Türkiye elindeki seçenekleri tüketti! Rehinelerin bırakılması çok zor!
Abone olAnkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü'nden Prof.Dr. İlhan Uzgel İnternethaber'e konuştu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
IŞİD nasıl doğdu, nasıl bu
kadar güçlendi?
IŞİD nasıl bu kadar zengin oldu, bu paranın kaynağı nereden
geliyor?
IŞİD'in arkasındaki güce dair hiç mi bilgi
yok?
Rehinelerimiz hala onların elinde, neden
bırakılmıyorlar, ne zaman bırakılacaklar?
Türkiye neden sessiz?
Türkiye'nin ABD karşısında verdiği karar doğru
mu?
Türkiye'den IŞİD'e katılım çok mu?
IŞİD'in hedefleri arasında Türkiye
nerede?
Türkiye'de bir eylem yapabilirler mi?
IŞİD ve PKK savaşı çözüm sürecini etkiler
mi?
Ne yapmalı?
Mevlüt Çavuşoğlu başarılı olacak mı?
Bütün bu soruların yanıtlarını Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası ilişkiler
Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. İlhan Uzgel verdi.
İşte o
röportaj...
IŞİD nasıl doğdu, nasıl bu kadar güçlendi?
IŞİD MESELESİNİN ARKASI ONLARCA BİLİNMEZLE
DOLU
IŞİD'in doğuşu ve gelişimi bu hikayenin en karanlık kısmını
oluşturuyor. 10 yıl önce Irak'ta kurulan ve Suriye'de ve Irak'ta
savaşan bütün bu örgütlerin içinden hem savaşıp, hem hiç dostu
olmayan, hem de bu kadar güçlenen bir örgüt olarak bütün bu sürecin
en gizemli kısmını oluşuruyor. Bu coğrafyada hiçbir örgütün,
özellikle bu tür şiddet kullanan örgütlerin devlet desteği olmadan
ayakta kalması ve büyümesi mümkün değildir. Dolayısıyla IŞİD'in
arkasında bir devlet desteği aramak gerekir fakat bununla ilgili
elimizde bir veri yok. Bunu bir tek Suudi Arabistan desteğiyle de
açıklayamayız çünkü arada coğrafi bir uzaklık var. Türkiye ile de
açıklayamayız, çünkü Türkiye'nin çok açık desteklediği Özgür Suriye
Ordusu (ÖSO) var, ama o çok etkisiz kaldı. Türkiye, diplomatik,
ekonomik ve askeri olarak ÖSO'nun arkasındaydı, hatta ABD gibi
Batılı ülkeler de ÖSO'yu destekliyorlardı. Dolayısıyla IŞİD
meselesinin arkası onlarca bilinmezle dolu.
IŞİD nasıl bu kadar zengin oldu, bu paranın kaynağı nereden
geliyor?
BU ÖRGÜTÜN GELİRİ NEREDEN, BU KADAR PETROLÜ KİME
SATIYOR?
IŞİD petrol sahalarını kontrol ediyor ve petrolleri satıyor,
çevresindeki her bir örgütle ve her devletle çatışma halinde olan
örgüt bu petrolü kime satıyor? Amerikalı kaynaklar, aylık 40-50
milyon dolar geliri olduğunu tespit ediyor, peki bunu kim alıyor?
Bu kısmı hiç belli değil. Türkiye, bunu şiddetle reddediyor. Esad'a
mı satıyor, Kürtler'e mi satıyor, Bağdat'a mı? IŞİD şu anda 2
milyonluk nüfusa sahip olan Musul'u yönetiyor, maaş ödüyor, bu
örgütün geliri nereden? Bir bankadaki paraya el koymak bu durumu
açıklamaz. Dolayısıyla IŞİD'in bu kadar güçlenmesi karışık
görünüyor.
IŞİD'in arkasındaki güce dair hiç mi bilgi yok?
