CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, YSK’nın iptal
yönünde oy kullanan üyelerine yönelik olarak hem bir siyasi parti
genel başkanına ve hem de kendisinin şu ana kadar aşina olduğumuz
sakin tutum ve davranışlarına uygun olmayan bir tarz ve üslup
içinde hitap etti.
Yüksek Seçim Kurulu üyeleri karar öncesinde de “etki altına
alınmak amaçlı” CHP’li Sayın Engin Altay tarafından da bir anlamda
tehdit edilmiş idi…
Yargıçlar kararları ile konuşur. YSK Üyeleri bu açıklamalara
karşı polemiğe girmeyerek saygıdeğer duruşlarını koruyorlar. Ancak
YSK Üyelerine yönelik bu mütecaviz tutum ve davranışların da
hukukun üstünlüğü içinde karşılıksız kalması düşünülemez.
Siyasilerin YSK Üyelerini beğendikleri kararlara ulaşınca
alkışlayıp, beğenmedikleri kararlar aldıklarında böylesine fütursuz
bir şekilde, tehdit ve hakaret içerecek şekilde eleştirmeleri kabul
edilemez.
YSK Kararları sadece siyasileri değil kamuoyunun bir kısmını da
rahatsız edebilir. Üstelik kararları ne yönde alırsa alsın bu böyle
olacak.
YSK, alınan kararın gerekçesini açıklamıştır. Bu açıklamaya
karşı üretilecek argümanın YSK Üyelerini tehdit veya onlara hakaret
biçiminde olması siyaseti hem çok keskinleştirir, hem de seviyeyi
düşürür.
Sonuçta birbuçuk ay sonra seçim yenilenmiş ve başkan belirlenmiş
olacaktır. Madem ki, seçim herhangi bir hile, usulsüzlük
yapılmaksızın kazanılmış bir seçim olduğu iddiasını taşıyorsunuz ve
yapılacak seçim ile daha yüksek bir oy ile seçileceğini
düşünüyorsunuz, bu telaş neden?
Bu hırçınlık, bu yaklaşım ile hiçbir şey elde etmek mümkün
değildir…
YSK Üyelerinin kararlarına saygı esas olmalıdır. Aksi takdirde
demokrasi büyük bir tahribata uğrar. Seçimlere itirazlar ilk kez bu
seçimde olmamıştır. Her seçim sonrasında yüzlerce itirazlar
olmaktadır. İtirazları karara bağlayan değerli yargıçları
kararlarının yönü ne olursa olsun töhmet altına almak bizim
demokrasi deneyimimiz ile bağdaşmaz.
Yargı “çete” değildir. Yargıç “hain” değildir. Kararını bilgisi
ve vicdanı ile vermiştir. İptal yönünde oy kullanan yedi üye gibi
aksine kanaat belirten diğer dört üye de çok saygıdeğerdir. Hiç
kimsenin ve özellikle o heyete mütemadiyen müracaat eden
siyasilerin gerek yargılama öncesi, gerekse yargılama faaliyeti
sonrası yargıçlara tehdit ve hakarete girişmeleri demokrasiyi
yaralar.
Eleştirelim, eleştirebiliriz. Bu hakkımız. Memnun olmayabiliriz.
Bu da doğaldır. Kazanıldığı düşünülen bir seçimin yenilenmesi
kararı elbette bir siyasi parti bakımından kabulü kolay olmayan bir
durumdur. Ancak olaya bir de şöyle bakalım, seçimin yinelenmesi
kararı küçük beldelerde, ilçelerde, illerde kabul edilebilir oluyor
da neden İstanbul’a gelince kabul edilemez bulunuyor?
İstanbul’daki seçmenin oyuna hile bulaştırıldığı iddiası
araştırılmak istenince neden bu kadar büyük gürültü kopuyor?
İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçiminin yinelenmesi
kararı niye bu kadar büyük hakaret ve tehdit cümlelerine neden
olabiliyor?
Hadi bakalım bir de bunları açıklayın…
Derdiniz nedir? Türkiye’yi şayet bu seçim iptali üzerinden
sokaklara dökmek, toplumsal huzur ve güvenliği tehlike ve tehdit
altına alacak gelişmelerin ateşini yakmak ise yanlış
yoldasınız…
Türkiye FETÖ’yü, PKK ve türevlerini aştı, Gezi olayları ile
denenen oyunları püskürttü. 15 Temmuz darbe girişiminden dimdik
ayakta çıktı.
Biliniz ki kesinlikle bunları da aşar…