söyledi.
Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde Başkent Üniversitesi
Hastanesi Dr. Hasan Telatar Konferans Salonu’nda bir konferans
gerçekleştirildi. Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tütüncü, aynı hastaneden Doç. Dr. Aslı Nar,
Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof.
Dr. Tomris Erbaş ile konusunda uzman diyabet hemşireleri,
konferansta diyabet hastalığıyla ilgili bilgiler verirken,
katılımcılar tarafından kendilerine yöneltilen sorulara da cevap
verdi.
Prof. Dr. Tütüncü, Türkiye’de son 10 yılda şeker hastalığı
konusunda çok hızlı bir artış olduğunu söyledi. Tütüncü, “Yapılan
tespitlere göre ülkemiz nüfusunun yüzde 13.7’si şeker hastası. Bu
verilere baktığımız zaman, ülkemizde 7 milyondan fazla tespit
edilen şeker hastası bulunduğunu söyleyebiliriz. Tespit
edilemeyenlerle beraber bu rakamın çift haneli rakamlarda olduğunu
tahmin ediyoruz. 10 sene önce şeker hastalığının oranı ülkemizde
yüzde 7.4’tü. Son 10 yılda şeker hastalığının artış oranı yüzde 90
rakamına ulaştı. Türkiye, bu konuda dünyada maalesef ilk sırada.
Dünyada son 10 yılda ülkelerdeki şeker hastalığı artış oranı yüzde
40. Şeker hastalığı ülkemizde büyük bir hızla yaygınlaşıyor”
dedi.
ŞEKER HASTALIĞIN TİPLERİ
Prof. Dr. Tütüncü, şeker hastalığının yaygınlaşmasındaki başlıca
nedenleri, düzensiz ve sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ile
stres olarak sıraladı. Tütüncü, şeker hastalığının yaygın 2 tipinin
olduğunu belirtti. Tütüncü, Tip1 adı verilen şeker hastalığının
daha çok gençlerde ve kendiliğinden oluşan bir hastalık olduğunu
hatırlattı. Tütüncü, bu tip şeker hastalarında insülin hormonu
sağlayan beta hücrelerinin vücütta hiç kalmadığını ve Tip1
hastalarının mutlaka insülin tevadivisi görmeleri gerektiğinin
altını çizdi. Tütüncü, Tip2 adı verilen şeker hastalığın ise bu
hastalığın yaygın türü olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Tütüncü, şeker
hastalarının yüzde 90-95’nin Tip2 olduğunu vurgulayarak, “Tip2
şeker hastalığı genellikle 40 yaşından sonra gelişebilen bir
hastalıktır. Yaşlanmakla birlikte görülme riski artar. Genellikle
ailesinde şeker hastası olanlarda gelişir. İnsülin hormonu
salgılanmasındaki azalma sonucu ortaya çıkar. İlaçla tedavisi
yapılmakla beraber, genellikle ilerleyen yıllarda insülin
tedavisine başlanır” diye konuştu.
BELİRTİLERİ VE SONUÇLARI
Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof.
Dr. Tomris Erbaş ise, şeker hastalığının belirtilerini anlattı.
Erbaş, “Şeker hastalığının başlıca belirtileri, çok fazla su içme
ve içme isteği, iştahın açılmazı ve fazla yemek yeme, çok sık
idrara çıkmak ve geceleri bunun için sık sık uyanmak, ciltte
kuruma, sürekli halsizlik ve yorgunluk, çabuk yorulma, yaraların
geç iyileşmesi ve zaman zaman gözlerin bulanık görmesidir. Bu
belirtileri taşıyanlar, mutlaka uzman bir doktora başvurmalıdır.
Şeker hastalığı zamanla gelişen sinsi bir hastalıktır. Bu
hastalıkla yaşamada düzenli kontrol anahtar bir rol oynamaktadır.
Şeker; kanda bulunduğundan ve kan da damar içinde dolaştığından
damara zarar verir. Başta kalp, beyin, böbrek gibi hayati işlev
gören organlarda olmak üzere, ayaklarda ve gözlerde tahribat ve
sorun meydana getirir. Damarlarda hasar sonucu yeterli miktarda kan
dokulara gidemezse kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları, körlük,
kangren, görme bozukluğu riski artar. Ayrıca bu damarlardaki hasar
sonucu damar tıkanıklığı, böbreklerdeki hasar sonucu da
hipertansiyon meydana gelir” dedi.
Prof. Dr. Erbaş, sağlıklı bir yaşam için sağlıklı ve düzenli
beslenmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Erbaş, son dönemde artan
fast-food tarzı beslenmenin şeker hastalığının yaygınlaşmasında
önemli bir paya sahip olduğunu hatırlatarak, insanların günde 3 ana
ve 3 ara öğün almasını, az porsiyonlarla sık sık beslenmesinin bu
hastalığa yakalanma riskini düşüreceğini ifade etti. Erbaş, her
yaştan insanların günde en az 30 dakika egzersiz yapmasını ve
olabildiğince stresli yaşamdan uzak durması gerektiğini
belirtti.
(İHA)