IŞİD'İN GÜÇLENMESİNİN ARDINDA STRATEJİK BİR AKIL
VAR
Şu an bildiğimiz kadarıyla yok. IŞİD'in güçlenmesinin arkasında
stratejik bir akıl var ve o aklı açıklayacak bir bilgi hiçbir
yerden gelmedi. Bu konuda ancak spekülasyona varacak analizler
yapılabilir; mesela IŞİD'in kendisi Batı'nın çıkarlarına hiç zarar
vermiyor, verdiği anda vuruluyor. Örneğin Musul Barajı'nı kontrol
etmeye çalıştı, hemen vuruldu ve baraj geri alındı. Yani en
stratejik yerleri kontrol etmesi engelleniyor. Kürtlere, Ezidilere,
Hristiyanlara bulaşma deniyor. Türkiye'nin konsolosluğunu basmasına
göz yumuluyor. Bazen Kürtlerle çatışıyor ama sınırlı kalıyor. Fakat
Irak içlerine doğru ilerliyor, Şiilerle çatışmasına ses
çıkarılmıyor. Esad'la bazen savaşıyor, bazen savaşmıyor. IŞİD bu
kadar güçlüyse Musul'u alacağına bütün gücünü neden Esad'ı
devirmeye harcamıyor. Esad'la savaşmak yerine Suriye'deki diğer
Esad'ı devirmeye çalışan güçlerle çatışıyor. Eger Ortadoğu'da
istikrarsızlık ve Müslümanlar arası çatışmanın devamı isteniyorsa,
IŞİD'in varlığı anlam kazanıyor. Obama'nın ilan ettiği mücadele de
zaten ucu açık ve yıllarca sürecek bir çatışmayı öngörüyor.
Dolayısıyla, hem doğuş-gelişim, hem de şu andaki strateji açısından
hakikaten çok fazla bilinmeyeni içinde barındıyor diyebiliriz.
Rehinelerimiz hala onların elinde, neden bırakılmıyorlar,
ne zaman bırakılacaklar?
REHİNELERİN ALINMASI IŞİD'İ AŞAN BİR EYLEM
OLABİLİR
"Bunun birkaç nedeni olabilir. En önemlisi stratejik nedenler.
Rehinelerin alınması IŞİD'i aşan bir eylem olabilir, yani, IŞİD'in
tek bir örgüt olarak stratejisinin ötesinde bir eylem olabilir.
Türkiye'nin Ortadoğu siyaseti dediğimizde İran'la kurulmuş bir
ilişki biçimi var ve bu çok fazla değişmiyor. Onun dışında Ortadoğu
dediğiniz zaman Türkiye'nin Irak ve Suriye siyasetini bloke etmiş
oluyor. Bundan niye vazgeçsin. IŞİD'in vurulmasına yönelik
girişimlerde Türkiye'nin elini kolunu bağlamış oluyor, yani
Türkiye'yi bir aktör olarak Ortadoğu siyasetinden çekmiş
oluyor.
REHİNELERİN BIRAKILMASI ÇOK DÜŞÜK
OLASILIK
Bu stratejilk etken nedeniyle, Türkiye'nin bölge politikasında bir
değişiklik olmadığı sürece rehinelerin bırakılması çok düşük
olasılık. Eğer bu böyle çok küçük bir pazarlık hikayesi olsaydı,
bir fidye karşılığında anlaşılabilirdi. IŞİD Irak ve Suriye'nin
3'te birini stratejik bir akılla kontrol ediyor, burada çok ciddi
bir siyasi manevra var ve bu IŞİD'in ötesinde siyasi bir manevra
olabilir. Bu yüzden rehineler bırakılmıyor, karşılığında çok büyük
bir şey alması gerekiyor ki rehineleri bıraksın.
