Türkiye, depremi önemsemiyor
Abone olGüney Asya, 8.9'luk depremle olduğu gibi yıkıldı. Her dakika artan ölü sayısı, akıllara 17 Ağustos'u getirdi. Peki deprem kuşağı Türkiye, depremi ne kadar önemsiyor?
İNTERNET HABER ÖZEL-Dünya, Güney Asya'da yaşanan
deprem felaketiyle bir kez daha kendine geldi.
"Kendine gelmek" deyimini kullanmamız belki çoğu kişinin hoşuna gitmeyebilir. Ama size bu deyimi neden kullandığımızı açıklamak istiyoruz.
Çünkü büyük bir deprem felaketi olmadan kimse bu olguyu hatırlamıyor. Deprem bir olgu. Ama olgu, olaya dönüştüğü zaman olaydan yine zaralı çıkacak olan kişiler! Genelden özel bir indirgeme yaparsak: Deprem olgusu-deprem olayı-depremden zarar gören kişiler...
Şüphesiz depremden zarar gören kişileri Türkiye, çok iyi tanıyor. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi bize hiç de uzak değil. Enkaz altında kalan insanlar, "Sesimi duyan var mı?" sözleri, buz pateni sahasına kaldırılan cesetler ve feryatlar hafızaların bir köşesine kaydedildi.
Bu tablonun bir benzeri de Güney Asya'da yaşanmakta. Peki insanlarımız normal zamanda, depreme bu kadar duyarlılar mı? Bu sorunun cevabı gayet açık: HAYIR!
Türkiye'deki deprem uzmanları Güney Asya'daki felaketin Türkiye'de olası bir depreme yol açmayacağını savunuyor. Ama bir çelişki de şu: Bilim adamları özellikle Marmara Bölgesi'nde etkisi büyük olacak bir deprem daha beklediklerini fırsat buldukça yineliyor. Son zamanlarda Türkiye genelinde yaşanan depremler de bu tespiti destekliyor.
İnsanlar, bu konuyu unutmaya özen gösteriyorlar. Ama deprem kuşağında olan Türkiye, Ahmet Mete Işıkara'nın da dediği gibi "Depremle yaşamaya alışmak zorunda.". Daha doğrusu deprem için tedbirini almak ve meydana gelecek zararı en aza indirgemek düşüncesini, kendine prensip edinmek durumunda.
Bugün Güney Asya'da yaşanan felaket, umarız Türkiye'yi kendine getirmiştir.
KENAN SERHAT
"Kendine gelmek" deyimini kullanmamız belki çoğu kişinin hoşuna gitmeyebilir. Ama size bu deyimi neden kullandığımızı açıklamak istiyoruz.
Çünkü büyük bir deprem felaketi olmadan kimse bu olguyu hatırlamıyor. Deprem bir olgu. Ama olgu, olaya dönüştüğü zaman olaydan yine zaralı çıkacak olan kişiler! Genelden özel bir indirgeme yaparsak: Deprem olgusu-deprem olayı-depremden zarar gören kişiler...
Şüphesiz depremden zarar gören kişileri Türkiye, çok iyi tanıyor. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi bize hiç de uzak değil. Enkaz altında kalan insanlar, "Sesimi duyan var mı?" sözleri, buz pateni sahasına kaldırılan cesetler ve feryatlar hafızaların bir köşesine kaydedildi.
Bu tablonun bir benzeri de Güney Asya'da yaşanmakta. Peki insanlarımız normal zamanda, depreme bu kadar duyarlılar mı? Bu sorunun cevabı gayet açık: HAYIR!
Türkiye'deki deprem uzmanları Güney Asya'daki felaketin Türkiye'de olası bir depreme yol açmayacağını savunuyor. Ama bir çelişki de şu: Bilim adamları özellikle Marmara Bölgesi'nde etkisi büyük olacak bir deprem daha beklediklerini fırsat buldukça yineliyor. Son zamanlarda Türkiye genelinde yaşanan depremler de bu tespiti destekliyor.
İnsanlar, bu konuyu unutmaya özen gösteriyorlar. Ama deprem kuşağında olan Türkiye, Ahmet Mete Işıkara'nın da dediği gibi "Depremle yaşamaya alışmak zorunda.". Daha doğrusu deprem için tedbirini almak ve meydana gelecek zararı en aza indirgemek düşüncesini, kendine prensip edinmek durumunda.
Bugün Güney Asya'da yaşanan felaket, umarız Türkiye'yi kendine getirmiştir.
KENAN SERHAT