’’Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte...’’
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte iki partili sisteme doğru gittiğini söyl...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin
cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte iki partili sisteme doğru
gittiğini söyledi.
AK Parti Safranbolu İlçe Teşkilatı İstişare Toplantısı’nda konuşan
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin başkanlık ya
da yarı başkanlık sistemine geçmek zorunda olduğunu belirterek,
“Cumhurbaşkanını sadece kararname imzalayan, yabancı büyükelçileri
kabul eden ve bir takım atamaları yapan bir kişi konumundan
Türkiye’nin yönetiminde fiilen içinde bulmuş, sevk idare eden bir
konuma getirmek durumundayız. Bunun da yolu başkanlık veya yarı
başkanlık sistemi” dedi.
“İKİ PARTİLİ YAPIYA DOĞRU GİDİYORUZ”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışındaki vatandaşların da oy
kullanacağını anlatan Şahin, “Eğer Batı’daki bir takım çevreler ve
gazeteler Tayyip Erdoğan ile ilgili o olumsuz ve menfi propagandayı
yapmasaydı, sandıklar açıldığı zaman göreceğiz daha fazla oy
alacak. Bunlar hiç farkında değil, orada vatandaşlarımızı
bilediler. Geçtiğimiz hafta 14 yerleşim yerinde ara seçim yapıldı
ve buralarda yüzde 43 olan oy oranımız yüzde 47’ye çıktı. Ağrı ve
Yalova’da seçimi almayı arzu ederdik ama ittifak oldu. Bunlardan
rahatsız değiliz biz. Bir takım ittifaklar oluyor, zaten
Türkiye’nin gidişi buraya doğru. Türkiye önümüzdeki yıllarda iki
partili bir yapıya doğru gidiyor süratle. Çünkü halkın seçtiği bir
cumhurbaşkanı ve bunun arkasından gelecek başkanlık tartışmaları
Türkiye’yi ister istemez iki partili yapıya getirecek. Partilerden
biri belli AK Parti, diğer kim olacak galiba, CHP’mi olur, MHP’mi
olur, onu bilemem kendileri bilir. Oy geçirgenliğini sağlarlarsa
sağlasınlar. Bu Türkiye’nin önümüzde yaşayacağımız olan bir siyasi
tablosudur. Çünkü yarı başkanlık veya başkanlık sisteminin
uygulandığı ülkelerde iki güçlü parti var. Türkiye’de de önümüzdeki
yıllarda böyle bir noktaya doğru süratle gideceğiz. CHP ve MHP’nin
birbirini desteklemesi filan bunlardan rahatsız değiliz. Bu eşyanın
tabiatını aykırı değil, hatta olumlu bir gelişmedir. Ama hangisi
hangisinin içersinde erir, onu önümüzdeki dönemde hep birlikte
göreceğiz” dedi.
“SEÇİMKOLİK Mİ NE OLDUK”
30 Mart, 1 Haziran, 10 Ağustos ve 10 ay sonrada milletvekili genel
seçimleri olacağını belirten Şahin, şunları söyledi:
“Seçimkolik mi ne olduk. Bir ülkede ortada sandık varsa ve sonucu
sandık tayin ediyorsa demokrasi vardır demektir. Demokrasi görevini
icra ediyor demektir. Hiç endişeye mahal yok. 2019 yılında üç seçim
aynı anda yapılacak Anayasa değişmediği takdirde. Yani bir sene
içinde tüm seçimler yapılacak ve diğer yıllar siyasi istikrar
açısından sorun teşkil etmeyecek. Anayasa gereği bu seçimleri
yapmak zorundayız. İnşallah cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye
kazasız belasız atlatacak. Birileri ortalığı yine germeye
çalışıyor. Gezi eylemlerinin yıldönümünde germeye çalıştılar ama
halk bunların gerçek niyetini anladı, destek vermedi. Bir günde
sönüp gittiler. Çünkü karşılarında dirayetli yönetim var. Onların
bu eylemleri niçin yaptığını ve ona göre tedbir alan hükümet ve
başbakanı var.”
“CUMHURBAŞKANI KADAR GENEL BAŞKANIN KİM OLACAĞI DA ÇOK ÖNEMLİ”
“Kim cumhurbaşkanı adayı olacak?” diye soran Şahin, “Başbakanımız
ve Genel Başkanımız aday olup olmayacağı konusunda bir irade ortaya
koymadı. Kendisi aday olmayı arzu ederse, biz AK Partililer olarak
kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi için elimizden gelen çaba ve
gayreti göstereceğiz ve ilk turda büyük bir oy oranı ile Çankaya’da
o makama oturtacağız. Çankaya’da cumhurbaşkanı olarak kimin
oturacağı ve bulunacağı önemli olduğu kadar, partimizin bundan
sonra nerede bulunacağı, gücünü koruyarak, hatta arttırarak nasıl
yoluna devam edeceği Çankaya’dan daha önemlidir. Çünkü Başbakanımız
cumhurbaşkanı seçildiği zaman Anayasa’da yazılı mevcut yetkilerle
cumhurbaşkanı olmak durumundadır. Anayasa’nın 101 ve 102.
maddesinde cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili düzenlemeleri içerir.
