Türkiye bir gecede 24 trilyon kaybetti
Abone olHazine geçen hafta devlet tahvili satışı gerçekleştirmiş, sonra da Merkez Bankası faiz indirimine gitmişti. MB'nin faizleri geç indirmesi devleti 24 trilyon zarar ettirince.
Devletin birgünlük geç faiz indiriminin açtığı 24 trilyonluk
zararı, ilk önce eski bankacı ve milletvekili Takvim yazarı Aydın
Ayaydın, köşesinde ele aldı. Bunun hesabı sorulmalı! Merkez
Bankası, ihaleden bir gün sonra faizi düşürdü, devleti 24 saatte 24
trilyon zarara soktu . Hazine Salı günü yüzde 26.21 ve yüzde 4.55
faiz oranları ile iki devlet tahvili satışı gerçekleştirdi. Merkez
Bankası bu ihalelerden birgün sonra faiz indirimine gidince,
Hazine'nin borçlandığı yüzde 26.21 oranlık faiz, bir günde 1 puan
düşerek yüzde 25.21 e geriledi. Eğer bir gün önce faiz indirimine
gidilseydi, devlet iki ihalede borçlandığı 2.4 katrilyonu 1 puan
daha az faizle borçlanacaktı. Açıkçası 24 trilyon daha az faiz
ödeyecekti. Para vatandaşın cebinden çıktı Merkez Bankası
Başkanı'na sormak gerekmiyor mu? Bir günde 24 trilyon kimin cebine
gitti? Elbette bankalara, büyük bölümü de yabancı bankalara.
Elbette bankalar da kazanacak. Ona bir şey dememiz mümkün değil.
Ama dünyanın hiç bir yerinde, 1 günde devletin kesesinden böyle bir
kazanç yok. 24 trilyonun Merkez Bankası Başkanı'nın değil, halkın
cebinden gittiğinin farkında mıyız? Merkez Bankası'nın, faiz
indirimini salı değil de çarşamba günü yapması Hazine'nin
kasasından fazladan 24 trilyon lira çıkmasına sebep oldu.... Merkez
Bankası 2 gün önce, piyasalar açılmadan önce yaptığı açıklamada
gecelik borçlanma faizlerini iki puan düşürerek yüzde 22'den 20'ye
düşürdü. Merkez Bankası tarafından gerçekleşen bu faiz indirimi,
Hükümet ve mali piyasalar tarafından uzun zamandan beri
bekleniyordu. Çünkü indirim, Hazine'nin borçlanma faizinin aşağı
çekilmesine ve borç stoğunun azalmasına olumlu yönde katkı sağlar.
Hükümet kanadından, gerek Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı
Şener, gerekse Maliye Bakanı Unakıtan ve Devlet Bakanı Babacan'ın
reel faizlerin yüksek olduğu yolundaki demeçlerine sert tepki veren
Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti'ye bir çok iktisatçı gibi bizler
de hak verir, faizlerin talimatla inmeyeceğini, ekonominin genel
durumuna göre belirlenmesinin daha yararlı olduğunu açıklar
dururuz. HÜKÜMETE ENGEL Ancak, Sayın Serdengeçti'nin bu konudaki
tavrının objektif olduğu konusunda ciddi endişe duymaya başladığımı
belirtmek istiyorum. Endişelerimde haklı olmam halinde ise, Merkez
Bankası'nın, hükümetin başarısının önünde engel olduğu ve yürüttüğü
politikanın kamuya zarar verdiği anlaşılmaktadır. Bu konuda
yanılmayı çok arzu ederim. Beni, Merkez Bankası'nın uygulamaları
konusundaki olumsuz görüşe iten nedenleri sizlerle paylaşmak
istiyorum. Merkez Bankası'nın iddiası: "Faiz indirimi ekonomik
verilerin olumlu yönde seyrettiği ve güvenin sağlandığı dönemlerde
yapılır. Doğrudur, bu görüşe aynen iştirak ediyorum. Merkez
Bankası, 8 Ekim Çarşamba sabahı 2 puanlık faiz indirimini açıkladı.
