Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır
konuşmasında, Irak'ın Kuzeyi için kullandığı
"Kürdistan" ismi, halkın bir kesimini rahatsız
etmiş görünüyor.
Barış umudunu zayıflatmak, kardeşlik bağlarını küçük düşürmek için
özenle seçilen zehirli cümleler birbirini izliyor.
Sosyal medya, önceden defalarca prova edildiği belli olan
mesajlarla çalkalanıyor. Gürültülü bacaksızların twitter'da
kopardıkları yaygaraya bakarsak Erdoğan'ın
"Kürdistan" demesiyle birlikte koca ülke bir hıyar
gibi orta yerinden bölündü gitti.
Bir diğer kesim ise barış ve kan ikilemi üzerinden siyasi ikbal
derdinde. "Erdoğan bu hamleyi yaparak AK Parti'yi
bitirdi" diyenle de yok değil...
Savaştan sonra gelen barış böyle can yakıyor işte. Herkes kaybının
daha fazla olduğunu varsayarak yenilmişlik hissine kapılıyor. İşte
tam da o sırada, barış sözcüğünü ağzına alan herkes bir anda, vatan
haini ilan ediliyor.
Geçen gün twitter'da rastladım. Mustafa Kemal Atatürk'ün,
"Sorgulamayan insan cahil, sorgulatmayan ise
zalimdir" sözü binlerce kişi arasında paylaşılıyor, altına
da "AK Parti ülkeyi bölüyor. Şehitlerin kemiklerini
sızlatıyor. Ey AK Parti seçmeni. Bu olanları sorgulamayacak
mısınız?" sorusu iliştiriliyordu.
Mesele sorgulamaksa, 90 yıllık Cumhuriyet tarihini baştan sona
sorgulamak gerekmiyor mu?
"Mesela neden Atatürk'ün vasiyetini öğrenemiyor ve
sorgulayamıyoruz? Neden Dersim'in bombalanma gerekçesini arşivdeki
resmi belgeler üzerinden sorgulayamıyoruz? Neden İstiklal
Mahkemeleri'nde binlerce insanın asılma gerekçesini
sorgulayamıyoruz. Neden şapka kanunundan dolayı kadınların bile
asıldığını sorgulayamıyoruz?"
Tamam, bunlar sorgulanamaz şeyler diye kabul edelim.
O zaman şunları sorgulasak olur mu?
Onlarca askerin şehit düştüğü yola bizzat kendisinin mayın
döşediğini itiraf eden komutanı.... Uyuyakalan askerini uyandırıp
ceza olarak eline bomba koyarak onun ve yanındaki birkaç askerin
daha şehit olmasına neden olan komutanı...
34 askerin şehit edilişini Heronlar aracılığıyla 8 ayrı noktadan
canlı yayında izleyip kılını kıpırdatmayan komutanları... Dağlıca
ve Aktütün Karakollarına yapılan baskınları önceden bilip, harekete
geçmeyen askerlerin ses kayıtlarını...
PKK'ya haber gönderip, "Bu aralar biraz şehit haberi
gelmezse AK Parti alıp başını yürüyecek" diyen yargı
mensubunun ihanetini neden sorgulamıyoruz?
Başı sıkışınca Atatürk'ün vecizesine sığınan sözde vatanperver
arkadaşım. Senin yaptıklarını da sorgulayalım mı?
Mesela Gezi eylemleri sırasında Taksim Meydanı'nda dalgalanan
Öcalan posterleri ve PKK bayrakları altında teröristlerle kucak
kucağa neden yattığını sorgulayalım mı?
Mesela o PKK'lılarla bir olup neden polisleri kovaladığını
sorgulayalım mı? Yanıbaşında hainler şehitlerin kanıyla renk
alan mukaddes bayrağı yakarken neden gık diyemediğini sorgulayalım
mı?
Mesela neden kınadığın teröristler gibi yol kestiğini, belediye
otobüslerini yaktığını, halkın binalarını ateşe verdiğini
sorgulayalım mı?
O dönemlerde, "PKK ülkenin yarısını alacaksa alsın. Onlar
kardeşlerimiz. Yeter ki bu hükümet düşsün" diyenlerle aynı
safta yer aldığını da sorgulayalım mı?
Ne dersin, sorgulayalım mı?