Görevleri bu maddelerde yazılmıştır. Ancak halkın seçmiş olduğu bir
cumhurbaşkanı mutlaka Türkiye’de burada yazılı olanların ötesinde
bir takım sorumluluklar da üstlenebilmelidir” dedi.
“TÜRKİYE MUTLAKA YARI BAŞKANLIK YA DA BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMEK
DURUMUNDADIR”
Bunun yolunun gelişmiş demokrasilerde başkanlık ya da yarı
başkanlık sistemi olduğunu belirten Şahin, sözlerine şöyle devam
etti:
“Bizim 1982 Anayasamız diyor ki; ‘Cumhurbaşkanı seçilenin partisi
ile ilişkisi kesilir’. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği an AK
Parti ile ilişiği kesilecek. Eğer Başkanımız cumhurbaşkanı
seçildiği zaman Abdullah Gül kadar, hatta ondan daha başarılı
performansı ortaya koyacaktır ama bu kafi değil. Türkiye mutlaka
yarı başkanlık ya da başkanlık sistemine geçmek durumundadır. Bu
bizim cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çokça konuşacağımız bir
sorundur. Sorun olduğu kadar geleceği tanzimle ilgili bizi
ilgilendiren çok önemli anayasal bir problemdir. Özellikle 2015
seçimlerine doğru giderken AK Parti olarak halkımıza vaat
edeceğimiz hususlardan biri yeni bir anayasa olmalıdır. Bu yeni
anayasanın içinde başkanlık mı yarı başkanlık mı olur bu sitemi iyi
monte ederek halkımıza izah etmek durumundayız. Biz parlamentoya
inşallah anayasayı referandumla bile değiştirecek bir sayıyla
girdiğimiz takdirde anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine
geçmek zorundayız. Bu halde cumhurbaşkanlığı adayı olur ve
seçilirse, Recep Tayyip Erdoğan’ın oradaki konumu Türkiye’ye hizmet
bakımından daha büyük önem arz ediyor. Onun sadece kararname
imzalayan, yabancı büyükelçileri kabul eden ve bir takım atamaları
yapan bir kişi konumundan Türkiye’nin yönetiminde fiilen içinde
bulmuş, sevk idare eden bir konuma getirmek durumundayız. Başkanlık
sistemi ile bunu kastediyorum.”
“ABDULLAH GÜL GÖREVDEN KAÇACAK DEĞİLDİR”
Şahin, partilerinin başında genel başkan olarak bulunacak olan
kişinin şahsiyetinde önem arz ettiğini de ifade ederek, “Bunu kendi
aramızda konuşuyoruz, Başbakanımız cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
de görüşüyor. Benim kişisel görüşüm, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül
ki, bu partiyi birlikte kurduk. Başbakanımızın cumhurbaşkanı olması
durumunda partiye yeniden geri dönmesi ve genel başkanlığa gelerek,
2015 seçimlerinde başbakan olarak AK Parti iktidarının başbakanı
olmasıdır. Çankaya Köşkü’nde kiminde oturacağı kadar partinin
başında kimin bulunacağı ve partinin geleceğinin sorusunun cevabı
da önemlidir. O nedenle Abdullah Gül Bey’in Başbakanımızla bütün
bunları görüşecektir. En isabetli kararını verecektir. Biz AK
Partililer olarak hiçbir göreve talip olmadık. Bizlere görev
vermiştir, elimizden geldiği kadar gayretle yerine getirmeye
çalışmışızdır. Başkanımızda aynı düşünce ve zihniyettedir. Abdullah
Gül’de aynı düşüncededir. Bizim teşkilatımız tabanımız tarafından
kendisine bu arzumuz ifade edildiğinde görevden kaçacağı kanaatinde
değilim. O nedenle hiç kimse umutsuzluğa düşmesin. AK Parti 2023
yılına kadar Türkiye’nin sorumluluğunu üstlenecek ve 2023 yılına
kadar taşıyacaktır. Türkiye partili cumhurbaşkanlığı dönemine zaten
filen bu seçimlerde geçmiş olacak. Anayasada cumhurbaşkanlığı
seçimlerin partisi ile ilişkisi kesilir cümlesinin hiçbir anlamı
kalmayacaktır. Dolayısıyla biz anayasayı mutlaka değiştirmek
zorundayız” dedi.
(İHA)