BÜYÜK İHTİMALLE REHİNELER
DAĞITILDI
Bir de, büyük bir ihtimalle rehineler dağıtıldı, yani o 49 rehine
bir arada tutulmuyor. Bu durumda bir operasyon yapılması da mümkün
olmaz, bir tanesine yaparsanız ötekisnin hayatını tehlikeye atmış
olabilirsiniz. Bu nedenle yakın dönemde çok büyük bir kazanç
karşılığı haricinde rehinelerin bırakılması mümkün görünmüyor.
Türkiye'nin bu duruma sessiz kaldığı eleştirileri var.
Amerika'nın yanında yer almadığı için Batı tarafından da
eleştiriliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
1 MART KARARI GİBİ
Eyleme geçmediğiniz sürece, yüksek sesle konuşmanın bir anlamı yok.
Türkiye, doğrudan IŞİD mevzilerinin ya da silahlı güçlerin
vurulması dışında her türlü desteği verecek fakat bunu yüksek tonda
yapmayacak. Aşağı yukarı 1 Mart sürecinde 10 yıl önce ne olduysa o
olacak. O dönemde, tezkere parlamentodan geçmemişti ama ekim ayında
asker gönderme kararı ve Amerika'nın Türkiye'deki üsleri
kullanmasına izin verdi. Fakat akılda hep 1 Mart kararı kaldı.
Dolayısıyla burada da yüksek sesle "Biz Obama planının
yanında olmayacağız" dedi ama düşük profilli olarak da her
türlü yardım ve desteği sağlayacak. Doğrudan askeri destek
göndermesini beklemek doğru olmaz, IŞİD'le savaşmaya zaten kara
gücü göndermez bunun anlamı budur.
Sizce Türkiye'nin kararı doğru mu?
IŞİD'LE SAVAŞMAK ASKER KAYBINI GÖZE ALMAK
DEMEKTİR
Aslında tüm bu sürecin hiç olmaması gerekiyordu. IŞİD'i bitirmek
için yukarıdan bir operasyon lazım, bunu Amerika yapabilir, Fransa
yapabilir, Avustralya da destek olacağını belirtti. Ama esas sorun
karada kim savaşacak, bunu Türkiye yapamaz. Bunu hiçbir hükumet
yapamaz. Burada sadece AK Parti hükumetini suçlamak haksızlık olur.
Karada IŞİD'le savaşmak demek asker kaybını göze almak demektir.
Batı'nın bıraktığı bir sorunu Türk askerinin temizlemesi anlamına
gelir ki bunu hiçbir hükumet yapamaz. IŞİD'i ortadan kaldırmak kısa
vadede mümkün değil, uzun vadede yavaş yavaş kendisini
eritebilir.
Ne yapılması gerekir peki?
TÜRKİYE ELİNDEKİ SEÇENEKLERİ
TÜKETTİ
"Çok önceden yapılması gerekenler vardı. Bir kere sınır geçişleri
kontrol altına alınmalıydı. Türkiye uluslararası basında
cihad otobanı diye anılmaya başladı. Bu yorumların
bir kısmı hükumeti baskı altına almak için yapılmış abartılı
söylemler ama şunu biliyoruz ki; Türkiye'ye yurtdışından girip
sonra Suriye'ye geçmek çok zor bir iş değil, bunun önlenmesi
gerekirdi, Türkiye sınır kontrollerini sıklaştırdı ama bunun için
de çok geç kaldı. Bu hükumet bazı şeyleri yanlış yaptı, ikincisi
Esad'ın devrilme sürecine bu kadar angaje olmaması gerkiyordu.
Şimdi buradan nasıl geri döndüreceksiniz, konsolosluğun daha önce
tahliye edilmesi gerekiyordu, şu anda bir şey yapılamıyor. Türkiye
elindeki seçenekleri tüketti.
Türkiye'den IŞİD'e çok fazla katılım olduğu söyleniyor, ne
kadar doğru bu rakamlar?