Sen Taksim'de biber gazı yediğin için polise, devlete ve halkın
yarısına düşman oldun unuttun mu? "Devlet benim ağacımı
kesemez. Keserse yol kapatırım, yakarım, yıkarım. O devlet gelip
benimle pazarlık masasına oturacak" diyordun, hatırladın
mı?
Senin dağdaki versiyonların da "Anadolu coğrafyasında
binlerce masum Kürt katledildi. Köylerimiz yakıldı. Diyarbakır
Cezaevi'nde siyasi mahkumlarımıza tecavüzler edildi, onlara dışkı
yedirildi" diyerek müzakere masasına oturdu.
Bunu niye garip karşılıyorsun ki?
Sen, bir milletvekilinin Atatürk'e yalakalık olsun diye yazdığı
"Andımız" okullarda kaldırıldı diye ortalığı ayağa
kaldırdın. Bu insanlar da, "Bizim ana dilimiz
yasaklandı" diyerek hak arıyor.
"Terörist" dediğin Şivan Perver, "Kürt
ailelerine sesleniyorum. Onları PKK'ya teslim etmeyin.
Çocuklarınıza kıymayın" derken, sen ise,
"PKK'lıları bu diktatöre karşı savaşta yanımızda
istiyoruz" diyordun.
PKK Almanya ve Rusya'dan destek isterken, sen Gezi olayları
sırasında, iç savaş çıkarmak için Atatürk'ün İstanbul'u ellerinden
aldığı İngiliz'den yardım dileniyor, 7 ülkenin ortak ihanet oyununu
ülkene uyarlamaya çalışıyordun.
Farkınız ne?
Erdoğan silahlar sussun diye, sen ise silahlar konuşsun diye PKK
ile masaya oturdun.
Aradaki fark bu.
***
Son sözüm aklıselim düşünen kardeşlerime...
90 yıldır bu ülkenin insanı hep birşeylerle korkutuldu.
"Komünizm gelecek" diye, "Şeriat
geliyor" diye, "Dört bir yanımız düşman"
diye, "Ülke bölünecek" diye korkutuldu tüm
nesiller.
Henüz hiç birinin gerçekleştiğine şahit olamadık.
Sadece bizi korkutanların, işlerine geldiği yerde bizi
korkuttukları o "Tehlikeli" şeylere sahip
çıktıklarına tanıklık ettik.
Bazen komünizme, bazen şeriata sarıldılar ne hikmetse. Bazen düşman
dedikleri ülkelerle, bazense bizzat PKK ile işbirliği yaptılar.
Eşref Bitlis ve Turgut Özal bu amaca engel olacakları için, PKK
terörünü bitirecekleri için öldürüldü.
Yıllarca PKK'ya hizmet eden Doğu Perinçek ve bölücü tayfasının,
"Ülke elden" diye hezeyanlar içinde bağırmasından
anlayın ülkenin kimlerin elinden gittiğini...
Ülkenin bölünmesine neden olacak tek bir tavizin bile PKK'ya
verilmediğine inanın. Siyaset bizim gördüklerimizden değil,
görmediklerimizden oluşuyor bunu iyi bilin.. Yıllardır
yanıbaşımızda bulunan Kürdistan'a Kürdistan denildi diye bu ülke
bölünmez.
Bu sürecin sonunda dağdakiler inecek. 30 yıldır kendi isteğiyle
teslim olan PKK'lılar zaten aramızda serbestçe dolaşıyordu.
Üstelik asker şehit edenlerdi bunlar.
Bakmayın siz, "Cezaevindeki PKK'lılar serbest
bırakılacak" yaygarasına. Cezaevindekilerin sayısı, teslim
olanların çeyreğinin çeyreği bile etmiyor. KCK'lılar başta olmak
üzere çoğu siyasi mahkum.
ve biliniz ki bu sürece en çok destek verenler şehit ve gazi
aileleri. Herkesin dilinde aynı dua, aynı temenni var:
"Terör bitsin. Barış gelsin!"
Allah'a ne kadar inanıyorsanız, Türkiye'nin bölünmediğine, aksine
90 yıl sonra yeniden birleştiğine de o kadar inanın!
Hain ilan edilseniz bile "Barış" demekten
vazgeçmeyin!