Demek ki, özerk Merkez Bankamız, ekonomik gelişmeyi olumlu bulmuş,
istikrarlı bir gidişat gözlemlemiş ve faiz indirimini
gerçekleştirmiş. Buraya kadar her şey çok güzel. GECİKMENİN
MALİYETİ Madem ekonomik veriler iyi, faizler aşağı çekilebiliyor,
neden bir gün önce, yani 7 Eylül Salı günü bu faiz indirimini
gerçekleştirmediniz? Bir günde mi ekonomi düzeldi istikrar
sağlandı? Merkez Bankası salı günü, Hazine'nin iki tahvil ihalesi
ile borçlanacağını bilmiyor muydu? Nitekim Hazine salı günü
gerçekleştirdiği 455 gün vadeli tahvil ihalesinde 1 katrilyon 87.5
trilyon liralık net satışı yüzde 26.21 faiz ile gerçekleştirdi.
Ayrıca, dolar cinsinden 364 gün vadeli devlet tahvili ihalesinde
ise 897.4 milyon dolarlık net satışı, 4.55 faiz oranı ile
gerçekleştirdi. Merkez Bankası bu ihaleden bir gün sonra faiz
indirimine gidince, Hazine'nin borçlandığı yüzde 26.21 oranlık
faiz, bir günde 1 puan düşerek yüzde 25.21'e geriledi. Eğer Merkez
Bankası bir gün önce faiz indirimine gitseydi, iki ihalede
borçlandığı 2 katrilyon 434 trilyonu, 1 puan daha az faizle
borçlanacaktı. Açıkçası 24 trilyon daha az faiz ödeyecekti. Şimdi
Merkez Bankası Başkanı'na sormak gerekmiyor mu? Bir günde 24
trilyon kimin cebine gitti? Elbette bankalara, büyük bölümü de
yabancı bankalara... Elbette bankalar da kazanacak. Ona bir şey
dememiz mümkün değil. Ancak dünyanın hiç bir yerinde 1 günde
devletin kesesinden böyle bir kazanç yok. Bir günde kaybedilen 24
trilyon Merkez Bankası Başkanı'nın cebinden değil, halkın cebinden
gittiğinin farkında mıyız? Bu gelişmeleri görürken, ister istemez
insanın aklına, "Acaba Erdoğan Hükümeti'ne muhalefet görevini
Merkez Bankası mı üstlenmiş?" diye geliyor. Unutulmamalıdır ki,
kaybedilen bu paralar sadece Erdoğan Hükümeti'nin borç hanesine
değil, 70 milyon Türk halkının borç hanesine yazılıyor. Daha 20 gün
önce, Standart& Poors Türkiye'nin notunu olumlu yönde artırınca,
gözler Merkez Bankası'nın faiz indirimine çevrildi. Merkez
Bankası'nın bir gün sonra yayınlanan raporunda bırakınız faiz
indirimini, aksine faiz artırımından bahsediliyordu. O gün Borsa
çöktü, döviz fırladı ve faiz yükseldi. Yine o gün de kaybeden
Hazine, dolayısıyle kaybeden halkımız oldu. 15 gün önce bu faiz
indirimi yapılsaydı, Hazine bundan en az 70-80 trilyon daha az faiz
yükü altına girerdi. AK PARTİ HESAP SORACAK Merkez Bankası'nın faiz
indirimi AK Parti kurmaylarınca büyüteç altına alındı. Faiz indirim
kararının geç alındığını, hazinenin iç borç ihalesi sonrası indirim
açıklaması yapılmasının yanlış olduğunu savunan AKP'li yöneticiler,
"Başbakanımız, ağustos başında IMF ile 3 yıllık yeni Stand by
Düzenlemesi niyetini duyurdu. Faiz indirimi o tarihte devreye
girebilirdi. Neticede ağustos boyunca 14 katrilyon borç çevrildi.
Yığınla kaynak transfer edildi" görüşündeler. Maliye cephesi ise
sessiz ve derin bir hazırlık içinde. 2004 yılında sona ereceği
bilinen hurda araç indiriminin 2005'e taşınması düşünülmüyor. Faiz
ve repo kazançlarının vergilendirilme usulü ile hazine
kağıtlarındaki vergi politikası da "fırsat-maliyet" analizine tabi
tutuluyor. "Hazine kağıtlarında faiz istisnası mı avantajlı yoksa
enflasyonun düştüğü ortamda istisnaların daraltılıp vergi alınması
mı?"