TAM SAYIYI BİLEMİYORUZ
"Burada rakam vermek, istihbari bilgi gerektirir. Elimizde böyle
bir rakam yok, devletin bunu biliyor olması gerekir ama o da
açıklamıyor. Finlandiya'dan, Arnavutluk'tan, İngiltere'den,
Fransa'dan yüzlerce katılımın olduğu söyleniyor, böyle bir ortamda
Türkiye'den bu ülkelerden daha az bir katılım olması beklenemez.
CIA kaynakları IŞİD'in yaklaşık 30 bin üyesi olduğunu, bunların
yarısının da yabancı olduğunu söylüyor. Tam sayıyı bilemiyoruz ama
Türkiye'nin bu konuda daha dikkatli olması gerekirdi.
IŞİD'in hedefleri arasında Türkiye var mı? Türkiye'de bir
operasyon yapabilir mi?
TÜRKİYE İÇİNDE EYLEM YAPMAK İSTERSE
ZORLANMAZ
Türkiye hedefiydi ve zayıf bir noktadan saldırdı. Aslında radikal
İslamcı hareketler ılımlı İslamcılardan rahatsız olurlar. Ama
güçlenme evresinde IŞİD muhtemelen Türkiye ile iyi geçinmeyi tercih
etti. IŞİD bildiğimiz kadarıyla, şu ana dek sınır ötesi operasyon
yapmadı. IŞİD bir devlet kurma hayaliyle hareket ediyor, Türkiye
IŞİD için yumuşak bir hedef olabilir çünkü sınırdan rahat girilip
çıkılıyor. Yani, Türkiye içinde eylem yapmak isterse bunda
zorlanmaz. Sonuçta IŞİD bir örgüt ve örgütler her türlü
manipülasyona açıktırlar.
IŞİD PKK ile savaşıyor. Bu durum, çözüm sürecini nasıl
etkiler, Dış politikamız çözüm sürecine paralel mi ilerleyecek?
Nasıl değerlendirmek gerekir?
KÜRTLERİN STRATEJİK DEĞERİ VE PAZARLIK GÜÇLERİ
ARTACAK
IŞİD'in Suriye PYD ve Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle (KYB)
çatışması, Kürtler arasındaki ortak mücadele duygusunu güçlendirdi.
Büyük bir olasılıkla Irak ordusu ve Peşmerge IŞİD ile
savaştırılacak. Bunun karşılığında Kürtlerin hem stratejik değeri,
hem de pazarlık gücü artacak. Hatta, pazarlığı yukarıdan tutup IŞİD
ile savaşma karşılığında KBY bağımsızlık talep edebilir.Örneğin,
Wall Street Journal gazetesinde çıkan İncirlik üssünü
KBY'ne taşıyalım yazısı, bu açıdan Türkiye'ye ve KBY'ne
verilmiş bir mesaj. Her durumda, çözüm sürecinde uluslararası
desteği yüksek, özgüveni artmış Kürtlerle anlaşmaya çalışacak
Türkiye.
Geçen sefer konuştuğumuzda Ahmet Davutoğlu Dışişleri
Bakanı'ydı ve siz o zaman "Onun yerinde olmak istemezdim"
demiştiniz. Şu anki Dışişleri Baknı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu için ne
düşünüyorsunuz, nasıl bir politika izleyecek sizce?
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU'NUN YERİNDE OLMAYI HİÇ
İSTEMEZDİM
Mevlüt Çavuşoğlu'nun yerinde olmayı hiç istemezdim. Çünkü o koltuğa
oturur oturmaz kucağında önceden kalan bir sorun da oturdu, hem de
dış politikayı en iyi kendisinin bildiğini zanneden bir Başbakanı
var. Çavuşoğlu şanssız bir dönemde dışişleri bakanı oldu,
kendisinin işi çok daha zor. Normalde böyle bir durumda enkaz
devraldım diyebilirdi ama hükümet içi bir değişim olduğu için
herşey yolundaymış gibi davranacak.