Teknik bir değerlendirme
yapmayacağım.
Uzun uzadıya yazmayacağım.
Başlıkta sorduğum soruyu kısaca
cevaplayacağım.
Bir ülkenin ekonomisi, o ülkenin insanlarının emekleriyle,
çabalarıyla yarattığı katma değerler bütünüdür. En basit şekliyle
çoluğumuz, çocuğumuz ve geleceğimiz için gelir elde ettiğimiz
sistemdir.
Ekonomi bünyesinde çeşitli sermaye unsurları barındırır.
Sanılanın aksine finansal sermaye bunlardan sadece biridir.
Köprüler, fabrikalar, barajlar vb. unsurlarını barındıran
‘üretilmiş sermaye’,
Norm ve değerlerimizden oluşan ‘sosyal sermaye’,
İşgücümüzü ortaya koyan ‘insan sermayesi’,
Marka, patent, AR-GE temelli değerleri oluşturan ‘fikri sermaye’
ve
Yer altı-yer üstü kaynaklarımızı ifade eden ‘doğal sermaye’ diğer
sermaye unsurlarıdır. Ve ekonominin gelişmesinde olmazsa
olmazlardır.
O kara gecede belirginleşen art niyet, tüm bu sermaye
unsurlarına karşı gösterdiği tavırla ülkemizi ne denli kötü bir
sonuca götürmek istediğini ortaya koymuştur.
Gazi Meclisi bombalamaktan çekinmeyen bu anlayış için üretilmiş
sermayenin ya da sosyal sermayenin bir anlamı yoktur. Halkın canına
kastetmekten çekinmeyenler için insan sermayesinin bir önemi
yoktur.
Çantalarından çıkan listelerden anlaşıldığı üzere bankaların ve
ekonomi yönetimlerinin başına ne bildiği ve ne olduğu belli olmayan
kişileri getirmek isteyen bu anlayışın, hem yetişmiş insan gücüne
hem de fikri sermayeye saygısı ve tahammülü yoktur.
Ekonomi ve demokrasi iç içedir. Demokrasi yara alırsa,
ekonomi yara alır.
O gece millet iradesi, siyasiler ve aklıselim emniyet güçlerimiz
ekonomimizi de büyük bir tahribattan kurtarmıştır. Geçmişten
günümüze Türkiye ekonomisinin kamburu durumundaki darbe ihtimali
bir daha gündeme gelmemek üzere çöpe atılmıştır.
O halde soruya dönelim: Bu kara gece ekonomimizi
etkilemiş midir?
Evet etkilemiştir!
Ekonomimiz bünyesinde barındırdığı ciddi politik riskleri temizleme
fırsatı yakalamıştır.