Türkiye evli eşcinsellerde ideal ülke

EKİŞEHİR’de düzenlenen 12’nci Ulusal Sosyal Pskiyatri Kongresi’nde konuşan Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği Genel Sekreteri Kürşat Kahramanoğlu, “Türkiye evli ancak eşcinsel erkek konusunda dünyada bir numara'' iddiasında bulundu. Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pskiyatri Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen ve 4 gün süren kongre sona erdi. Kongre kapsamındaki ‘Cinsel yönelim, Homofobi ve Psikiyatri’ konulu panele konuşmacı olarak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Şahika Yüksel, Lambda İstanbul Eşcinsel Sivil Toplum Grişimi temsilcisi Yeşim Başaran ile Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği Genel Sekreteri Kürşat Kahramanoğlu katıldı. Kahramanoğlu, psikiyatrislerin yıllarca eşcinselliği hastalık olarak görüp iyileştirmeye çalıştıklarını söyledi. Türkiye’de çok sayıda evli erkeğin eşcinsel beraberliklerinin olduğunu öne süren at Kahramanoğlu şöyle konuştu: “Geçmiş yıllarda özellikle, Batı'da ve ABD’de eşcinsel erkekleri bir odaya kapatıp, onları tahrik edecek erkek resimleri ve filmleri izletip ve tahrik olduklarında elektrik şoku veriyorlardı. Günümüzde eşcinselliğin bir hastalık olmadığı kanıtlanmış olsa da para kazanmak isteyen psikiyatristler tedavi edebileceklerini söylüyorlar. Türkiye eşcinsellik konusunda ne Avrupa gibi aydınlanmış ne de Doğu'daki İslam ülkeleri gibi ceza uyguluyor. Ayrıca Türkiye evli ancak eşcinsel erkek konusunda dünyada bir numara. Evli, çocuklu, itibar sahibi erkekler haftada birkaç defa gaylerin gittiği kulüplere gidiyorlar.'' Türkiye’de eşcinsellere hastalıklı insanlar gibi bakıldığını belirten Lambda İstanbul Eşcinsel Sivil Toplum Girişimi temsilcisi Yeşim Başaran ise “İnsanlar onlardan kaçıyor. Eşcinseller ise aralarında sosyalleşme olanaklarını bilmiyorlar, sosyalleşme sürecinde önyargıları kıramıyorlar'' dedi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Şahika Yüksel kendilerine başvuran eşcinsellerin çoğunluğunun iyi bir ailede yetişmiş, bekar ve anne babalarıyla yaşayan insanlar olduğunu, ailelerinin de genellikle çocuklarının bu durumunu bildiğini söyledi.